Bir insanın hayatını tam anlamıyla anlayabilmek, onun yerine adım atabilmek, aslında çoğu zaman ulaşılması zor bir hedeftir. Her birimizin farklı geçmişleri, değerleri ve deneyimleri olsa da geçmişte paylaşma yetimiz her zaman olmuştur. Eskiden bir acıya, bir sevince ortak olmak doğal bir refleks iken, şimdi bireysellik ve dijital dünyanın bizi dönüştürdüğü erozyonun tam göbeğinde yalpalanıp duruyoruz.

Dijitalleşme ve sosyal medya insanlara kendilerini ifade etme imkânı sunarken aynı zamanda duyarsızlaşmalarına da sebep oluyor. Olaylar karşısında gerçek duygusal etkileşimler, beğeni ve yorumlarla sınırlı kaldığında derinliği kaybediyoruz.

Modern hayatın getirdiği yoğun tempo da empatiyi azaltıyor. İnsanlar sürekli bir koşuşturma içinde, iş ve kişisel sorumluluklarla boğuşuyor. Hal böyle olunca başkalarına karşı duyarlı olmak ikinci plana itiliyor. Hızlı tüketim kültürü yalnızca maddi değil, duygusal değerlerimizi de tüketiyor. Artık acılar ekranlardan izlenip birkaç saniyelik üzüntüyle geçiştiriliyor. Derin bağlar kurmak yerine yüzeysel etkileşimlere yöneliyoruz.

Bireyselleşme, özgürlük olarak yüceltilirken, toplumsal bağları zayıflatıyor. İnsan, sosyal bir varlık olmasına rağmen giderek yalnızlaşıyor. Samimi bağlar kurmadan, başka insanların yaşadığı zorluklara kayıtsız kalmak kaçınılmaz hale geliyor. Empati ancak karşılıklı etkileşim ve duygusal bağlarla gelişebilir bir olgudur. Empati yapmadan seni anlayacak insanlar aramak ne kadar gerçekçi…

Belki de empatiyi kaybetmedik, sadece onu kullanmamayı seçiyoruz. Çünkü empati, beraberinde sorumluluk ve birbirine tahammül etmeyi gerektiriyor. Empatinin olmadığı bir dünya, yalnızca birbirine tahammül etmek zorunda olan bireyler topluluğudur.

Ayrıca günümüz dünyasında empati, çoğu zaman bir"yük" olarak algılanıyor. Duyarsız olmak,"güçlü" olmanın bir göstergesi gibi sunuluyor.

Gerçekte empati aslında çözüm üreten bir pragmatik yaklaşım olmalıdır. Seni anlıyorum, haklısın ötesinde seni anlıyorum ,haklısın ve bence bundan sonra bu şekilde davranmalısın yaklaşımı bile empatinin eylemsel ilk dönüşüm sinyalidir.Yani empatik yaklaşım aynı zamanda toplumsal dayanışma ve umutlu olmak için pozisyon almanın ilk evresidir.

Empatinin pragmatik bir çözüm arayışına dönüşmesi, sadece başkalarının ihtiyaçlarını ve duygularını anlamak değil, aynı zamanda çözüm üreten bir mentör olduğunu unutmayalım.

Empatik yaklaşım iyileşmek ve iyi gelmektir…