Davos zirveleri 1971 yılından bu yana, her ocak ayının üçüncü haftası gerek çok popüler konukları gerekse gündem maddeleri ile hep ilginin odağı olmuştur. Ancak geçen yıllarda onca konuşulan maddeler arasında, 200 nanometrelik bir virüsün küresel sosyo-ekonomik yapıyı alt üst edip Davos zirvelerinin de ya ertelenip ya da dijital ortamda yapılması zorunluluğunun olacağını öngören bir oturumun hiç olmaması, başlı başına ironik bir saptama olacaktır!
Prof. Dr. Klaus Schwab’ın ihya ettiği İsviçre’nin Graubünden Kantonu'nun Davos-Platz ve Davos-Dorf isimli iki dağ köyü, bu sene de normal zamanlarda 100’ü aşkın ülkeden gelen 3 bini aşkın insanın kişi başına ödeyeceği 60 bin doların toplamda tutacağı ortalama çeyrek milyar dolardan mahrum kalacak. Sıra dışı kişilerin kentlerine yaptıkları katkı söz konusu olunca, aklıma hemen BioNTech aşısının yaratıcıları Uğur Şahin ve Özlem Türeci geldi. Onlar, şirketlerini ve laboratuarlarını Almanya’nın Mainz kentinde kurmuşlardı ve buradan 170 ülkeye 2 milyar doz aşı tedariki ile kent ihracat bütçesine 17 milyar ciro kazandırdılar. Elbette sadece yaşadığı kenti ihya etmediler. Destatis (Almanya Federal İstatistik Bürosu) verilerine göre, 2021’de 2.7 büyüyen Alman ekonomisine tek başına BioNTech’in katkısı 0.5 oranında olmuş! Yani total büyümesinin beşte birlik kısmı Türk bilim insanlarının eseri. Espritüel olacak ama 1960’lardan bu yana Alman endüstrisine işçi olarak katkı sağlayan hemşirelerimiz de düşünüldüğünde Almanya refahını Türklere borçlu diye bir söylem duyarsak şaşırmayalım!
***
Davos’a dönersek, geçen sene SARS-CoV-2 pandemisi nedeni ile toplantı ertelenmişti. Bu sene de çevrimiçi yapıldı. Dolayısı ile konular da ağırlıklı olarak küresel salgın ve salgının etkisi altındaki dünya ekonominin durumu, ülkeler arası aşı eşitsizliği, ekolojik değişkenler ve iklim değişikliği, yeni endüstri, teknoloji ve enerji başlıklarını kapsadı. Zaten WEF (Dünya Ekonomik Forumu) Kurucu Başkanı Klaus Schwab da yaptığı konuşmada ana temayı özetle açıkladı: “Dünyadaki herkesin ortak bir umudu var: 2022'de Kovid-19 pandemisi ile onun beraberinde getirdiği krizlerin bitmesi ya da en azından gerilemeye başlandığının görülmesi. Ancak maalesef iklim değişikliğinden sosyo-ekonomik yapının yeniden inşasına kadar bir çok büyük küresel zorluklar bizi bekliyor.”
İlk günkü oturuma katılan, çiçeği burnunda yeni Alman Şansölye Olaf Scholz da konuşma metninin neredeyse tamamını küresel iklim değişiklikleri ve habitat daralmasına ayırdı. Son 50 yıldaki refah düzeyini oluşturan fosil yakıtlardan petrol ve gazın hakkını teslim ettikten sonra ülkesi ile Avrupa'nın 2050 itibarıyla karbon nötr konumuna adım atacağını söyledi. Hatta bu hedefin tarihi bir önemde olduğuna vurgu yaparak, ülkesi için bunu 5 yıl önceye yani 2045 yılına çekti. 2022 yılında Almanya'nın başkanlık edeceği G7 Zirvesi'nde tüm liderleri uluslararası iklim politikalarında paradigma değişimine ikna edeceği sözünü vererek, G7'yi "uluslararası iklim kulübünün çekirdeği" haline getirmek gibi bir amacı olacağını söyledi. Doğrusu konuşması ikna edici idi,en azından çevre bilinci bu kadar yüksek standartta bir etkin Avrupalı lideri görmek umutlarımızı tazeledi.
Toplantının ilk gününde ağır bir konuk ekranlara geldi. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, ardından da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile ABD'den de bulaşıcı hastalıklar departmanının ünlü direktörü Anthony Fauci. Schwab’ın beylik sorularına bilindik yanıtlar dinledik. Bence Davos Belediye Başkanı Philipp Wilhelm daha içten ve sempatikti, geçen yıllarda etkinliği protesto eden bir eylemci iken, şimdilerde iklim değişikliğine ve sosyal adalete karşı daha iyi bir insiyatif olarak algıladığı Davos zirvelerine geri dönelim çağrısını yaptı.
Bir oturumda tartışılan sağlıkta dijitalleşme ve teletıp uygulamalarının hizmette ulaşılabilir dokusu ve çeşitliliğini arttırdığı, böylelikle tıp hizmetlerini reaktif yerine proaktif hale getirdiği, dolayısı ile yetersiz hizmet alan veya marjinalleştirilmiş topluluklar için kaliteli sağlık hizmetlerine erişimin dünya çapında kolaylaşacağını dinlemek güzeldi. Houston Tıp Merkezi imkanlarının Afrika'nın ücra bir köyündeki hastaya sunulabilmesi harika olurdu! Tabii bunları hayal ederken, dünyada yaşayan insanların yaklaşık yüzde 37'sinin yani 2.9 milyar kişinin hala çevrimdışı olduğunu hatırlamak gerekecek. Halihazırda Afrika'daki insanların sadece yüzde 7.5'unun Kovid aşı algoritmini tamamlayabildiğini de buraya yazalım!
***
Pandeminin olmadığı zamanlardaki Davos Zirve görüntülerini hatırlarsınız, ikon isimler, lüks arabalar, korumalar, gösterişli salonlar vs. O zamanlar totemik bir “Davos Adamı” terimi vardı; kurallarına göre oynayan ve dünyada diğerleri için kuralları yazan, çok zengin ve güçlü bireyler anlamında kullanılırdı. SARS-CoV-2 virüsü bu görüntüyü bozmuş görünüyor. Herkes mütevazı ve küresel sorunlar karşısında en azından salgın ve iklim değişiklikleri için işbirliğine hazır bir profilde idi.
Her ne kadar 11.000 nüfuslu küçük Davos kasabası milyonlarca dolardan mahrum olsa ve Grandhotel Belvédère gibi otellerin 1.000 ila 10.000 dolara sattığı odalar boş kalsa da doğrusu pandemi, tüm dünyada küresel ortak kaygılar bağlamında bir sorumluluk bilinci yaratmayı başarmış görünüyor.
Belki SARS-CoV-2, Davos ruhuna da bulaşır ve demokrasi, insan hakları, küresel eşitsizlik, iklim değişikliği ve açlık gibi sorunlara çözüm olacak bir sosyolojik mutasyon ya da varyasyonu ortaya çıkarır!