Sevgili okurlarım, enflasyon, vatandaşın cebini delik deşik etti. Cebimizdeki 100 lira, 10 lira değerine kadar düştü.
Ben bu yaşıma kadar çok iktidarlar gördüm. Evet, çok sıkıntılar da yaşadım. Ama böyle azgın bir hiper enflasyon hiç yaşamadım. Çarşı, pazar yangın yerine dönmüş. Geçen hafta İzmir Bornova Pazarı'na akşam üzeri gittim. Çok acı veren görüntülerle karşılaştım. Bir vatandaş olarak hem utandım, hem de çok üzüldüm. Manzara şuydu: Pazar atıklarını seçmeye çalışan vatandaşların sayısı hiç de az değildi. Harap olmuş, işe yaramayan, sağlıksız meyve ve sebzelerin bir kilosunun bile fiyatı 5, 6 liradan aşağı değildi. İktidar bunu görmüyor mu? Marketler can yakıyor. İsmini hepinizin tahmin edeceği bir gross markete gittim. Patates ve domates alacaktım. Bozulmuş patatesin etiketinde kilosu 11 lira yazıyordu. Aynı markette yine bozulmaya yüz tutmuş domatesin tezgah etiketinde 7 lira yazıyordu. Alışveriş yapmadan marketten ayrıldım. İktidar, Tarım Kredi Kooperatifleri Marketleri'nde, et fiyatlarında yüzde 25 oranında bir indirime gitti. Bu iyi bir şey ama Tarım Kredi Kooperatifleri Marketleri önünde zincir düzeyindeki uzun kuyruklar oluştu. Kuyruklarda yorulan çoğu yaşlı vatandaşlar et almaktan vazgeçerek evlerine geri döndüler. İşin gerçeği sebze, meyve, hububat ürünleri, temizlik malzemeleri el değmeyecek kadar pahalı olmuş. İktidarın temmuz ayında, maaşlara yaptığı yüzde 40, 41 gibi zam şimdiden eridi gitti.
Benim anlamakta zorlandığım bir başka konu da şu: Çalışanların maaşlarının vergi dilimine girmesi. Böyle bir uygulama dünyada olsa olsa Türkiye'de olur. Bir bakıyorsunuz ki maaşınız vergi dilimine girmiş. Zaten çok yüksek bir enflasyon sizi kemiriyor, bir bakıyorsunuz ki vücudunuza bir başka kemirgen daha girmiş. Ben, enflasyonu ve vergi dilimine girmeyi bir hırsıza benzetiyorum. Enflasyon, gerçekten vatandaşın cebinden çalmak demektir. İşin gerçeği de öyle... Diyanet, "promosyon" ve başka konularda durmadan fetva vereceğine, enflasyon konusunda da bir fetva verirse iyi olur. Enflasyon, vatandaşı öyle bir kemiriyor ki tıpkı kanser gibi insanı içten tüketiyor. Enflasyon hele hiper ise tıpkı devasa cüsseli vücutları bile bir deri bir kemiğe çeviren kanser gibi... Şu hale bakar mısınız? Elin paraları bizim paramızın katbekat üstünde. Dolar, avro kontrol altına alınamıyor. Dış borçlar, iç borçlar trilyon dolarları aştı. Peki bu Kur Korumalı Mevduat uygulamasına ne dersiniz? Hani bu uygulama, avroyu, doları dengede tutacaktı. Tuttu mu? Hayır. Elalem milyonlarını bu mevduata yatıracak, milyonlarına milyonlar katacak; senin benim ödediğimiz vergiler birilerinin cebine su gibi akacak. Bu uygulama yanlıştır. Bu uygulama ahlaki, vicdani ve etik değildir. Bu uygulama devletin hazinesini içten çökertir. Günahtır, yazıktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir uygulamayı göremezsiniz. Bu iktidarın ekonomi anlayışı ve uygulamaları ekonomi bilimi ile çelişiyor.
Son sözüm: Borç içinde yüzen vatandaşlara yazık. Tarımı ve hayvancılığı bitirdiniz, üreticiye ve köylüye yazık. Enflasyon altında cendereye sıkıştırılmış ezilen emekliye, memura, işçiye ve tüketiciye yazık... Bu nedenle diyorum ki ekonomiyi, ekonomiyi bilenlerin eline bırakmak gerekir.