Trump’un Başkanlık seçimlerini kazanmasıyla birlikte senato ve temsilciler meclisinde de çoğunluğu ele geçirmesi dünyada yeni “GÜÇ SAVAŞLARININ” başlangıç noktası olarak görülmelidir. ”Önce Amerika” sloganı ile seçimi kazanan Trump, iç politikada etkin olan kurum ve kuruluşlarda köklü bir değişikliğe hazırlanırken dış politikada da radikal değişikliğe gideceğinin sinyallerini veriyor. Fantezileri ve uygulamaları ile bilinen Elon Musk’un İran temasları bunun bir göstergesi olarak kabul edilmelidir. Trans Atlantik-Pasifik politikalarında da yeni bir yaklaşımı ortaya koyacağın kabinesine alacağı kişileri açıklayarak belli etti.  
Bu yaklaşımlara karşı ABD de bugüne kadar etkin olan silah, petrol, bankacılık lobilerini, etkinliklerini korumak için Cumhuriyetçi Parti içerisinde gerek senatoda gerekse temsilciler meclisinde her türlü girişimlerde bulunacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Bu mücadelenin ABD’nin bayraktarlığını yaptığı demokrasi ve onu oluşturan insan hakları, fikir özgürlüğü, sosyal adalet gibi ilke ve kavramları ortadan kaldırma olasılığı dünyanın geleceği için endişe vericidir.
Fütürist Allen Tofler bundan 50 yıl önce 21.ci yüzyılın iklim değişikliğinin getireceği afet ve yıkımlar, adalet ve eşitlik arayan insanlarla, ”Vekâlet” savaşları yapan terör örgütlerinin getireceği sarmalın arasındaki çatışmaya dönüşeceğini öngörmüştü.
Keza “erk” sahibi olmak isteyen kişi, kurum ve toplumların bu ihtiraslarının dünyayı başlangıç noktasına götürdüğünü, Sapiens başlıklı kitabında anlatan Yuval Nouh Harari ve erk mücadelesi sonucu yoksullaşan dünya, ulusların etkisizleşmesinin tarihsel analizini yapan Daron Acemoğlu ve James A. Robinson’un Ulusların Düşüşü başlıklı kitabında Başlangıca Doğru’nun rotasını ortaya koymuşlardı. 
Trump’un bu çerçevede izleyeceği politikalar kadar, Çin Devlet Başkanı, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika Başkanları ve Putin’in izleyeceği politikalar dünyanın yeni düzenini etkileyecektir.
Dileriz bu GÜÇ SAVAŞLARI sonun başlangıcı olmasın.