Vatandaş, "Ben böyle fahiş zamlar görmedim" diyor.
Vatandaş şaşkın, vatandaş isyanda...
Her şey katmer katmer zamlanıyor.
Bir vatandaş şöyle diyor: "Marketlere gitmeye korkuyorum. Her gün etiketler değişiyor, fiyatlar fahiş."
Evet, iğneden ipliğe kadar tüm ürünlere zam yağıyor. Zaten ay sonunu zor getiren vatandaş şaşkın.
Vatandaşlar borç içinde kıvranıyor. Uygun fiyata ürün satışı yapan marketler bile zamlardan nasibini aldı.
Ekmek, süt ürünleri, et, sebze ve meyve, bakliyat ürünleri, giysi, ulaşım giderleri velhasıl tüm ürünlere zam üstüne zam geldi.
Bu halk, bu kadar hayat pahalılığını hiç bir dönem bu kadar yaşamadı. Mazot, benzin, doğalgaz ve tüm akaryakıt ürünleri zamlardan fazlasıyla etkilendi.
Bir vatandaşla kahvede sohbet ediyoruz, "Klasik beyaz peynir alıyorum. 600 gram peynirin fiyat 36 lira. Ertesi gün aynı markette 600 gram klasik peynirin fiyatı 52 lira olmuş" dedi.
Zam oranına bakar mısınız? Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) göre: TÜFE, yani Enflasyon yıllık bazda yüzde 21.31 oldu. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), yıllık TÜFE'yi yüzde 58.65 olarak açıkladı. Dünyaca ünlü ekonomist Steve Hanke ise TÜİK'in açıkladığı yüzde 21.31'lik enflasyonun gerçekleri yansıtmadığını ve halkı aldattığını söyledi. Steve Hanke, Türkiye'de gerçek enflasyonun yüzde 84 olduğunu açıkladı. TÜİK gibi resmi kurumun bu ciddiyetsiz tutumu kabul edilir değil. Uzun bir süredir güven kaybı yaşayan ve inandırıcılığı kalmayan TÜİK, geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na randevu vermeyerek ve hatta onu kapıdan çevirerek saygınlığını bir kez daha yitirdi. Bir ülkenin ana muhalefet partisinin liderini kapıdan çevirmek ancak bu ucube sistemde yaşanırdı ve yaşandı da. Böylece TÜİK açıkladığı ayarlanmış rakamlarla halkı yanıltmanın yanında Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve ekonomi kurmaylarının ziyaretinden de kaçınarak şeffaflıktan ne kadar uzak olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu yaşananlar TÜİK'in ayıbı olmasının yanında Cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminin ülkemizi içine soktuğu açmazlardan biridir.
Bağımsızlığını yitirmiş kurumların emir komuta zinciriyle hareket ettiğinin en belirgin göstergelerindendir. Bugünlerde sokakta iki kişi yan yana gelse konuştukları ekonomik kriz oluyor. Zamlar, döviz, altın pik yaparken başta Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası, TÜİK gibi kurumlara olan güven yerle yeksan oluyor. Devlet kurumlarındaki bu liyakatsizlik, bu ciddiyetsizlik, tek bir kişiye bağlılık düzeltmedikçe Türkiye ekonomisinin de kolay kolay düzeleceğine inanmıyorum. Sokaktaki vatandaştan son derece birikimli ekonomistlere kadar herkes ekonomik krize dikkat çekerken iktidar sözcülerinin açıklamalarına göre Türkiye güllük gülistanlık! Duy da inanma!
Bu halk artık duyduklarına ve boş vaatlere değil, çarşıda, pazarda gördüğü fiyatlara inanıyor.
Siz ne kadar 'ekonomi iyi' deseniz de bu "Yeni Türkiye Modeli" diye ekonomik krize kılıf uydurmaya çalışsanız da halk hem görüyor hem de pahalılığı tüm ağırlığıyla yaşıyor.
Elbette umut yine var.
Çünkü geliyor gelmekte olan!