Ege’nin birçok ilindeki kullanılır “bizim oğlan” öznesi… Ama Denizli’de ağızdan farklı çıkar kelimeler ve alışkın değilsek, gecikmeli anlarız alışana dek… Doğrusu hoşumuza da gider. “Bizim oğlan” da, çok sıcak ve ailemizden biriymiş gibi gelir kulaklarımıza. Ve eğer bize hitaben kullanılmışsa, söyleyen zaten aileden birinin yerine koyarak etmiştir o sözü; “bizim oğlan, gımıldan da, hööle bi yürüüp geliven biyo?” gibi… Güzel Türkçemizin, güzel şiveleri, güzel ağızları…
Bizim oğlan güzel, hoş da; peki ya bizim kız?
Geçtiğimiz günlerde, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Trampolin Jimnastik Dünya Kupası'nda (FIG World Cup 2022 AGF Trophy) milli formayı giyme onurunu yaşayan sporcularımız büyük bir başarıya imza attılar. Kadınlar senkronda, Sena Elçin Karakaş ve Sıla Karakuş, 44.140 puanla birinci olarak Bakü’den, trampolin jimnastik tarihimizin ilk altın madalyaları ile döndüler.
Elbet ki, hepsi bizim çocuklarımız, hepsi bizim canlarımız, ama! Sıla Karakuş’a ayrı bir paragraf açmalıyım;
Dünyaya 2004 yılında merhaba diyen Sıla, İzmirli ve İzmir’in Bornova’sından… Ve sadece beş yaşındayken, 2009 yılında jimnastik eğitimi almaya başlıyor. Ailesi, bu konuda çok güvendikleri Bornova Belediyespor Kulübünün jimnastik dalındaki spor okuluna yazdırıyorlar minik Sılayı; sadece beş yaşındayken… Minik bedenindeki minik yüreği, o gün daha farklı bir heyecanla atmaya başlıyor. Ve bu heyecan giderek artıyor, artıyor ve sonunda, gerçek bir sporcunun heyecanına erişiyor.
İlk kez çalışmaya başladığı günlerden kısa bir süre sonra, yetenekli olduğu göze çarpıyor ve Sıla’ya, daha fazla antrenman yapması ve hatta yaşamını bu spor dalına göre programlaması gerektiği öğütleniyor. Günler geçtikçe büyüyen ve okula da başlayan Sıla, hem ailesinin, hem öğretmenlerinin, hem de antrenörlerinin yönlendirmeleri ve öğretileri neticesinde ilk kez 2013 yılında, ulusal bir yarışmada boy gösteriyor. Üstelik kendisi için ilk büyük yarışması diyebileceğimiz bu turnuvadan, birincilikle dönüyor.
Sıla bu… Dedim ya bizim kız diye; durur mu hiç? Çalışmalarına hız kesmeden devam ederken, 2015 yılında milli formayı giyeceğini öğreniyor. Ve ilk kez kuşandığı ay yıldızlı milli formamız ile uluslararası bir turnuvada Çek Cumhuriyeti’nde ülkemiz adına boy gösteriyor. Elbet ki, hocaları O’nu ve arkadaşlarını, bugünleri görürcesine, sıkı bir program ile hazırlamaya devam ediyorlar. Yıl 2019’a geldiğinde, Antalya’da Orange Cup’ta trampolinde yine birinci olarak tüm sevenlerini gururlandırıyor.
Bu arada, senkron denen hadise ki; yani, iki sporcunun eş zamanlı olarak, aynı anda ve aynı hareketleri yapmaktan sorumlu oldukları yarışmalar için milli takım içerisinde sporcular, “senkron eş” denen sporcu ile eşleşiyorlar. Bir çeşit badi olma durumu gibi… Sıla’nın senkron eşi de, Sena Elçin Karakaş oluyor. Ve bu muhteşem ikili, önce 2021 yılında organize edilen Genç Kadınlar Avrupa Şampiyonasından, aldıkları gümüş madalya ile dönüyorlar. Ve birkaç gün önce de, Dünya Şampiyonu olarak bizleri, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar gururlandırdılar.
Amma ve lakin belirtmeden edemeyeceğim; bu işler bu denli yazdığım kadar kolay olmamış;
Bugünlere değin çalıştıkları bir yana; son bir yıldır, Sıla Karakuş ve Sena Elçin Karakaş inanılmaz bir efor sarf ederek çalışıyorlar. Her ayın on beş günü İzmir’de, geriye kalan diğer on beş günü de Türkiye Jimnastik Federasyonu’nun belirlediği kamp merkezlerinde kamp yaparak… Anlayacağınız, boş günleri yok. Başarılarının tesadüften ibaret olmadığını, özveriyle ve böyle katı bir disiplin içerisinde çalışarak kanıtlıyorlar yere, göğe ve herkese… Amaçları da, hedefleri de çok yukarıda ve elbette ki olimpiyatlarda… Neden olmasın?
Enteresan bir tesadüfü de yazarak yazımı noktalayacağım;
2009 yılında, yani küçük Sıla’nın Bornova Belediyespor bünyesinde çalışmalarına başladığı dönemde, Bornova Belediyespor Kulübü Başkanı kim, biliyor musunuz? Bugün, Bornova Belediye Başkanlığı görevini başarıyla ifa eden Dr. Mustafa İduğ… Ve o günden, bugüne; spora ve sporcuya verilmesi gereken desteği, her manada artırarak vermeye devam ediyor. Tanrım, her zaman böyle güzel ve başarıya ulaştıran tesadüflerinin içerisinde kılsın bizleri…
Dipnot; “Tesadüf, talih ve bahtsızlık... Hepsi kaderin şubeleridir.” Murat Menteş.