Koşullar bir dikta rejimine doğru gidildiğini gösteriyordu. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, gericiliğin ve despotizmin kucağına oturuyor gibiydi.

İsmet Paşa,1950 seçimlerini yitirince, çevresindekilerin; “iktidarı teslim etmeyelim!” baskılarına aldırmamış, demokrasinin gereğini yerine getirerek genç Cumhuriyeti Menderes’e teslim etmişti.

Demokrat Parti’nin ilk yıllarında, katlanılabilir bir değişim yaşayan Türkiye’de, 1960’lara gidildikçe koşullar ağırlaşıyordu.

1-Polis ve asker, emir kuluymuş gibi iktidar tarafından kullanılıyor, Uşak, Kayseri ve Topkapı’da polis müdürleri İsmet Paşa’ya saldırıları- bilinçli olarak- önlemiyordu. İçlerinden sadece biri, Eskişehir Emniyet Müdürü Şevket Asbuzoğlu, İsmet Paşa’nın Eskişehir konuşması sırasında ona yapılabilecek saldırıları önlediği için Demokrat Partili İçişleri Bakanı Namık Gedik tarafından Muş’a sürgün ediliyordu.

3- Cumhuriyet değerlerine saygılı olan ordunun genç subayları Demokrat Parti iktidarından rahatsız olmasına rağmen, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, Menderes’in paltosunu tutacak kadar ileri gidiyor, ona bağlılığını gösteriyordu.

4- Demokrat Parti TBMM’de, muhalefet üzerinde baskıları daha da artırmak için Tahkikat Komisyonunu kuruyor, bu karara şiddetle karşı çıkan İsmet Paşa şunları söylüyordu:

“…Bu yolda devam ederseniz, sizi ben bile kurtaramam…”

5- Kim ve Dünya gibi gazete ve dergiler kapatılıyor, yazarlar ve yazı işleri müdürleri göz altına alınıyordu.

6- İstanbul Üniversitesi, hocaları Rektör Sıddık Sami Onar’ın önderliğinde 28-29 Nisan 1960’ta ayaklanıyor, daha ilk gösteride Turan Emeksiz adındaki Orman Fakültesi öğrencisi polis kurşunu ile öldürülünce tepki Ankara’ya sıçrıyordu.

Menderes kendisine karşı yürüyüş yapan hocaları, Kara Cübbeliler diyerek aşağılıyor, üniversiteleri daha da kızdırıyordu.

7- Türkiye tarihinin ilk Sivil İtaatsizlik eylemi olan ve 555K adıyla ünlenen (5’inci ayın 5’i, saat 5’te, Kızılay’da) halk eyleminde Ankara, görülmemiş bir protestoya ev sahipliği yapıyordu.

8- Tehlikenin büyüklüğünü anlamayan Menderes, genç subayların göstericilere hoşgörülü davrandığını öğrenince onları tehdit ederek; “Ben bu orduyu yedek subaylarla bile yönetirim,” diyecek kadar ileri gidiyor, kendisini her zaman destekleyen gericilere de; “Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz,” diyerek göz kırpıyordu.

 Ve sonunda beklenen oldu: Menderes’in güvendiği dağlara kar yağdı.

Emir komuta zincirini kıran Atatürkçü subaylar, “Artık Yeter” diyerek yönetime el koydular