Küreselleşmenin ortadan kalktığı, liberal kelimesinin rafa konduğu, ulusallaşmanın ön plana çıktığı kaotik bir yapılaşmaya giriyor dünyamız.
İdeolojilerin çöktüğü, “önce ben” yaklaşımının öne çıktığı, bunu sağlamak için demokrasi ve insan haklarını oluşturan özgürlük, adalet, adil gelir dağılımı, doğa bilinci, eşitlik gibi kavramların ortadan kaldırmak, kendi yönetimlerini sürdürmek için giderek otoriter bir yapılanmaya dönüşen ülkeler, bunu radikal sağın yükselişinde aramaya başlamışlardır.
İtalya, Fransa, Almanya, Hollanda, Çin, Rusya, Güney Amerika ülkeleri, Orta Asya’dan Pasifik ve Hint okyanusuna kadar uzanan bölgede yer alan ülkeler, bu evrim süreci içerisinde yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olabilmek için terör örgütleri ve bazı ülkeleri “vekâlet” savaşları içerisine sürüklemişlerdir. Bunda göçlerin değiştirdiği ekonomik ve sosyal yapı en büyük etkendir.
***
Doların yerine yeni bir para birimi arayışları içerisine girildiği dünyamızda yapay zeka, nano ve uzay teknolojisi alanlarında “ÖN” alan ülkeler, yeni kurulacak dünya düzeninde “BAŞAT” olacaklardır.
“ÖNCE AMERİKA” sloganı ile seçimleri kazanan, senato ve temsilciler meclisinde çoğunluğu elde eden Trump bu kervana katılan son kişi olmuştur. Ülke ve dünya görüşü zaman zaman “fantastik” düzeylere ulaşan, kendisini destekleyen radikal sağ seçmene dayanarak alacağı kararlar demokrasinin kalesi olarak gösterilen Amerika’nın bu imajını ortadan kaldıracak bir ortam yaratacaktır. En önemli soru Elon Musk, Jeff Bezoz ve Mark Zukenberg bu denklemin neresinde olacaktır. Kısacası oluşan gelişmeler demokrasiye veda zamanının geldiğinin bir göstergesi olarak kabul edilmelidir.