Bir 23 Nisan, sokağa çıkma ve Atatürk anıtlarına çelenk koyma yasağı ile geçti. Kovid-19 bahanesiyle uygulanan yasaklar, toplu kılınan cuma namazı için geçerli olmadı. Çelenk ve namaz kararlarının Bilim Kurulu’na danışıldığını sanmıyor, yoğun işleri nedeniyle Kurul üyeliğinden istifa eden KLİMİK Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap’ı kutluyorum.
Televizyondaki tartışmalarda yine bir suçlama vardı: “Siz Atatürk’ü putlaştırıyorsunuz…” Dini siyasete alet ederek, Allah ile aldatan Atatürk düşmanları, çok sever ve kullanır, bu suçlamayı… Oysa asıl putlaştırmayı kendileri yapıyor.
GERÇEK VE UYDURULAN İSLAM
Kuran’daki Gerçek İslam’ın özüne, içeriğine uymak yerine, bunlara aykırı birçok kalıp ve geleneği (bidat) İslam dininin temeliymiş gibi göstererek putlaştıran önemli bir kesim var, Türkiye’de.
Atatürk’ün İslam’a bakış açısını çok iyi anlayan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, bunu “Mustafa Kemal’in indirilen dine sonsuz saygısı vardı, uydurulan dinin canına okudu; bu din düşmanlığı değil, dine hizmettir” sözleriyle dile getirmiştir. Kuran’da Kadir Gecesi dışında kutlu gün olmadığını, Kutlu Doğum Haftası ve kandil gibi uygulamaların şirk töreleri olduğunu; Hac dışında, kurban kesilmesiyle ilgili bir ayet bulunmadığını, namazı maaş alarak kıldıran bir adamın arkasında kılınan namazların geçerli olmadığını, ölünün arkasından okunan Kuran’ın ölüye bir faydası bulunmadığını yıllar boyunca yazmış ve anlatmıştır. Öztürk’e göre sünnet denen cerrahi operasyon, eski bir Ortadoğu örfü; türban ise İsa’nın dinine musallat olmuş Saint Paul’ün İncil’e soktuğu bir örtünme biçimidir.
Rahmetli Öztürk, tıpkı Atatürk gibi, gerçek İslam’ın ancak anadilde ibadet yolu ile anlaşılabileceğini ve laik bir ortamda filizlenebileceğini savundu.
PUTLAŞTIRMAYI YAPAN KİMLER?
Putlaştırılmış İslam’a en güzel örnek, AKP ve FETÖ işbirliği ile icat edilen Kutlu Doğum Haftası uygulamasıydı. Kuran’daki Ahkaf Suresi 9. Ayeti şöyle: “De ki: ‘Ben peygamberlerin ilki değilim; kendime de size de ne yapılacağını asla bilmiyorum; ben sadece (vahyi) olduğu gibi beyan eden bir uyarıcıyım.” Yani Peygamberimiz Hz. Muhammed, sadece nakletme ve uyarma görevi üstlenmiş bir elçi, bir insandır. Hal böyleyken, belli olmayan doğum günü bir hafta boyunca kutlanarak, adeta putlaştırılmıştır. Açık bir şirk olan bu kutlama, tüm dini etkinlikler hicri takvime göre yapılırken, 23 Nisan haftasına sabitlenmiş ve aslında Fethullah Gülen’in doğum günü kutlanmıştır.
15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası bu yanlıştan vazgeçilmiştir ama bazı devlet yetkilileri, Atatürk’ün yanında değil, tıpkı FETÖ gibi, Atatürk’e “Deccal” diyen Said-i Kürdi’yi (Nursi) putlaştıran cemaatlerin yanında saf tutmayı sürdürmektedir. “Aldatıldık” diyen ve FETÖ’nün siyasi ayağı üzerine gitmeyenler, aldanmaya devam ediyorlar. İndirilen, gerçek İslam’a inananlar, aldatmaz ve kolay kolay aldatılmazlar.
Atatürk, 1933’te İzmir’de şunları söylemiş: “Aldanmak gaflettir. Özellikle aldandığını beyan etmek, apaçık itimadı yitirmektir, ahmaklıktır. Samimiyet ile ahmaklık ilişkisini birbirinden ayıran tek unsur haysiyettir. Haysiyeti olmayan, yanılmaya, aldanmaya ve aldatmaya sonsuza dek mecbur kalacaktır.”
Halkımızın gönlünden Atatürk’ü sökemeyecek, ilk seçimde gidecek ve yaptığınız yanlışların hesabını vereceksiniz…