Fırtınam felaketim hasretim, yetmiyor sevişmeler yetmiyor. Şiddetin ne hoş ne güzel şefkatin, sevdikçe sevesim geliyor. Ölene kadar peşindeyim bırakmaaam... Bucaspor sevdalıları Med Cezir şarkısını Levent Yüksel’den değil, Buca Arena Stadı’nda sevdi. Üzüm kokan semtin biricik Bucaspor’unun cengaver futbolcularını, tünelden çıkmasını beklerken özümsedi. Buca Arena’ya gidenler bilir, İzmir’in sıcaklık derecesi kaçsa Buca Arena’ya gidersen eksi 10 yaz. Sonra maç başlar illa bi sıkıntı yaratır Buca. Gol gelmez ilk dakikalarda. 35. dakikada başlar alfabe marşı tribünlerde. Beeee, uuuuu,ceeeee, aaaaaa. Forza Buca, forza Buca. İzmir’in ağası her zaman biziz. İzmir’in ağası her zaman biziz.. Tabi kişiden kişiye göre değişir, ağalık, paşalık ama bu marş ve bu sıfat en çok Buca’ya yakışır. Yine Arena’dan gideyim. Akıllı telefonlardaki harita uygulaması çıkmadan yıllar önce insanlar bakkala, çakkala sora sora adres bulurdu. Sağolsun teknoloji, kolaylık adı altında o eski alışkanlıkları unutturdu.

KALDIRIM TAŞLARINI TAKİP ET

Neyse Buca Arena Stadı nerede diye soranlar için yanıt basitti. Şahintepe’sinden çıktın mı, yolu bitirdinmi sarı lacivertli kaldırım taşlarını takip et. Seni götürür Buca Arena’ya. Seni götürür Erkan Taşkıran’ın muz ortalarına. Seni götürür Türk tarihinin en iyi 10 kule forvetinden biri olan Mehmet Batdal’ın pivot forvet resitaline. Ve seni götürür Zafer Çevik’in koşmadan adam geçen kreatiflikte çalımlarına. 2010’lar işte böyle geçti. Mehmet Seyit Özkan’ın Buca’dan ayrılması, 1 yıllık ağza bal çalmalık Süper Lig hikayesinden sonra, bu kadro unutulmazdır. Ömer Kahveciler’i, Luiz Henriqueler'i, Yasin Avcılar'ı, Mehmet İncebacaklar’ı, Berkay Samancılar’ı kim unutabilir. Hatta Süper Lig’e çıkılan o Yılmaz Özlemli kadrodan bile daha çok sevilir bu ekip. Çünkü bu isimler Süper Lig’e çıkan o kadronun uzantısıdır. Süper Lig’e çıkıldığı dönem bazı teknik zatların takıma doldurduğu oyuncular içinde hakkı yenen, unutulan oyunculardır bu cengaverler. Onlar için de kırılma anı 2012-13 sezonundaki son maçtır. Sanılanın aksine Play Off yarı finalinde kaybedilen 2. Konyaspor maçı değil. Neden mi? Fırtınalar o sezon hakikaten lakabı gibi ligi süpürüyordu. Erkan, Zafer, Yasin, Batdal şov yapıyor. Rakipler onları tutamıyordu. İlk 2’den çıkmak içten bile değilken Sait Karafırtınalar’ın takımı son haftalarda düşüşe geçti ve Play Off’tan Süper Lig’e çıkmaya razı oldu. Ama Play Off’ta kimle eşleşeceğin satranç hamlesi gibi önemliydi. Son maç Buca, hedefsiz Denizli’ye kaybedince bir anda kendini 5. sırada buldu.

YARIM KALAN İŞ BİTEBİLİRDİ

Bir de o seneyi 3. bitiren 1461 Trabzon, Trabzonspor’un pilot takımı olduğu için Play Off’ta oynayamaz kararı çıkınca domino taşı gibi Buca kendini Konya ile eşleşir vaziyette buldu. Belki Denizli’yi yense ligi 3. bitirip görece zayıf Adana Demir ile eşleşecek.  1 yıllık aranın ardından yeniden Süper Lig’e çıkacak, yarım kalan işini bitirecekti. Yine de Buca, Konya’yı Konya’da 1-0 yendi. Her şey tamamdı, Fırtına İzmir’in ağası olacaktı yine. Süper Lig’deki yegane İzmir temsilcisi sıfatını 1 yıl aranın ardından yeniden koruyacaktı. Ama Buca Arena’daki rövanşta umulmayan oldu. 1-0 öne geçip final biletini cebe koyduk derken Mevlana’nın torunları 2 gol attı. Herkes dondu kaldı. Aylardan mayıstı ama Buca Arena’nın eksi 10 derecelik dezavantajı mı etkiledi bilinmez ama bir anda hava buz kesti. Ve o 90 dakika kırılma anı oldu iki takım için. Konya yürüdü gitti. O sene transfer yasağı yüzünden kısıtlı kadrosuyla, sadece altyapı oyuncuları ve geçen seneden kalan ıskarta yabancılarıyla Süper Lig’e çıktı. Ardından Süper Lig’in gediklisi oldu. Türkiye Kupası’nı aldı. Avrupa Kupaları’na katıldı. Buca ise gittikçe geriye gitti. Tabi Batdallar, Zaferler, Erkan’lar 2010’larda yine en sevdiğimiz oyuncular oldu. İncebacak’ın inceleri yine bizi şımarttı. Ama gün geçtikçe geriye gidildi. 2. Lig, 3. Lig derken, amatörde buldu kendini üzüm kokan semt. Sonrasında Tire 1922’nin yarışmacı hakları alınarak Bucaspor 1928 adıyla Fırtına ruhu yeniden mezarından çıktı. Şimdi yavaş yavaş diriliyor. 3. Lig’den çıkıldı. 2. Lig’de fena gidilmiyor. Tunç Murat Behram her attığı golde, Berke her açtığı muz ortada, Cuma her incesinde, o efsane kadroyu hatırlatıyor. Burunları sızlatıyor. Ama en çok ne zaman hatırlatıyor biliyor musunuz? Tribünlerden gelen şu tezahüratla: Beeeee, uuuuuu, ceeeeee, aaaaaa. Forza Buca, forza Buca, bu şehrin ağası her zaman biziz. Bu şehrin ağası her zaman biziz.