"Merhum sevgili oğlum Adnan'ın gömülü olduğu Kadıköy Kuşdili çayırındaki kabristanda, yavrumun yanına gömülmemi istiyorum... Kabir taşıma şöyle yazılmalıdır. (Millet ve memleketi uğruna şehit olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal'in ruhuna Fatiha)
Babam Karamürsel vergi memuru Arif Bey, acizdir. Kardeşim Münir de kimsesizdir. Bunlara yardımcı olunursa memnun olurum. Allah millet ve memlekete zeval vermesin. Fertler ölür, millet yaşar. İnşallah Türk milleti ebediyete kadar yaşayacaktır."
Vasiyetinde böyle diyordu düzmece bir mahkemede ilk savaş suçlusu ilan edilerek ölüme mahkum edilen eski Boğazlıyan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıfı Kemal Bey.
8 Nisan 1919 günü Mustafa Nazım Paşa başkanlığındaki Harp Divanı, Bekirağa Bölüğü'nde tutuklu bulunan eski Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey'i ölüm cezasına çarptırmıştır.
1915'te İstanbul'dan saraydan gelen bir emirle Sancaktaki bütün Ermenilerin 24 saat içinde Suriye'ye doğru sürülmesi istenmektedir. Kaymakamın bütün suçu bu emri uygulamasıdır.
Sadrazam Damat Ferit Paşa, idam kararını aynı gün padişaha yollar. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin fetvasını alan Sultan Vahdettin, kararı hemen onaylar. Kemal Bey 10 Nisan günü Beyazıt meydanında asılır.
İdam kararı o dönemde Ermenileri tatmin etmek, İngilizlere yaranmak için Vahdettin tarafından verilmiş siyasi bir karardır. İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri idam kararını bir başlangıç olarak düşünür ve Londra'ya şu mektubu yazar;
"Eski Boğazlıyan Kaymakamı Kemal... Özel Harp Divanı'nın kararıyla 10 Nisan günü idam edildi. Kırım suçuna katılmaktan dolayı bir kimse, ilk kez layık olduğu cezaya çarptırılmıştır."
Komiser mektubunda padişahın bundan böyle aynı sertlikte bir politika izleyip izlemeyeceginin takipçisi olacaklarını da belirtiyor.
Kaymakam Kemal Bey'in Cenaze töreni işgalci İngilizleri ürkütür. Törende bir konuşma yapan Tıbbiyeli öğrencinin sözleri aynen Londra'ya iletilir; "Burada toprağa verdiğimiz insan, kahraman Kemal Bey'dir. İngiliz'i Odesa'dan attılar. Haydi biz de İstanbul'dan kovalım. Ne bekliyoruz? İngilizi atmak borcumuzdur. Felaketimizi hazırlayan İngiliz'i yok etmek zorundayız..."
Sonraki günlerde İstanbul hükümetine yeni kara listeleri veremez İngilizler...
Amerikan Başkanı Joe Biden'in Pazar günü yaptığı 'Ermeni soykırımı' açıklaması beni böyle bir yalan sonucu idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'e kadar götürdü. Aradan 105 yıldan fazla bir zaman geçmesine karşın bu acı olayların tarihçilere bırakılmayıp, siyasi bir malzeme olarak kullanılması emperyalist ülkelerin vazgeçemediği taktiklerden biri olarak sürekli önümüze konulmakta... Bay Biden de çok iyi biliyor ki, Ermeni zorunlu göçü, fiilen ortaya çıkan isyan ve düşman ordularıyla işbirliğine karşı alınan kaçınılmaz bir karardı.
Konuyu alçakça bir suikastte kurban giden Ermeni gazeteci Hırant Dink'in sözleriyle kapatalım;
"...Benim geçmiş tarihimin ya da bugünkü sorunlarımın, Avrupa'larda, Amerika'larda sermaye yapılması zoruma gidiyor. Bu öpmelerin ardında bir taciz, bir tecavüz seziyorum. Geleceğimi, geçmişimin içinde boğmaya çabalayan emperyalizmin, alçak hakemliğini kabul etmiyorum artık..."