Efsaneye göre,
Siraküza Kralı Dionysos,
Krallığın rahat ve güzel
Olduğunu savunan Demokles'e,
Ders vermek için
Onu yemeğe davet eder.
Öyle bir plan yapar ki,
Demokles'i ince bir sicimle
Tavana bağlanmış
Ağır bir kılıcın altındaki
Koltuğa oturtur ve ona,
İktidar olmanın ne kadar zor
Ve korkulu olduğunu gösterir.
Gün geçmiyor ki,
Ölüm, operasyon, bomba
Kelimelerinin içinde olmadığı,
Tek bir haber göremiyoruz.
Artık öyle bir hal aldı ki,
Evimizin ya da işyerimizin,
Ya da sevdiğimiz bir kişinin,
Başına gelmedikçe umursamıyoruz...
Kimilerine göre bu duyarsızlık,
Toplumsal gerilimi artırıyor,
Kimine göre ise her geçen gün,
Toplum birbirinden kopuyor...
Diyarbakır'da patlayan bomba,
İstanbul'u ilgilendirmiyor,
Peşinden İstanbul karışıyor.
Ölenlerin yabancı olması,
Bir kesimde umut bile çoğaltıyor...
Daha bir kaç yıl öncesine kadar,
Oslo'da oturdukları masada,
Barış, özgürlük çığlığı atanlar,
Bugün herşeyi unutmuşcasına,
"Analar ağlamasın" sözlerini,
Şehit asker, polis ve vatandaşlar için,
Hiç söylenmemiş sayıyorlar.
Aslında tepedeki bu pişkinlik,
Vatandaşı umutsuzluğa sürüklüyor.
Çatışmalar durmaksızın sürüyor.
Ha bitti, ha bitiyor denirken,
Ne silah sesleri kesiliyor,
Ne de ölümler durdurulabiliyor.
Daha düne kadar Oslo'yu eleştirenler
Vatan haini ilan edilirken,
Şimdi bir bakıyorsunuz,
En çok Oslo'yu sahiplenenler,
Kargadan başka kuş tanımıyor.
Habur'a seyyar mahkeme kuran,
Valilere "dokunmayın" diyen,
Askere "kışladan çıkmayın" emrini veren,
Otobüs üzerindeki gösterileri izleyen,
Kendi kongresine sırf oy uğruna,
Bölücüleri kahraman ilan eden,
Ben mişim, sen mişsin gibi,
Şimdi derin vatansever kesiliyorlar.
Demokles'in kılıcı gibi,
Başımız üzerinde bombalar,
O yetmezse uyduruk tutuklamalar varken,
Bu kadar ses çıktığına bile,
Oturup dua etmek lazım...