“Baro kanunla değişebilecek geçici bir müessese değildir. Bu tabii hukuktan gelen bir müessesedir. Bu itibarla istiklali şarttır. İstiklali yok ise Baro da yok demektir.” -Prof.Dr. Faruk EREM
“Avukatlar olarak bugün, geldiğimiz nokta itibarı ile soluduğumuz zaman diliminin adalete olan ihtiyacını haykırmayı bir görev sayıyoruz. Biz avukatız! Eşitlik ve özgürlük gibi değerlerden türeyen insan hakları kavramının ahlaki talep olduğunu içselleştirmiş bir mesleğin mensupları olarak, bu taleplerden asla vazgeçmeyiz. Nice siyasal iktidarın demokratik meşruiyeti, hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının gerekçesindeki güç değildir. Hak ve özgürlükler, çoğunluk ideolojilerinin tartışmalı değerlerine feda edilemez (…) BİZ AVUKATIZ!
Mesleğimize ilişkin biriktirdiğimiz bütün duyarlılıklarımız, kaynağında savunma hakkını ve halkın hak arama özgürlüğünü barındırır. Teslim olursak, teslim ettiğimiz şeyin adalet olduğunu biliriz biz. Tarih boyunca, ilmiğe doğru uzanan her boyun bizimki olmuştur, ama buna rağmen teslim olmayız biz. Romalıların, kölelerinden bile esirgedikleri savunma hakkının kutsallığına yüklediğimiz anlam, toplumsal adaleti temsil ederken verdiğimiz savaşın kaynağındaki öyküyü oluşturur. Irk, din, dil, cins, renk ayrımı bizim meşguliyet alanımız değildir. Hak ihlalleri ile karşılaşanların kimlik ve düşüncesine bakmaksızın yanlarında yer alırız, biz. Adalete ulaşmadaki en temel aygıtın, savunma olduğu gerçeği bütün birikimlerimizin beslendiği kaynaktır. Biz, savunmanın ihmal edildiği, görmezden gelindiği şekli bir unsura dönüştürüldüğü bir yargılamayı adil sayamayız, sayamayız biz. BİZ AVUKATIZ!
(…)Yargıyı siyaset stratejilerinin taktik alanları olarak kullananların tarihte aldıkları yeri hep biz tayin ettik. Toplumda adaletin temsilcileri olarak taşıdığımız terazi, haklılığımıza olan inancımızı hiç hafife almadı. Biz, bütün adalet mücadelelerinin onurlu savaşçıları olduk. Bilmelisiniz ki, BİZ AVUKATIZ!
(…)Susmayacağız biz! Sesteki nefes avukatlardır. Avukatların sesi kesilirse, yurttaşların nefesi kesilir. Kesmeyiz biz. BİZ AVUKATIZ!
(…)Hukuk siyasettir. Siyaset hukuktur. Hukukun siyasetini konuşmamak; boyun eğmektir, olana bitene rıza göstermektir. Biz, avukatız. Biz, itiraz ederiz. Biz, itiraz mesleğiyiz. Biz, kamuyu çimdikleriz. Dün, FETÖ yargıya sızarken biz ses çıkardık avukatlar olarak bir tek. Üstelik, size rağmen çıkardık. Biz ses çıkardık diye, biz müdahale ettik diye yargıladınız bizi üstelik. BİZ AVUKATIZ, BİZ. BİZ AVUKATIZ ve bir gün herkese lazım oluruz biz!
Parçalarsanız bizi, halkı parçalarsınız! Çocuk istismarlarında ses çıkaranları bulamazsınız, kadın cinayetlerinde müdahele edenleri bulamazsınız bizi parçalarsanız. Çevre katliamlarının sahipleri hiç de rahatsızlık duymazlar bizi parçalarsanız. Bizi parçalarsanız, hak ihlallerine ses çıkaracak kimse olmaz, kimse olmaz. Ama biz olacağız. Olacağız biz; olmaya devam edeceğiz, BİZ AVUKATIZ!”
“Biz Aydınlanma Devrimi’nin avukatlarıyız. Laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin, Atatürk devrimlerinden de söz ettiğini biliriz biz. Biz, onun avukatlığını yaparız. Biz, oradayız; orada olmaya devam edeceğiz. BİZ AVUKATIZ! BİZ AVUKATIZ!..”
***
Bu konuşma, İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu’nun. İki yıl önce Ankara konuşmasının özetidir. Otoriterleşme sürecinden geçen ülkemizde “güncelliğini” günümüzde de koruyan!..
***
İktidarın, “yargının üç kurucu unsurundan biri” baroları “bölme, parçalamaya, savunmayı susturma” projesi; kutuplaşmaya yarar, avukatları ayrıştırır. Baroların imzaladığı metindeki gibi, “sesi kısık, cübbesi düğmeli topluluklar” yaratır. Avukatlar, bunun için “olumsuz iklim koşullarına, korona virüse” karşın Ankara’ya yürümüş, tekme tokat, hakaretle cübbelerinin yakasına yapışılmış olsa da “BİZ AVUKATIZ” diye haykırarak, dik durmuşlardır. Avukatlar, yarın meclise gelecek Çoklu Baro yasa değişikliğine karşı, “BİZ AVUKATIZ” diye haykırmayı sürdürerek, hukukun üstünlüğü için mücadele ediyorlar. Avukat-Yazar Nedim Korhan Şengün’ün tanımıyla; “Avukatlık, tarihsel mücadele birikimidir!..”