Bir ülkede hukuku ortadan kaldırırsanız, adaleti yok ederseniz geriye tek bir güç kalır: Egemenin hukuku...
Egemen, başka hiçbir güce bağlı olmaz. Egemeni hiçbir güç denetleyemez. Parlamento, egemenin istekleri dışında hiçbir işlev yapamaz. Egemenin hukukunda, mecliste muhalefetin her önergesi altın değerinde olsa bile geri çevrilir. Meclis, egemenin dilediklerini onaylar, dilemediklerini reddeder. Yargı, siyasal buyruk altında olduğundan, egemenin istedikleri yargı yoluyla yerine getirilir. Dokunulmazlık, yalnız egemen için geçerli olur. Halkın temsilcisi milletvekilleri, egemene dokunduklarında, başlarına her şey gelebilir. Yurttaşlarımız salgının pençesinde her gün yüzer yüzer ölüyor! İşsizlik, yoksulluk diz boyu! Esnaf, çiftçi teker teker batıyor! Tarikatlar devletin içine sızıp cirit atıyor. Belediyeler insan kaçakçılığı yapıyor! Ticaret Bakanı, kendi bakanlığına kendi malını fahiş fiyatla satıyor! En üzücü olanı ise, bu ülkenin kurucu önderi Atatürk'ün Söylevi'nin dağıtımı ne hikmetse yasaklanıyor. Söylev dediğimiz Nutuk, bir yönergedir, bir yol haritasıdır. Aynı zamanda Atatürk'ün halka hesap vermesidir. Tarihe ve cumhuriyete karşı olanlara meydan okumasıdır. Sonunda Gençliğe Hitabe ile biten Nutuk, bir vasiyettir aynı zamanda. Bu Nutuk'un dağıtılmasına izin vermeyen Mersin'in Çamlıyayla ilçesi Milli Eğitim Müdürü bu gücü kimden alıyor? Böyle bir eğitimci olur mu? Bu müdürün arkasında kim var? Uşak ve Amasya valileri, CHP il başkanlarının Atatürk anıtına çelenk sunma başvurularını pandemi gerekçesiyle kabul etmiyorlar.
AVM'ler tıklım tıklım, sokaklar tıklım tıklım, ibadet haneler dolup taşıyor. Buralara pandemi yok. Çelenk koyma sunumlarına pandemi yasağı var. Bu valiler, bunları bildiği halde çelenk sunumuna niçin izin vermiyorlar? Bu valiler birilerine siyasi selam verip gündemde kalıp, terfi etmek için mi bunu yapıyorlar?
23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim bizim tarihimizin milli bayramları. Pandemide kongreler lebaleb dolu, bunlara yasak filan yok. Milli bayramları anmaya ve çelenk koymaya yasak var. Bu bir kasıtlı çifte standart değil mi? Milli bayramlarımıza karşı duyulan bu alerji yeni değil. Anlayan varsa beri gelsin.
Son sözlerim şu: Milletimiz bu gidişattan rahatsız. Bir ülkede, bireyler onur bilincini bir egemenin hukukunda değil, ancak ve ancak hukukun üstünlüğünde bulabilirler. Adaleti, insandan önce devlette aramak gerekir. Hukuk ve adalet, siyasilerin istekleri etkisinde kalmışsa o ülkede özgürlükler yok edilmiş demektir.
Ahlakın ve hukukun yok edildiği, vicdanın ve insafın mahkûm bırakıldığı bir toplumda hukuk yoktur, egemenin hukuku vardır. Egemenin hukukunda; işçi, köylü, emekli, esnaf, sanatçı mutsuz... Gençlerimiz işsiz ve umutsuz...