İktidarın “Vesayetleri kaldıracağız”sloganı ile Ergenekon,Balyoz davaları ile 2008 lerde başlayan FETO destekli,Cumhuriyet,ilke ve devrimlerine karşı toplumu
dönüştürme girişimleri Türkiye yi uçurum kenarına getiren 15 Temmuz olaylarına neden olmuştu.
Dünyada eşi benzeri ancak totaliter rejimlerde görülebilecek bir Cumhurbaşkanlığı sistemi ile bu hesaplaşma süreci daha da artarak devam etti. Her alanda uygulanan politikalar ba şta ekonomi,yargı,Milli Eğitimi felç etti.
“Andımızın” kaldırılması,”Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünün. suç sayılması, düşünen,yaratan insan yapısı yerine “Biat”eden birtoplum yapısı öngörülerek baskıcı
yöntemlerin uygulanması toplumu giderek bir “Kast” sistemi içerisine sokmaya başlattı. Yargı bağımsızlığının olmadığı ,can güvenliğinin kalmadığı bir ortamda “Gücü gücü yetene”anlayışının oluşması,yabancı yatırımcıyı kaçırtmakta dolayısıyla ekonomik krizlerden,döviz arayışlarından ülke bir çıkmazın içine sokulmaktadır.
Evrensel boyutta ekonomik ve siyasal yapılar değişirken,bölgesel açıdan bir “Ateş Çemberi” içersinde olan Türkiye de bu değişime ayak uyduracak bir yapı
bulunmamaktadır.Politik söylemlerde birleşme yerine ayrıştırma devam etmekte iktidarda kala bilmek için “ Makyavelist”yaklaşım ağır basmaktadır.
Bunda “Tekke,zaviye,tarikat”üçgeninin desteğini arkasına alan feodal yapının etkisi büyüktür.Bu uygulamaların devam etmesi bir “Çöküş”ü de beraberinde getirir.
“Narin” olayı bu çarpık gelişmelerin uç noktalarından biridir.İktidarın kendi siyasi görüşü açısından toplumu dönüştürme çabaları, yüzü “Batıya” dönük dinamik kesimin direnişi ile karşılaşmış şimdilik başarılı olamamıştır.Dönüşüm,insanları değil insanların daha iyi bir hayat yaşamaları için yapılmalıdır.
Bu düzen değişmeli,çağın gerekliliklerine göre yeniden yapılanmalıdır. “Beka” sorunu budur.