Ailemin tek çocuğu oluşumdan mı bilemiyorum, her Eylül ayının 2.günü geldiğinde tüm aile bireyleri yaş günümü kutlamak için adeta seferber oldu, oluyor...
Evet 2 Eylül 1938 İzmir doğumlu olan bendeniz tam 86 yaşımı yine aynı duygu ve ihtişam ile 3'ncü kuşak Tümin'lerin hazırladığı gecede bir araya geldik. İnanıyorum ki, bu kutlama geceleri benim ömrüme ömür katıyor... Öyle ya, ben dünyaya geldiğimde Mustafa Kemal ATATÜRK yaşıyordu ve O'nun soluduğu hava ile tam 2 ay 7 gün birlikte nefes alıp verdik... Okurken, askerliğimi Yedek Subay olarak yaparken hep O'nun rüzgârı ile "Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleriyiz" diye saf tutup bıraktığı eserine sahip çıktık.
Düşünün; Ulu Önder ATATÜRK' ün bize armağan ettiği kutsal vatanımızda Kurtuluş Savaşımızın takvime düşen her zafer gününü "Mili Bayram" olarak kutlamaktan büyük onur duyuyor, bunu tüm dünyaya gür sesimizle duyuruyoruz. Türk Milletinin 4 Milli Bayramı var. İşte o milli bayramlarımız ve tarihleri: 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim...
Ve de kutladığımız kurtuluş günlerimizi de yöresel olarak huzur ve çeşitli etkinliklerle aynı haz ile taçlandırıyoruz. Bugün 6 Eylül... 30 Ağustos Zafer Bayramımızdan sonra İzmir'in kurtuluş günü. İzmir Uluslararası Enternasyonal Fuarı'nın yanı sıra ilçelerimizde de çeşitli yöresel etkinlikler. Gerçekten biz
Bayramları ve kutlamaları çok olan mutlu insanlarız. Tabii ki, bizler bize bu bayramları, bu sevinci yaratan Ulu Önder'imize bağlılığımızı "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye dışa vuracağız. Hele O'nun yolunda Kara, Hava, Deniz ve Jandarmamız kılıç kuşanırken "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye sesini dosta, düşmana duyuracaktır.
Uzun lafın kısası, Ne Mutlu Türk'üm diyene...
***
İsterseniz başa dönüp benim doğduğum Eylül ayında söylenen şarkı ve türkülere de bir kulak verelim.
Malum koca bir yaz sezonunu bitirip sonbahara da aynı coşku ve ile girerken beni duygulandıran Yıldırım Gürses'in " Her sonbahar gelişinde / Sarı sarı yapraklarla / Kuru dallar arasında /Sen gelirsin aklıma "şarkısına kapılıp adeta uçarım...
Yine Fecri Ebcioğlu'nun bestelediği, Alpay'ın okuduğu o "Eylül'de Gel" şarkısında kendi yaş günlerimi gelin de ölümsüzleştirmeye çalışmayın bakalım!
"Tatil geldiği zaman /Ağlarım ben inan /Gidiyorsun işte /Arkana bakmadan / Nasıl geçer bu yaz /Ne olur bana yaz / Sen, sen, sen / Sen bir ömre bedel /Yok, yok, yok /Gitme, gitme gel /Eylül'de gel / Eylül'de gel /Eylül'de gel ..."
Değerli okurlarım işte içinde bulunduğumuz Eylül beni, benden alıp nerelere savurdu değil mi?
İnanıyorum ki, bu duygusallık içinde sizlerde şu şarkılarla sizlerde şu beste ve şarkılarına kapılıp çoşmuşsunuzdur : Aşkın Bahardı ...Bir Garip Yolcuyum ... Çırpınırdı Karadeniz ...Güller Ağlasın...