Türkiye’nin herbir köşesi ateş çemberi içinde. Yangınlar ,insanlar , börtü-böcek, evler, köyler, kentler yanıyor, ekolojik dengenin yanı sıra sosyal ve ekonomik denge bozuluyor, yaşantı biçimi değişiyor.

Yangın sonrası ortaya çıkan görüntüler ürkütücü. Yangınların başlıca sorumlusu insanlar. Yeşil yok ediliyor. Dürüstlük ortadan kalkıyor,” Ben yakmadım”

yalanı egemen oluyor. Yargının üzerine atılan bir “ izmarit” onun bağımsızlığını, İçişleri

Bakanlığı’nın kapısına bırakılan kırık bir şişe can güvenliğini, bir anız yakma ifade özgürlüğünü, tarikatların eğitim sistemini etkilemesini, sağlıkta, gelir dağılımında, işsizliğin artmasında, laiklik anlayışının yok edilmesinin yolunun açılmasına, liyakatsız kişilerin

etkin kurumların başına getırilmesine, dış politikada sapmalara ABD’nin BOP projesine katkı sağlamasına yol açıyor.

Kısacası ülke, arkasında yarınlardan umudunu kaybetmiş mutsuz, yüzleri asık insanlar bırakarak yanıyor.

Geleceğin Türkiyesi için bu yangını söndürmek gerekir. Bunun gerçekleşmesi için Hasan Tahsin, Uğur Mumcu gibi” Kuvvacı” bir ruhla “ Nutuk” ta çizilen yol ve yöntemleri uygulayacak bir siyasi iradeyle ormanla ve demokrasinin yanan ilkeleri yeniden yeşerir.