Konyalı vatandaş pazarda topal eşek satıyordu.
Aksekili eşeği inceledi, sağına, soluna, ayağına, dişine baktı ve bastı parayı eşeği satın aldı. Bunu gören komşuları, “Yahu Aksekili topal bir eşeğe bu kadar para verilip de alınır mı? Amma dolandırıldın” diyerek dalga geçtiler.
Aksekili, “Bakmayın eşeğin topal olduğuna. Hayvanın ayağına çivi batmış. Çiviyi çıkardım mı haftasına varmaz eşek düzelecek” diye yanıtladı.
Komşular durur mu? Doğru Konyalı'ya gidip, “Ya ne yaptın sen? Eşek topal diye ucuza kaptırdın. Meğer eşeğin ayağında çivi varmış. Eşek onun için topalmış” dediler.
Konyalı gülümseyerek, “Ne diyorsunuz be... Hayvan zaten topaldı. Ben çakmışım o çiviyi” dedi.
Komşular bu sefer tekrar Aksekili'ye gelip, “Kazığı sen yemişsin Aksekili, eşek zaten topalmış. Satılırken anlaşılmasın diye ayağına çiviyi Konyalı çakmış” diye söyleyince bir an düşünen Aksekili:
Vay Konyalı vay... Verdiğim para sahte olmasaydı, Konyalı gerçekten beni dolandırmıştı” dedi.

* * *

Ve karga ile eşek seyahat etmek için uçağa binmişti.
Bir süre sonra karganın canı sıkıldı.
Tepesinde duran düğmeye bastı, bir süre sonra hostes geldi.
Buyurun, ne istersiniz” diye sordu.
Karga, “yok bir isteğim” deyince, hostes “O zaman neden düğmeye bastınız?” diye sordu.
Karga gülümseyerek, “Puştluk olsun diye bastım” dedi.
Duruma sinirlenen hostes kibarlığını bozmadan gitti.
Aradan bir süre geçti, bu sefer de eşek, başının üzerindeki düğmeye bastı.
Hostes yine geldi ve “Buyurun ne istersiniz” diye sordu.
Eşek gevrek gevrek gülerek, “Yok bir isteğim” deyince, hostes “O zaman neden düğmeye bastınız?” diye sordu.
Eşek gülümsemesini sürdürüp, “Puştluk olsun diye bastım” dedi.
Yaşadıklarına öfkelenen hostes, durumu kaptan pilota anlattı.
Sinirlenen kaptan pilot, “Atın ikisini de aşağı” dedi.
Uçaktan atıldıktan kısa süre sonra karga kanat çırpmaya başladı. Eşek ise çuval gibi düşüyordu.
Durumu gören karga, “Eşek kardeş uçsana” dedi.
Eşek, “Ben uçamamam çünkü eşeğim” deyince karga gülümsedi.
Madem uçamıyorsun, puştluk yapmak senin neyine?” dedi.

***

Köyün yaşlı semercisi Bekir usta ölünce, tüm eşekler köy meydanında toplanıp, tepinip oynamaya başladılar.
Yaşlı hasta bir eşek ise duvar dibinde düşünüyordu.
Eşekler, yaşlının yanına gelip, “Haberin yok herhalde, semercimiz öldü” dediler.
Yaşlı, hasta eşek şaşırmıştı.
Ne olmuş öldüyse?” diye sordu.
Tüm eşekler, “Artık sırtımız yara bere olmayacak, özgür olacağız” dediler.
Yaşlı eşek, “Nasıl bir özgürlükmüş bu?” diye sordu.
Bütün eşekler, “Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız” dediler...
Yaşlı eşek acı acı güldü, “Şaşarım aklınıza” dedi ve devam etti:
Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız. Bekir Usta iyi kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu. Yarın bir acemi semerci gelir, sırtınız yaradan kurtulmaz. İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın. Eşek kaldıkça, sırtınıza semer yapan mutlaka bulunur...”

***

Kıssadan hisse;
Siz şimdi anlattıklarımı, referandumla, politikayla, politikacılarla falan ilişkilendirirsiniz.
Yok öyle bir şey...
Bildiğiniz fıkra bunlar.
Eşeklikten kurtulmak için.
Öylesine yani...