Siyasetçilere çoğu kez akıl sır erdirmek mümkün olmuyor.

Sözgelimi Sayın Cumhurbaşkanı 2024 yılını emekliler yılı ilan etmiş, aynı yıl emeklilerimiz adeta açlığa terk edilen bir yaşam standardına mahkum edilmişti.

Bu yıl ise “Aile Yılı” ilan edildi.

Gelecek sene “2025 yılı boşanmaların rekor kırdığı yıl olarak geride kaldı” haberlerini okursak şaşırmayalım.

Gelmek istediğim nokta şu:

Siyasetçilerin “toplumun ve ülkenin yararına imiş” gibi gösterdikleri vaatler ve yatırımlar çoğu kez tam tersi bir sonuç doğruyor.

İşin hazin tarafı basınımız başta olmak üzere toplumun kanaat önderleri; yanlış yapılırken de, o yanlışın sonuçları canımızı yakmaya başlarken de alkışlamayı ihmal etmiyor.

Garip bir psikoloji anlayacağınız…

Son ve dikkat çekici örnek İzmir’in cennet ilçesi Çeşme’den…

// ILICA’NIN ADI NEREDEN GELİYOR?

Rüzgâr, güneş ve jeotermal enerjide Türkiye’nin en zengin kaynaklarına sahip olan Çeşme’nin Belediye Başkanı Sayın Lâl Denizli, %97’si ithalatla karşılanan doğalgaz kullanımını “müjde” olarak sunuyor ve bu durum alkışlanıyor.

Kayıtlı nüfusu 50 bin seviyesinde olan, kış aylarında bunun yarısı kadar nüfusa ev sahipliği yapan Çeşme, jeotermal kaynakları ile Türkiye’nin en önemli termal turizm merkezleri arasında. Hatta ilçenin en güzel mahallelerinden Ilıca’nın adı bile bu termal kaynaklardan geliyor. Yıldızburnu’nda denizin içine yüzyıllardır fokur fokur kaynayan jeotermal sular, aynı zamanda insanımıza şifa dağıtıyor.

İlçenin pek çok noktasından yeryüzüne fışkıran, tamamı bizim olan ve sonsuz enerji sunan bu jeotermal kaynak, rahatlıkla konut ısıtması için kullanılabilecekken, döviz ödeyerek ithâl ettiğimiz doğalgazı yakarak ısınmayı anlamak gerçekten de güç.

Yetmiyor…

Çeşme’ye gelen doğalgazın; taşınarak depolara konulup, lokal bir ağ ile dağıtımının yapılacağı anlaşılıyor. Uzmanlar, bu durumun hem maliyeti artıracağını hem de güvenlik sorunlarını beraberinde getireceğine dikkat çekiyor. Bu yatırım yerine ısı pompası kullanımını teşvik edilecek bir mekanizma ile ve yılın 9 ayı kullanılmayan yazlıkları bir enerji üretim noktası haline dönüştürecek projeler ile çok daha verimli sonuç alınabileceği belirtiliyor.

Belirtiliyor da ne mi oluyor?

Koca bir hiç…

// GÜNEŞ POTANSİYELİ GÖZ KAMAŞTIRIYOR

İlçenin güneş enerjisi potansiyeli ise adeta göz kamaştırıyor.

Almanya’nın en yüksek güneş enerjisi verimliliğine sahip bölgesi 1.200 kWh/kWp potansiyele sahipken, Çeşme’de bu değer 1.700 kWh/kW seviyesinde. Yani güneşten her yıl 100 bin MW (Türkiye’nin tüm kaynakların toplamındaki elektrik enerjisi kurulu gücü 116 bin MW) enerji üreten Almanya’dan %42 daha fazla ve olduğuna vurgu yaptı.

Çeşme, rüzgâr enerjisinde de büyük potansiyel sunan bir ilçe.

1998 yılında “Türkiye’nin ilk rüzgâr enerjisi santraline” ev sahipliği yapan Çeşme, en yüksek rüzgâr verimliliğine sahip yörelerimiz arasında. Bu durum Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yayınlanan Rüzgâr Enerjisi Potansiyel Atlası’nda (REPA) da görülüyor. İlçenin pek çok noktasında 100 metre yükseklikte 9 metre/saniye rüzgâr verimliliği var ve an itibarıyla ilçede 230 Megavat (MW) rüzgâr enerjisi kurulu temiz enerji üretiyor.

27 yıl önce Çeşme’nin Germiyan Köyü’nde kurulan 1,5 MW kurulu gücündeki santral hâlâ enerji üretmeye devam ederken…

Merhum iş insanı Selçuk Yaşar’ın Altın Yunus Oteli’nin bahçesine tam 40 sene önce kurduğu rüzgâr türbini, gelecek vizyonumuzun ne olması gerektiği hakkında fikir verirken…

Tüm dünya fosil enerji kaynaklarından hızla uzaklaşarak; yerli, temiz, yenilenebilir ve ithal bağımlılığı olmayan kaynaklara yönelirken…

Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ısı pompası kullanımı teşvik edilerek çok daha uygun maliyetlerle ısınma imkânı sağlanabilecekken…

// HOLLANDALI’DAN UKALA CEVAP!

2025 Türkiye’sinde Çeşme’nin sevgili belediye başkanı, biz Galatasaraylıların kıymetlisi Mustafa Denizli’nin sevgili kızı Lâl başkanımız, doğalgazı “müjde” olarak anlatıyor.

İzmir’den davet ettiği meslektaşlarımız ise “Bir dakika, böylesine büyük yenilenebilir potansiyele sahip Çeşme’de doğalgaz ne ola ki?” diye sormuyor.

Bize de bunları yazması düşüyor…

Ve geçen yaz aylarında bizzat yaşadığım anektod:

Hollanda’da yaşayan, İzmir’deki ailesini ziyarete gelen arkadaşım ve Hollandalı iş ortağı ile Güzelyalı’da oturuyoruz.

Hollandalı sürekli olarak Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nda apartmanların balkonlarını süzüyor…

Süzme işi uzun sürünce, takılmadan edemiyorum, “Hayırdır” diyorum, “İzmir’den ev almayı mı düşünüyor? Düşünürse 400 bin dolara Türk vatandaşlığı da cebinde! Ev alanlara ev hediyesi olarak vatandaşlık veriyoruz!”

Hollandalı her balkondan dışarıya fışkıran kombi bacalarının ne işe yaradığını soruyor…

“Doğalgaz” diyoruz, “Konut ve kullanım suyu ısıtması amaçlı…”

Kerata, ukalaca cevap veriyor:

“Ben Türkiye’nin doğalgaz zengini bir ülke olduğunu hiç duymadım!”

Pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Hollanda’da konutların hemen tümünün merkezi ısıtma sistemleri ile ısıtıldığını da ekliyor…

Ezcümle…

Lâl başkanımıza önerimiz, yönettiği cennet ilçeye vizyoner projelerle damga vurması yönünde.

Mesleğinde ezberleri bozan, ülkemizi futbolda dünya klasmanına çıkaran bir babanın kızından da beklentimiz bu olsa gerek…