Geride bıraktığımız hafta, geleceğimize ışık tutan önemli olaylar yaşadık.

Bir yanda Cumhuriyet tarihimize damga vurmuş yıldönümleri, öte yanda geleceğimizi belirleyecek bir dayanışma ve direniş.

Muğla’nın Akbelen ormanlarının ranta kurban edileceğinin duyulmasıyla 4 yıl önce başlamıştı köylülerin direnişi. Yükselen itirazlar sonucu ‘yürütmeyi durdurma’ kararı verilmiş, daha sonra ne olduysa bu karar iptal edilmişti. Seçimlere kadar duraklayan yıkım, seçimleri AKP’nin kazanmasıyla yeni bir aşamaya evrildi. Ağaçların hunharca katledilmeye başlanmasıyla bir hafta önce yeniden başlayan direniş, ülke çapında yankılandı. 
Direniş, tıpkı Gezi’de olduğu gibi Akbelen’le sınırlı kalmıyor; kentlerimizde dayanışma etkinlikleri düzenleniyor. Direnişe destek vermek isteyen çevre bilincine sahip yurttaşlar farklı kentlerimizden otobüslerle Akbelen’e ulaşıyor; kesim alanı jandarma barikatı ile çevrili olsa da, ‘toma’lar tarafından üstlerine sıkılan suya, jandarmanın gazına göğüs gererek, ağaçlar için tutulan nöbete katılıyorlar. 

Genciyle yaşlısıyla çevre köylüleri bu direnişin gerçek mimarları. Ama desteğe gelenler arasında gençlerden çok yaşlı yurttaşlar var sanki. Gençlerin sayısının da giderek artacağına inanıyorum: Çünkü Akbelen direnişi, ülke çapında Gezi ruhunun yeniden canlanmasına neden oluyor. Seçim yenilgisi ile umutsuzluğa sürüklenen insanlarımıza umut aşılamak gibi önemli bir işlev üstleniyor Akbelen’in direnişçi kadınları; “Biz vatan haini değiliz. Biz toprağımızı, ormanımızı savunuyoruz. Yıldıramayacaklar bizi” diyen, “Direne direne kazanacağız” diye slogan atan kadınlarımız geleceğimize sahip çıkıyor.

***

Üç önemli yıldönümü vardı hafta içinde. 24 Temmuz Lozan Antlaşması’nın yıldönümünde İzmir Büyükşehir Belediyesi anlamlı etkinlikler düzenledi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu belgesi Lozan Antlaşması’nın 100. yıldönümünde APİKAM’da düzenlenen ‘Yüz Yıl Önce, Yüz Yıl Sonra: Bir Diplomatik Zaferin Öyküsü’ başlıklı panelde Tarih Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Alkan ve İzmir’in değerli tarihçisi Dr. Erkan Serçe, antlaşmanın önemini vurguladılar. Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in, Foça’da düzenlenen Gençlik Kampı’nda yaptığı konuşmada, “100 yıllık mücadele bitmemiştir. Bu millete, bu güzel coğrafyaya, Anadolu’ya sahip çıkmaya devam edeceğiz” demesi, anmaların geçmişe bir saygı sunuşu olmaktan öte, geleceğe köprü kurmak gibi bir işlevi olduğunu gösteriyordu.
24 Temmuz akşamı, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla Sahne Tozu Tiyatrosu tarafından sahnelenen “Lozan” oyunundaydık. Ataol Behramoğlu’nun yıllar önce yazdığı, müzikleri Timur Selçuk’un imzasını taşıyan metnini sahneye koyan deneyimli oyun yazarı, dramaturg, yönetmen Haluk Işık, Behramoğlu’nun müzikli belgesel oyunu üzerinde ciddi bir çalışma yapmış; metinde anlatıcı rolünü üstlenen tarihçi yerine ‘Lozan’ konulu bir oyun üzerinde çalışan bir yönetmenle dramaturg koyarak, sahneler arasındaki geçişleri rahatlatmış. Işık, finalde yaptığı değişiklikle, Mustafa Kemal’in Lozan’daki rolünün altını çizmeyi düşünmüş. Elbette, Behramoğlu’nun onayı ile yapmış bu değişiklikleri.

“Tarihsel olay yoğunluğunu sanatsal yaratı potasında eritmeye, seyreltmeye çok çaba harcadım” diyordu Ataol Behramoğlu. Haluk Işık da bu çabaya destek vermiş, başarılı bir dramaturji ve reji çalışması yapmış. Ama, oyundaki müzikal bölümlerle belgesel ağırlık taşıyan sahneler arasındaki kopukluğun, Lozan’daki yabancı delegasyonların karikatür tipler olarak sergilenmesinin oyunun estetik bütünlüğünü zedelediğini düşünüyorum. Müzikal bölümlerin daha ağırlıkta olmasını, Timur Selçuk’un “Lozan” için yazdığı tüm parçaların kullanılmasını yeğlerdim. Gene de, izlenmesi gereken bir oyun “Lozan”. Üzerinde çok konuşulan ama hakkında az şey bilinen Lozan Antlaşması’nın arka planını, emperyalist ülkelerin hesaplarını gözler önüne seriyor. Genel Sanat Yönetmeni Çağlar İşgören’i, Sahne Tozu emekçilerini ve Büyükşehir’de projenin gerçekleşmesi için uğraş veren tüm çalışanları kutlamak isterim.

***

24 Temmuz aynı zamanda Basın Bayramı olarak geçiyor takvimlerde. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanıyla sansürün kaldırılmasının yıldönümü. Basın tarihimizin en karanlık sayfalarından birine tanık olduğumuz şu günlerde kutlamak yerine anmakla yetindiğimiz bir gün. 28 Temmuz ise, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin 77., aynı zamanda 9 Eylül Gazetesi’nin kuruluşunun 11. yıldönümüydü. Bu önemli günde, Havagazı Gençlik Merkezi’nde (ki, Cemiyetin merkezi de orada, deprem sonrası Büyükşehir Belediyesi tarafından tahsis edilen binada), Belediye Başkanlarımız ve milletvekillerimizin katılımıyla düzenlenen törende 2023 Hasan Tahsin Gazetecilik Ödülleri sahiplerini buldu. Ödüllerin son yıllarda yitirdiğimiz gazetecilerin adıyla anılması anlamlıydı. Sevgili Başkanımız Dilek Gappi’nin şahsında Cemiyet yönetimindeki gazeteci dostları ve ödül kazanan tüm genç gazetecileri kutluyorum. 
Lozan’dan sansürün kaldırılmasına, Gazeteciler Cemiyeti’nin kuruluşuna, oradan Akbelen’e uzanan bir direniş öyküsü… Geleceğimize sahip çıkmak, geçmişimize sahip çıkmaktan geçiyor.