"Dünyada bir gün herkes Türk kahvesini tadacak." Ne iddialı bir cümle, değil mi? Ama Gönül Kahvesi’nin hikayesini öğrendikçe, bunun yalnızca bir slogan olmadığını hemen anlıyorsunuz. 2002 yılında İzmir Karşıyaka’nın hareketli çarşısında, Yaman ve Sevgi Yardımcı’nın kahveye olan sevgisiyle doğan bu butik kahve evi, aslında Türk kahvesinin hatırını gönüllere taşımak için atılan bir ilk adım.     O günlerde, çarşının müdavimleri bu "alışılmadık" mekana fazla şans tanımadı. Ama Gönül Kahvesi, daha ilk günden, sadece bir fincan kahve sunmanın çok ötesinde bir yer olduğunu gösterdi. Aslında Yönetim Kurulu Başkanı Yaman Yardımcı’nın kahve tutkusu, 70’li yıllarda başlamış ve 1995-96 yıllarında Türk Kahvesi’ni hak ettiği değere ulaştırma amacıyla daha da pekişmiş. İşte bu tutku ve azimle, Türk kahvesinin hatırını gönüllere taşımak adına atılan bu adım, bugün geniş kitlelere ulaşan bir marka haline dönüşmüş.

Gönül Kahvesi'nin hikayesini araştırırken CEO Kemal Yardımcı’nın bir röportajda söylediği şu cümleye rastladım: “Hatır, ‘40 Yıl Hatır’, ‘Hatır-Gönül’ derken, markanın adını ‘Gönül Kahvesi’ koymaya karar verdik.” Gerçekten hikayeyi en güzel şekilde tamamlayan bir seçim olmuş.

*******

Gönül Kahvesi, adından başlayarak gönle dokunan bir marka. O "gönül" kelimesi var ya, işte tam da bu markanın özeti. Türk kahvesinin kırk yıl süren hatırını, incelikle harmanladıkları doğal dokunuşlarla zenginleştirerek her fincana ruh kattılar. Damla sakızı, keçiboynuzu ya da tarçın... Her bir tat, kahveye olan sevgiyi biraz daha hissettiriyor. Ancak mesele sadece lezzet değil. Gönül Kahvesi, Türk kahvesinin köklü kültürünü dünyaya taşıma misyonuyla yola çıktı ve bu sevdanın izlerini şimdi dünyanın dört bir yanında bırakıyor. Markanın hikayesi, UNESCO’nun bile "korunmalı" dediği bu kültürel mirası yaymak üzerine kurulu. Sadece kahve tutkunları için değil, kahveyi bir kültür öğesi olarak gören herkes için bir buluşma noktası haline geldi. Dahası, sürdürülebilirlik konusundaki hassasiyetiyle de fark yaratıyor. Çevre dostu uygulamalar, geri dönüştürülebilir malzemeler ve adil ticaret ilkeleri... Bu marka, sadece kahveyi değil; geleceği de düşünüyor.

*****

İzmir Karşıyaka çarşısından çıkan bu sevgi hikayesi, bugün yalnızca kahve severlere değil, bir kültüre gönül veren herkese hitap ediyor. Her yudumda Türk kahvesinin ruhunu taşıyor ve bizlere gösteriyor ki bir fincan kahve, sadece bir içecekten çok daha fazlasını anlatabilir. İzmir’den dünyaya yayılan bu sevgi zinciri.

Tam da bayramın sıcak ve birleştirici ruhunu hissettiğimiz bu özel günlerde; dostluklar pekişir, gönüller birbirine bağlanır; tıpkı Türk kahvesinin kırk yıl süren hatırında olduğu gibi. Her yudumda sevgiyle buluştuğumuz, içtenlikle kucaklaştığımız, dostlukların güçlendiği ve gönüllerin birleştiği nice sıcak bayramlar dileğiyle, mutlu bayramlar.