Sevgili okurlarım, akıldan, bilimden, fenden saparsanız, Atatürk'ün yolundan da sapmış olursunuz. Memleketin geldiği noktaya bakın... Gerçekten içler acısı. Yoksul bir halk, ekonomisi batmış bir devlet, borç batağına saplanmış bir millet... Türkiye'yi tek bir kişi sultan gibi yönetiyorsa, olacağı da budur... Önceki iktidarlar ve bu iktidar, Ulu Önder Atatürk'ün yolundan gitseydiler Türkiye, dünyanın sayılı ülkelerinden biri olurdu. Atatürk sadece savaş meydanlarında zaferler kazanmadı. Ekonomide de destanlar yazdı. Cumhuriyet'in ilanı ile ilk 10 yılda 44 fabrika kurdu. Üretim ekonomisini başlatarak hızlandırdı ve istihdam yarattı. Türkiye'nin, bacaları tüten bu yeni fabrikaları ekonomiyi şaha kaldırmıştı. Çimentodan demire, tekstilden şekere kadar her sanayi alanında değişik fabrikalar yaptırdı. Yerli üretimi hızlandırarak ülkeyi dışa bağımlılıktan kurtardı. Onun yolu akıldı, bilimdi ve fendi. Peki soruyorum size, bu iktidar 20 yılda ne yaptı? Türkiye'nin gururu olan fabrikalar, işletmeler bir bir satılarak elden çıkarıldı. Böyle olunca milli üretim dibe vurdu. Üretimi artırmadan ülkenin bu krizden çıkması mümkün değil. Dışa bağımlı sektörlerin ithal ettiği ürünler bir an önce içe çevrilerek ülke, bağımlı duruma getirildiği ithalat ürünlerinden kurtarılmalı.
***
Ülkemizde özelleştirmeler 1986 yılında başlamıştı. 2002 yılına kadar 8 milyar liralık özeleştirme yapılmıştı. 2002 yılından 2022 yılına kadar AKP 63 milyar liranın üzerinde özelleştirme yaptı. Yüzlerce sanayi tesisi ve fabrika, maden ocağı, liman, kömür santralleri, hazine arazileri özelleştirildi. AKP bu özelleştirme mantığıyla kendini ABD'nin neoliberalizm politikalarına kaptırdı. Bu yol akıl işi değildi. Bu yol Atatürk'ün çizdiği milli ekonomi anlayışına aykırı bir yoldu.
***
Toplumun en büyük derdi geçim derdi. Türkiye son bir yılda hızlı bir enflasyonist sürecin içine girdi. Ekonomi bilimsel verilerle yönetilemedi. Türkiye ekonomisi üretken ve döviz üreten bir yapıdan giderek uzaklaştı. Merkez Bankası özerk yapısından koparıldı. Siyasi baskı altında bir merkez bankası var. Merkez Bankası'nın kuvvetli bir döviz rezervine ihtiyacı var. Ne yazık ki böyle bir rezerv yoktur. Mevcut siyasi iktidarın ekonomi ile ilgili orta ve uzun vadeli çözüm önerileri de yoktur. Türkiye yeni bir seçim dönemine yaklaşıyor. CHP'nin Balıkesir Mitinginde ülke sorunları üzerine çok dolu sözler söylendi. Halkın ekonomi, işsizlik, eğitim, sağlık, adalet, özgürlük, refah , barış, kardeşlik ve birlikte yaşama bilinci için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu önemli mesajlar verdi. Çağdaş akla ve bilime uygun proje ve programlar üzerine siyaset ürettiklerini ortaya koydu. Ülkeyi akıl ve bilim yoluyla fen yoluyla aydınlığa çıkaracaklarını söyledi. Atatürk'ün çizdiği çağdaş yolda yürüyeceklerini halka anlattı.
***
Son sözüm: Devleti yönetenler akıldan, bilimden ve fenden uzaklaşırsa o devletin sırtı yerden kalkmaz. Eğer akıl olmazsa bilim, teknoloji, ekonomi, adalet, ahlak, hukuk, din... hiçbir şey olmaz. Devleti akıl yoluyla yönetmelisiniz. Bilimden ve fenden sapmayacaksınız. Saparsanız devleti felakete sürüklersiniz. Nokta.