Bildiğiniz skandalı tek tek yazmayayım.

8 milyon bağış, köprü; Kızılay…

Türkiye’nin 4. büyük asma köprüsü…

Bir farkı var. Bu köprüden geçiş ücretsiz…

Hatta bu köprüden geçersen, bırak para vermeyi, vermen gerekeni de vermiyorsun…

Ambulans gibisin kardeşim, cenaze arabası, itfaiye muamelesi görüyorsun.

Köprünün başkanı; vergi kaçırma değil “Vergiden kaçınma” diyor...

Skandala şaşırmaya alışamadan, açıklaması bir başka problem.

“Vergiden kaçınmak?” Bu da nedir?

***

Rahmetli pederin kulağıma küpe ettiği laflardan biridir; “Hiçbir suçlu yakalanmadıkça suçlu değildir”

Yakanlanmazsan suç yok, ceza yok.

Hoş şimdilerde, yakalanırsan da bir şey yok…

Normal şartlarda yakalanırsan, kimi suçlarda, hakim bile; “Bi daha yapma” tarzında ceza verir, affetmeye, hafifletmeye çalışır.

Eğer azılıysan, mutlaka aynı suçtan birkaç tane daha vardır arkanda.

Birden hepsinden yakalanırsın…

Seri katil gibi…

***

Bu Kızılay 152 yıllık bir kuruluş.

Her yerden bağış alıyor yıllar içerisinde.

2015 yılından sonra gözle görülür bir atış kaydediyor.

Bağışlar anlaşılamaz bir yükselişle 2016’dan sonra 32 kat artıyor.

Bağış tablosuna göre gelirler şöyle oluşuyor; 2013’te 88 milyon, 2014’te 74,5 milyon, 2015 yılında 51 milyon.

Yıl 2016… Başkanlığa Kerem Kınık atanıyor.

Şimdi rakamlara iyi bakalım;

2016 yılı 1 milyar 173 milyon.

2017 yılı 2 milyar 261 milyon

2018 yılı 3 milyar 346 milyon…

2016 yılında Kerem Kınık’ın atanmasından önceki 3 yılın toplamı 214 milyon civarı iken Kerem Kınık’ın atanmasından sonraki üç yılda; 6 milyar 899 milyon…

Peki bu yükselen rakamların içerisinde aynı operasyon var mı?

Kim soracak? Sorabilirse de kim yanıt alacak?

***

Buna 152 yılın rekoru derler…

Bu tabloya göre Başkan Kerem Kınık, 152 yılın rekorunu kırmış bir başarı abidesi olarak ortaya çıkıyor.

Yine derdi ki rahmetli peder; “Bir lideri tek başına yorumlama. Lideri başarılı kılan yada başarısız kılan ekibidir.” Tamam…

Buna göre başarıda, genel başkan yardımcısının yaptığı oğlunun da payı vardır.

Şakanın bile tadı kaçtı…

Kime güveneceğiz kardeşim bu ülkede?

***

Değerli okurlar.

Aslında yazıyı yukarıdaki cümle ile bitirmiştim.

Son dakikada bir haber daha düştü önüme.

Ankara Beypazarı Kızılay temsilcisi ve Fatih Cami imamı Ahmet Kavas, 2 gence cinsel saldırıda bulunduğu için tutuklandı.

Kızılay, Kavas’ı temsilcilikten çıkardı.

İyi de böyle bir insanın, bu çatıda ne işi olabilir?

Artık, cinsel saldırı, taciz tecavüz haberleri ile, din adamlarının aynı cümlede yer alması sizi de yormuyor mu?

Bakalım haber, hangi TV kanalları ve gazetelerde yayınlanabilecek?

Derdim asla Kızılay gibi bir kurumu yıpratmak değil.

Devirdir gelir geçer…

Çok üzgünüm çok…

***

Kamuoyu!

İnsan pişmanlıklarıyla yaşıyor, büyüyor işte…

Sen gel 45 yıl sonra yaptığından işten pişman ol…

O kadar değerli ki gözyaşlarım.

Şimdi ağlayamadığımdan biliyorum.

Tek silahım, tek sığınağım.

Hırsım, korkularım, isyan bayrağım.

Büyümeyi öğrenene dek kendimi paylaştığım göz damlalarım.

İlkokul 4. sınıftayım…

Tek hedefim Kızılay kolu başkanı olmak…

Olamadım…

Üstüne bir de gözyaşı akıttım ya…

Ulan ne yazık etmişim be kendime…

Çok da her şeyi, şey etmemek lazım…

Her işte bir hayır vardır.

Kamuoyuna ders niteliğinde sunulur…

Yüzyılın kepazeliği

“Kaydırırım”

“Kayarım, kaymayı çok iyi bilirim…”

“Alnının ortasına çakarım”

“Gösteririm sana”

“Her yerde kabadayılık yaparım.”

“Kes sesini terbiyesiz.”

“Sen içişleri bakanının adını ağzına alamazsın.”

“Yazıklar olsun sana”

“Terbiyesiz.”

Programın sonu ve ana fikri;

“Hadi kalkalım”

***

Pespayelişmiş yandaş meydanının iki programından kelimeler seçtim size.

Bu hitaplar, bir televizyon programından alındı.

CHP ve savunduğu fikirleri temsil edenler ya da tüm muhalefet bloğu aydınlar, kurulmuş tuzakları bile bile bu TV programlarına ne amaçla giderler?

Ardı ardına hakaret yedikleri, aşağılandıkları, kabadayı tipli, kabadayı ruhlu, yumurta topuklu terbiye yoksunlarının, oyuncağı olmayı nasıl kabul ederler?

Televizyonculuk oyunlarına karıştırılmış, siyasi tuzakları ve kapanları nasıl görmezler?

Lafa geldi mi “Yandaş medya” demeyeceksin o zaman kardeşim.

Gitmeyeceksin.

Her uzatılan hıyara nimet diye tuzla saldırmayacaksın…

İnsan rakibinin bile kalitesini bilecek.

Düşmanını bile tanıyacak…

Yok, “İlla televizyona çıkayım da ne olursa olsun” dersen.

O değirmene su taşırsın…

Yüz yılın kepazelik tiyatrosunda böyle figüran olursun…

İzleme kardeşim…

Gitme kardeşim…

Yüzyılın kepazeliği… Yuh…

***

Gereksiz bilgi; Not verme, ilk olarak William Farish adlı kimya profesörü tarafından 1792 de bulunmuştur.

Gerekli bilgi; İkiz kuleler 11 Eylül saldırılarından 2 ay öncesinde 3,5 milyar dolar karşılığında terör saldırılarına karşı sigortalanmıştır.

***

Deli Ziya; “Boş insanla içi dolu hayal kurma.”