Bozoklu Osman Şâkir Efendi, günümüzde Çankırı ilinin Çerkeş ilçesine bağlı Bayındır köyü hakkında bir rivayetten bahseder. Buna göre kültürlü ve zarif bir misafirin, ayakkabıları ev sahibi tarafından çalınmış. Zavallı misafir kendisine oynanan oyuna karşılık duvara kafiyeli bir yazı yazmış

II. Mahmud devrinde Rus yayılmacılığını önlemek için Osmanlı devleti ile İran arasındaki dostluğu artırmak göreviyle İrana büyükelçi olarak gönderilen Yasincizâde Abdülvehhâb Efendi’nin maiyetine tercüman olarak katılan Bozoklu Osman Şâkir Efendi’nin (öl. 1817) 'Musavver Sefâretnâme-i İran' (Haz. Güray Önal) isimli eserinde, günümüzde Çankırı ilinin Çerkeş ilçesine bağlı Bayındır köyü (Çerkeş ilçesine 11 km uzaklıktadır) hakkında bir rivayet vardır. 19 Ekim 1810 tarihinde İstanbul’dan İrana hareket eden heyet, 1811 yılının Rebîülâhir ayı ortalarında Tahran’a varmıştır. Bozoklu Osman Şakir, yol güzergâhında bulunan yerlerin suluboya minyatürlerini yapmıştır. Bu yerlerden biri de Gerede ile Çerkeş arasında bulunan Bayındır köyüdür. Elçilik heyeti, bu köydeki han ve kahvehanede konaklamışlardır. Bozoklu Osman Şakir Efendi bu köyle ilgili bir rivayeti derlemiştir. Elçilik heyetinin bu köydeki misafirlikten pek hoşlanmadıkları anlaşılıyor. Köy halkını medeni bulmamışlar ve evlerini de beğenmemişlerdir. Bu köy halkı, kötü işleri ve hırsızlıklarıyla bilinirmiş. Hatta Osman Şakir Efendi, bu yüzden, bu köyün minyatürü de çirkin çizdiğini belirtir.

Akif Erdogru3

YALANCI ŞAHİTLİK

Söz konusu eserde bu köyle ilgili olarak şunlar yazılıdır: “Gerede böyle resmedildikten ve bu şekilde bilindikten sonra rüzgâr gibi hızlı giden atlarımıza binip Bayındır tarafına gittik. Atların üzengisine basarak konaklayacağımız yere varmak için acele ettik. İbret nazarıyla seyrettiğimiz birçok çıplak dağlardan ve ağaçlı vadilerden geçerek dokuz saatte Bayındır diye bilinen köye indik ve misafirler için boşaltılan han benzeri yerlere ve kahvehaneye geldik. Bu köyün halkı kötü işleri ile tanınır, hırsızlıkları ile bilinirler.

Akif Erdogru1

Yaygın bir rivayete göre; kültürlü ve zarif bir gurbetçi Bayındır’da kötü, cahil ve açgözlü birine misafir olmuş. Ev sahibi, misafirin bir çift yeni ayakkabısını çalarak biçarenin içine ateş düşürmüş. Sabah olunca zavallı misafir pabucunu sorarak nereye gittiğini öğrenmek istediğinde o adi ev sahibi pabucu dananın yediğini söyleyerek münasebetsiz bir yalan uydurmuş, etrafındaki alçaklar da Biz de gördük diye şahitlik etmişler. Zavallı misafir, kendisine oynanan oyunu anlayıp bulunduğu yerin duvarına vezinli olarak şu kafiyeli sözü yazarak bununla gönlünü teselli etmiş:

Köyün adı Bayındır,

Adamları haindir.

Dana pabuç yemez amma,

Bu da bize oyundur.

Kısacası, o gece orada geceledik ve epeyce rahatsız olduk. O köyün evleri tahtadan yapılmış derme çatma kulübeler olup, ahalisi gibi yontulmamıştır. O yüzden resmi böyle çirkin, görüntüsü de görüldüğü gibi açıkça kötüdür.” (Güray Önal’ın sadeleştirmesi, s. 126-127)

Akif Erdogru2

Musavver İran Sefaretnamesi'nden Bayındır köyü suluboya resmi (Bozoklu Osman Şakir Bey, 1810)

OĞUZ BOYLARINDAN

Bayındır ismi bilindiği üzere büyük Oğuz boylarından birinin adıdır. Anadolu’da Bayındır adını taşıyan çok sayıda köy vardır. Hırsızlık olayının bu köyde olup olmadığı şüphelidir, zira bu tür rivayetler, Anadolu’daki tüm Bayındır köyleri için anlatılır. Diğer Oğuz boyları, ‘Bayındır’ sözcüğü ile ‘haindir’ sözcüğünü kafiye yaparak, Bayındır boyunu kötülemek istemektedirler. Kısacası Oğuz boyları arasındaki çekişmenin bir tezahürüdür.