Burhan Özfatura, gazeteciliğe ilk adımlarımızı attığımız yıllarda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı idi. İkinci başkanlık dönemi olan 1994-1999 yılları arasında, İzmir için yaşamsal önem taşıyan altyapı projelerini birer birer hayata geçirmişti.

İzmir Metrosu, Tahtalı Barajı, Büyük Kanal gibi devasa projeler; İBB’nin o yıllardaki bütçe olanaklarını fersah fersah aşan ölçeklerdeydi.
Doktoralı bir Hesap Uzmanı ve Defterdar olan Özfatura, ikinci başkanlık döneminin hemen tamamını muhalefet partisine üye olarak geçirmesine rağmen, kentin geleceğine damga vuracak başarılara imza attı.
Bugün 82 yaşında olan Burhan Başkan hâlâ çok okuyor, düşünüyor, yazıyor, tecrübelerini sivil toplumla paylaşmayı sürdürüyor.

// ÜSTAD MALİYECİ…

Gözlem Gazetesi’nde yayınlanan şiir gibi yazılarında, AKP iktidarını, özellikle de ekonomi politikaları ekseninde eleştiriyor.
Ve 60 yıllık “Üstad Maliyeci” olarak şu iddiada bulunuyor:
“İddia ediyorum ki ülkemizi bu bütçenin yarısı rakamla idare etmek mümkündür. Yapılması gereken, bütçe açığını ek vergilerle değil, tasarruf yaparak kapatmaktadır. Bu dörtnala israf furyası önlenmez ise açık hiçbir zaman kapanmaz. Kamudaki aşırı israf bitmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı beş uçakla ABD’ye gitmekten, yurtdışına makam araçlarını ve koruma ordusunu götürmekten, saray tutkusundan, konvoy merakından, trol ve danışman taburlarından, 1150 odalı ayda 14 bin mesken kadar elektrik tüketen sarayından ve diğer harcamalarından tasarruf etmelidir. Türk tarihinin en pahalı yönetimi olmamalıdır.”
Burhan başkanın bu görüşlerini okurken ilk ayını geride bırakmaya hazırlandığımız 2025 yılı bütçe rakamlarını anımsatayım istedim okurlara…

// FAİZE 56 MİLYAR DOLAR

Bütçe giderlerinin 14 trilyon 731 milyar TL, bütçe gelirlerinin 12 trilyon 800 milyar TL olacağı öngörülen 2025 bütçesinde; tam 1 trilyon 931 milyar TL açık verileceği tahmin ediliyor.
Yetmiyor…
Sayın Cumhurbaşkanı hemen her konuşmasında “faizin laneti” üzerine dem vururken, sadece 2025 yılında faiz giderleri için 1 trilyon 950 milyar TL harcayacağımız anlaşılıyor.
Yani bugünkü kur düzeyi ile yaklaşık 56 milyar dolar!
50 milyon dolar bulamadığı için Sakarya–Akyazı’daki Tank Palet Fabrikası’nın işletmesini Katarlı şirkete devreden devletimiz, bunun bin katından fazlasını her yıl sadece faiz giderleri için harcıyor.
Hem de gözünü bile kırpmadan!
Bu arada altını çizmeden geçmeyelim…
Son on yılda bütçe hedeflerinin hiçbiri tutmadı. 2024 örneğinde olduğu gibi, bütçe açıkları devasa ölçeklerde büyüdü. Bu yılın ikinci yarısında da aynı akıbetin yaşanacağını ve ek bütçe çalışmalarına başlanacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yok.

// BU GÜNEŞE KAR MI DATANIR?

Ezcümle…
Burhan Başkan haklı…
Yandaş şirketlere sağlanan avantalar ve vergi muafiyetleri; Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) adı altında kullanılmayan köprülere, tünellere, hastanelere, havalimanlarına, otoyollara ödenen milyarlarca dolarlık geçiş garantileri; Yap-İşlet adı altındaki verimsiz yatırımlar, doğru bir kararla sonlandırılsa da etkileri yıllar boyu sürecek Kur Korumalı Mevduat rezaleti, verimsiz yatırımlar, hepsi birer melanet yuvası olan tarikat ve cemaatlere aktarılan milyarlarca dolar kaynak, Merkez Bankası’nın astronomik zararı, şaibeli ihaleler ve aleni yolsuzluklar, aşırı istihdam, ballı maaşlar, araç saltanatı, memleketin dört köşesinde para yutma makinesi gibi çalışan kullanılmayan saraylar, hiçbir etkisi olmayan 600 milletvekili ve kadroları, kanımızı emen işgalci mülteciler vs vs…
Bu güneşe kar mı dayanır?
Burhan Başkana hak verirken; yıllardır yazıp çizdiğim bir iddiamı bir kez daha kayda geçirmek isterim:
Kaynakları sınırsız ve sonsuz olan bu cennet ülkenin lügatından israfı, hırsızlığı ve yolsuzluğu çıkarın…
En az iki Türkiye’yi daha sırtımızda taşıyabileceğimizi göreceksiniz.

Sendika Eylem

SENDİKA AĞASINA DEĞİL, BAŞKANA HESAP SORARIZ

Köşe haberlerimizin gedikli okurları, lafı eğip bükmeden, sözümüzü dudaktan sakınmadan yazdığımızı bilirler.
Mevzu yerel yönetimler ise hiç yutkunmayalım…
2025 yılı belediyeler, özellikle de ilçe belediyeleri için zor geçecek.
Boyunlardaki SGK kementi ile çalışanlarının maaşlarını ödeyebilen belediyeler kendilerini başarılı sayacak.  
Kabul ediyorum; hükümet, bu konuda dikkat çekici bir ayrımcılık yapıyor ve AKP’li belediye başkanlarına aynı ölçüde baskı kurmuyor. Ancak bu durum belediyelerdeki şişkin kadroları, bir kişinin yapacağı işi üç kişinin yaptığı gerçeğini değiştirmiyor.

// KİMİN PARASI KİME?

İzmir’deki bir ilçe belediye başkanmız, sendikalı işçilere yüzde 140 zam yapıyor ve bu absürt durumu sendika başkanı ile tokalaşma fotoğrafı eşliğinde basına servis edebiliyor.
Yanlış anlaşılmasın …
Kimsenin aldığı maaşta gözümüz yok.
Gözü olanın da gözü çıksın.
Ancak…
Ne ülke gerçeklerine ne de belediyelerin pamuk ipliğine bağlı finansal yapılarına uyuyor bu durum. Vatandaşın parasını bu bol keseden dağıtma işinin sonu nereye varacak, ben  söyleyeyim…
Beş senenin sonunda, personel maaşlarını ödemeyi başarı olarak anlatmaya kalkan başkanlar vatandaştan şamarı yer. Kasanızda olmayan parayı (vatandaşın parasını) fahiş zam oranları ile dağıtmanın sıkı bir bedeli olur.
Vatandaş ise sendika ağasından değil başkanlardan hesabı sorar.
Sendika başkanı ne mi yapar?
Gelen ağa başkana hoş geldin, giden paşa başkana güle güle diyecek.

// YALAN SÖYLEMEME PRİMİ!

Kendi özel işyerindeki çalışanına yalan enflasyonun altında zam yapan belediye başkanları, iş vatandaşın parasını dağıtmaya gelince hovardalığın zirvesinde yaşıyor.
Yetmiyor!
Yapılan toplu iş sözleşmelerinde “İşe Devam Primi” adı altında dünyada eşi benzeri görülmemiş saçmalıklara imza atılıyor.
İşçiler işverenlerine (Belediyelere) diyor ki:
“Seninle imzaladığım iş sözleşmesi ile zaten yapmakla zorunlu olduğum mesaimi yapacağım. İşimi aksatmayacağım. Zamanında işime gelip, zamanında paydos edeceğim. Yalandan rapor alıp yatmayacağım. Bu çabamın karşılığı olarak bana ‘İşe Devam Primi’ adı altında ek bir ödeme yap!”
Gözlerinize inanamadınız değil mi?
“Yahu sen zaten yapman gereken işi yaptığın için ve yalan söylemeyeceğin için benden rüşvet mi istiyorsun” demiyor belediye başkanları.
Bu saçmalıkların altına şakır şakır imzalar çakılıyor…
Parti ayrımı gözetmeksizin şu gerçeği kıymetli başkanlara anımsatmakta fayda var:
İşin matematiği belli.
Ya siz bu bedeli ödüyorsunuz ya da sizden sonrakiler.
Sendika başkanları “Eski yönetimlerin faturasını bize kesemezsiniz” der ve işin içinden çıkar.
Kendilerince haklıdır.
Bir kişinin yapacağı işi üç kişiye yaptıran belediyeler, siyasi partilerin çiftliği ve arpalığı olmaktan kurtulamadığı sürece, yapılan hataların bedelini vatandaş olarak biz öderiz.
Bizden yazması…

Hüseyin Vatansever

KARTALKAYA YANGINI İÇİN VATANSEVER’DEN UYARI

Yüksek Makina Mühendisi Hüseyin Vatansever, mesleğinde 40 yılı geride bırakmaya hazırlanıyor. Etkinlik seviyesi alkışı hak eden Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin önceki Başkanı olan Vatansever, endüstriyel taahhüt alanında uzun yıllardır çalışan aile şirketinin Yönetim Kurulu Başkanlığını sürdürüyor.
Ve Kartalkaya’da yaşanan ve 79 canın kaybedildiği yangınla ilgili dikkat çeken uyarıları var.
Başta fabrikalar olmak üzere büyük ölçekli endüstriyel yapıların projelerini uygulayan Hüseyin Vatansever, Türkiye’de 40 yaşın üzerindeki tüm binaların kentsel dönüşüm planlarına alınıp süratle yenilenmesi gerektiğini belirtiyor.
Kartalkaya’daki örnekte olduğu gibi, özellikle yüksek insan yoğunluğuna sahip büyük ölçekli otel yapılarının yangın sistemlerinin, mutlaka uzman mühendisler tarafından tasarlanıp uygulanması gerektiğini belirtiyor Vatansever…
Ve şu dikkat çekici tespitleri dile getiriyor:
“Özellikle merdivenler, yangın merdivenlerinin pozitif taze hava ile tasarlanması, olası br yangın durumunda kaçış güzergahlarına duman ve alev gelişinin önlenmesi, merdiven duvarlarının ise yanmaz malzemeden yapılması gerekiyor. Bilim, akıl ve doğru mühendislik çözümlerini uygulamadığımız her durumda (deprem, yangın, sel vb.) bu kaçınılmaz sonlar hep başımıza gelmeye devam eder.”
Bizden yazması…