5378 sayılı Engelliler Hakkındaki Kanun’unda umuma açık hizmet veren her türlü yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma araçlarının engellilerin erişebilirliğine uygun hâle getirilmesi zorunlu kılınırken geçiş için verilen süreler, sürekli uzatılıyor.
Anayasa Mahkemesi ise geçtiğimiz günlerde başvuru sonucu yaptığı incelemenin sonucunda verdiği kararı açıkladı. Karar özetle diyor ki; devlet bu konudaki yükümlülüklerini ertelediği sürece engelliler yaşamın içine eşit yurttaşlar olarak karışamaz
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2013 yılının Temmuz ayında önemli bir yönetmelik yayınlamıştı. “Engelliler Hakkında Kanun”un erişilebilirlikle ilgili hükümlerinin uygulanmasını sağlamak üzere Bakanlık tarafından hazırlanan “Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Yönetmeliği” 20 Temmuz 2013 tarihinde 28713 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti.
2005 yılında yürürlüğe giren 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun ile tüm kamu kurum ve kuruluşlarının 7 yıl içinde engelliler için erişilebilir hale getirilmesine karar verilmişti. 7 yıllık süre dolmuş ve yayınlanan yönetmelik sayesinde erişilebilir alanlar düzenlenmeye başlayacaktı, engelliler eve mahkum olmayacaktı. Ancak bu yönetmelik o tarihten bu yana bir türlü uygulanamıyor.
SÜRE UZATIMI BİTMİYOR
Çünkü, 5378 sayılı Engelliler Hakkındaki Kanun’un 2. ve 3. maddelerinde umuma açık hizmet veren her türlü yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma araçlarının engellilerin erişebilirliğine uygun hâle getirilmesi zorunlu kılınırken geçiş için verilen süreler, sürekli uzatılıyor. Son uzatma ile 2026’yı bulan bir gecikme söz konusu. Peki bu yönetmeliğin uygulanması neden bu kadar önemli? Engelli bireylerin eşit yurttaşlık haklarını kullanmasının önündeki “engeller”in büyük bir kısmı ortadan kalkacaktı. Buna kamu kurum ve kuruluşları öncü olacak, yaşadığımız çevre yeniden düzenlenecekti. Örneğin, tekerlekli sandalyesi ile erişemediği sınav salonuna, “hadi bir el atıverelim” çağrısıyla yürüme engeli bulunan genç başkaları tarafından taşınmak durumunda kalmayacaktı.
BAKIŞ AÇISI DEĞİŞMELİ
Bu sayfada sık sık vurguladığımız bir şey var. Engellilerin yaşam standartları veya haklarına erişimi, kimsenin “vicdanına” bırakılmamalı. Tüm engelli grupların eşit yurttaşlık haklarına erişilebilmesi için gerekli düzenleme ve desteklemelerin hepsi devlet tarafından yerine getirilmeli. Öteki türlüsü, onları eve ve ailelerine mahkum etmek, yoldan geçenin ve eşin dostun vicdanına bırakmak anlamına geliyor. Engelliliğe bakış açısını, acilen acıma ve sadaka odağından, birey olarak haklarının sağlanması gerekliliği odağına çevirmemiz gerekiyor. Yaşam kalitesinin yükseltilmesi için devlet üzerine düşen sorumluluğu mutlaka yerine getirmeli, engelliye yapılan hizmetler lütuf olarak sunulmamalı, hak teslimi olarak algılanmalı. Bu yönetmelik de bu anlamda atılacak somut adımların ilkini oluşturuyor. Bu adımın hala atılamamış olması engellilik politikaları açısından da çok düşündürücü ve üzücü.
AYM'DEN SEVİNDİRİCİ KARAR
Anayasa Mahkemesi (AYM) geçtiğimiz günlerde başvuru sonucu yaptığı incelemenin sonucunda verdiği kararı açıkladı. Engelli toplumunda memnuniyet ve sevinçle karşılanan karar özetle diyor ki; devlet bu konudaki yükümlülüklerini ertelediği sürece engelliler yaşamın içine eşit yurttaşlar olarak karışamaz. Anayasa Mahkemesi’nin karar ile ilgili yaptığı basın açıklamasına yer yetersizliği nedeniyle aynen yer veriyorum. Mahkemenin 'bazı hizmetlerin engellilerin erişebilirliğine uygun hale getirilmesi için öngörülen süreyi uzatan kuralın iptali' başlığıyla yaptığı açıklama şöyle:
Dava Konusu Kural; “Dava konusu kuralla, denetim sonucunda ilgili belediye ve kamu kurum ve kuruluşları ile umuma açık hizmet veren her türlü yapıların ve açık alanların malikleri ile toplu taşıma araçlarının sahiplerine eksikleri tamamlaması için birinci fıkrada belirtilen sürenin bitiminden itibaren sekiz yılı geçmemek üzere ek süre verilebilmesi öngörülmüştür.”
İptal Talebinin Gerekçesi; “Dava dilekçesinde özetle; kuralla belirlenen sürenin uzatılmasının devlete yüklenen engellilerin korunmalarını ve toplum hayatına uyumlarını sağlayıcı tedbirlerin alınması şeklindeki pozitif yükümlülüğe aykırı olduğu, sosyal devlet ilkesi ile eşitlik ilkesini ihlal ettiği, devletin sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirme yükümlülüğüne aykırılık oluşturduğu, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için belirlenen sürenin uzatılmasının yaşam hakkı, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı, özel hayata saygı hakkı, eğitim hakkı ve çalışma hakkını ihlal ettiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.”
Mahkemenin Değerlendirmesi; “5378 sayılı Kanun’un 2. ve 3. maddelerinde umuma açık hizmet veren her türlü yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma araçlarının engellilerin erişebilirliğine uygun hâle getirilmesi zorunlu kılınmıştır. Ancak bu yerlerin engellilerin erişebilirliğine uygun hâle getirilmesi için bir geçiş süreci öngörülmüştür. ….. gerek geçici 2. maddede gerekse geçici 3. maddede geçiş süreci için öngörülen sürelerin kanuni düzenlemeler ile birçok defa uzatılması yoluna gidilmiştir. Kanun’un anılan maddelerinde umuma açık hizmet veren her türlü yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma araçlarının engellilerin erişebilirliğine uygun hâle getirilmesi için öngörülen sürenin devamlı uzatılmasının engellilerin toplum içinde yer almaları, iş gücüne katılmaları ve bireysel olarak yaşayabilmeleri imkânını olumsuz etkileyeceği açıktır.
……Buna göre Kanun’un yayımlandığı tarih de dikkate alındığında geçen süre içinde her türlü yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma araçlarının engellilerin erişebilirliğine uygun duruma getirilmesi amacıyla gerekli iş ve işlemlerin yapılması için öngörülen sürenin dört yıl daha uzatılmasının maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirmesi hakkı bağlamında devlete yüklenen engellilerin korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alma şeklindeki pozitif yükümlülüğe aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.”