Nereyi tutsak elimizde kalıyor. Bakın son 20 yılda geldiğimiz noktaya: Ekonomi perişan. İşçi, emekli açlık sınırında. Çiftçi, üretici tarlada ürününü yakıyor. Adana'da çiftçiye 'Su yok, ekmeyin, biçmeyin' deniyor. Çay, fındık, buğday, domates, fıstık üreticileri sokakta eylemde. Esnaf borcunu ödeyemiyor, kepenk kapatan-kapatana... Gelir adaletsizliği tavan yapmış. İktidarın yarattığı bir avuç zengin bolluk, bereket içinde sefa sürmekte...

Hukuk ve adalet yerlerde sürünüyor. Anayasa Mahkemesi kararları 'yok hükmünde'. Halkın seçtiği milletvekilleri cezaevlerinde çürütülüyor. İktidarı, rejimi eleştirenler soluğu zindanda alıyor.Avrupa'da hukuk ve demokraside 45 ülke arasında sondan ikinciyiz. Basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 158’inci sıradayız. İnsani Özgürlük İndeksi’nde ise yerimiz 165 ülke arasında 128’inci sırada.

Eğitimde çağdışı bir arayış korkunç bir şekilde sürmekte. Bir ortaokul müdürü 'Bu okulda şort giyen öğrenciye de karışırız, başını örtmeyen öğrenciye de karışırız' diyebilme cesaretini gösterebilmekte... Bir üniversite rektörü, 'Okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor' diyor bu ülkede. Bir ilkokulda öldürülen Hamas Lideri Haniye'nin konuşması verilip öğrencilere tekbir getirtiliyor.

Elbette kriz yalnızca ekonomide, adalette, eğitimde değil. Sağlıktan spora birçok alanda, hatta Meclis'te bile kriz yaşanmakta.
Topçu eskisi bir AKP milletvekili kürsüde konuşan bir milletvekilini yumrukluyor, bir kadın milletvekilinin kaşını açarak meclis salonunu kana buluyor. İlk olayı değil, 6 yılda 4 yumruklu kavgaya karışmış. Peki altı yılda sahibi olduğu yasa teklifi var mı? Var; topu-topu bir tane. İmzası bulunan yazılı soru önergesi yok. Meclis soruşturma önergesi? O da yok. AKP ikinci kez, hem de İzmir'den aday göstermiş. O zaman görevi de belli(!). İzmir bir haftadır ateşler içinde, ciğerleri yanıyor. İktidar ve muhalefet milletvekilleri yangın mahallindeler. Beyefendinin seçildiği İzmir'de halkın içine girme cesareti yok. Görevini (!) hafta içinde Meclis'te tamamlamış.

***
Hal böyleyken Partili Cumhurbaşkanımız ortaya yeni bir terim attı: Hamas lideri Haniye için yas tutulmasını eleştirenlere 'ev zencisi ' dedi. Aslında terim yeni değildi ve geçen yüzyıl Amerika’sında insan hakları savunucusu Malcolm X'e ait bir terimdi. Amerika'da evlerde çalıştırılan, efendisine hizmet eden, onu koruyan, biat eden, kölelerden farklı bir statüye sahip daha rahat bir hayatı olan, Afrika kökenli siyahilerdi ev zencileri.

Evet ülkemizde de bu niteliklere sahip kişi ya da kuruluşlar vardı da bunlar kesin olarak Haniye'nin yas kararını eleştirenler değildi. Siyasette, sporda, sanatta, medyada hemen hemen her alanda görmek mümkün bu çirkin sıfatlı kişi ya da kuruluşları.

Son bir aylık gelişmelere göz atarak medyamızdaki 'Ev Zencileri'nin manşetlerine bir bakalım: ''Emekliye süper indirim; 81 ilde 5 bin 5 yüz işletme emekliye yüzde 5 ile 50 arasında indirim yapacak', 'Yıllık enflasyon düşüyor, refah kalıcı olarak artacak', 'Türkiye emin ellerde', 'Karadeniz'de hedef günlük 20 milyon metreküp doğalgaz, dört sondaj aynı anda’, ‘Genç çiftçilere pozitif ayrımcılık', ‘Türkiye'ye her alanda çağ atlattık’, 'Vesayete son veren, yasakları kaldıran, darbe dönemini bitiren, Türkiye'nin önünü açan zihniyet devrimi', 'Spora yaptığımız yatırımın meyvelerini yavaş-yavaş topluyoruz'

Daha neler neler…. Bu gazetelerin birinci sayfalarında, televizyon haberlerinde ya da programlarında ülkede 172 bin çocuğun yatağa aç girdiğini bulamazsınız. Emeklinin, memurun, işçinin çiftçinin borç batağında bulunduğunu, icrada 22 milyon dosyanın işlem gördüğünü, kredi kartı borçlarının 3.4 trilyona ulaştığını göremezsiniz. Ev zencisi bu gazeteler, televizyonlar İzmir'de iktidarı eleştiren Dilruba'nın iki saat içinde hapse tıkıldığını duyurmazlar. Bu gazete ve televizyonlarda binlerce üreticinin, çiftçinin yüksek maliyetleri ve düşük alım fiyatlarını protesto için yollara döküldüğünü bilemezsiniz. Tarikat hastanesinin SGK'yı 100 milyon lira dolandırdığını da bu medya organlarından öğrenemezsiniz. Bunlar Türkiye'nin 40 yıl sonra ilk kez bir olimpiyattan altın madalya alamadan döndüğünü, Kanlı yasa'nın meclisten çıkmasından sonra birçok şehre de hayvan katliamlarının yaşandığını da görmezden gelirler.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Elbette efendisine hizmet eden, onları koruyan, biat eden ve rahat bir hayatı olan ev zencileri yalnızca medyada değil, birçok alanda onları görmek mümkün. Büyük Atatürk, ''Bu ülkenin insanına her şeyi öğretebildim ama bir tek uşak olmayı öğretemedim'' demişti. Ancak görülüyor ki, sonraki iktidarlar bu konuda oldukça başarılı...