Adı Ree Chun-hee...Kuzey Kore Televizyonu'nun 69 yaşındaki duayen kadın spikeri. Geçtiğimiz günlerde Kuzey Kore'nin hidrojen bombası denemesini televizyonda sunarken takındığı tavır bir anda kendisini dünyanın gündemine oturttu. Milli giysiler içindeki spiker, ekranda öylesine coşkulu öylesine gururluydu ki haber sunmuyor, adeta hamasi bir şiir okuyordu. Haber tercüme edilmese, Kuzey Kore'nin dünyayı istila ettiğini sanırdınız. Tecrübeli spiker daha önce de ülkenin lideri Kim Jong-un'un dedesi diktatör Kim İl-Sung'un ölüm haberini verirken ekranda hıçkıra-hıçkıra ağlamasıyla ünlenmişti.
Kuzey Kore'de 'Halkın Yayını" adıyla yayın yapan devlet televizyonunun teatral sunumları güzel de halk açısından küçük (!) bir sorun var. Ülkede üretilen televizyonların fabrika frekansları yalnızca devletin bu kanalını alacak şekilde ayarlanmış.
Halbuki bizde oyle mi? Medyamızda yüzlerce alternatif var. Seç beğen al. Üstelik AKP iktidarını medyaya yaptığı katkılar da inkar edilecek gibi değil. Son beş yılda devlet bankalarının ilan ve reklam yoluyla medyaya yaptığı katkı 1 milyar 32 milyon liraya ulaşmış. Ancak buradaki küçük (!) sorun biraz farklı... Muhalif ya da hükümetin yanında yer almayan TV ve gazetelere hiç ilan verilmemiş. Halk Bankası'nın başı çektiği reklam-ilan pastasında, bu bankayı Ziraat Bankası ve Vakıfbank izliyor ve katkının tamamı yandaş ve yalaka medyaya akıyor.
AKP'nin medyaya katkısı bununla da sınırlı değil. Gazete ve televizyonlardaki yandaş kalemler de birer birer ödüllendiriliyor. Milletvekilliği, Cumhurbaşkanı, Başbakan Danışmanlığı kesmedi, şimdilerde Bakan Yardımcılığına getiriliyor.
Yandaş medyaya katkı bu şekillerde devam ederken, gerçek gazeteciler ne yapıyor?
Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. 1961 yılında gazetecilerin çalışma koşullarını düzenleyen, ileri haklar getiren 212 Sayılı Yasa'nın yürürüğe girdiği tarih. Başta Gazeteciler Bayramı olarak kutlanan, ancak daha sonra çeşitli olumsuzluklar nedeniyle Çalışan Gazeteciler Günü olarak anılan bir gün 10 Ocak. Günümüz koşullarında günün 'Çalıştırılmayan gazeteciler, dövülen gazeteciler, işten atılan gazeteciler, göz altına alınan gazeteciler, tutuklanan gazeteciler " günü olarak anılması daha uygun düşecek gibi görülüyor.
Gazeteciler için açık cezaevi haline getirilen ülkede baskıcı AKP iktidarı, gerçeklerin üzerini örterek, karanlığı yandaş medya aracılığıyla ülkeye yayma çabasında. Eğilmeyen, bükülmeyen, gerçekleri haykıran gazeteciler ya işlerinden atılıyor ya dövülüyor ya da tutuklanıyor. Yaftaları da hazır: 'casuslar, hainler, ajanlar. Veya hükümeti devirmek istiyorlar. O da olmadı teröristler veya teröristlere yardım ediyorlar'
Engellemek istedikleri bir tek şey var; Halkın haber alma hakkı, gerçekleri öğrenme hakkı...
Bakın Hitler'in akıl hocası, Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı Gobbels ne diyor: "Amacımız doğruları söylemek değil, insanları etkilemek." Devam ediyor "Bana vicdansız bir medya temin et, sana bilinçsiz bir halk sunayım."
Hitler rejimi tarihin lanetli karanlıklarına gömüldü ama bugün ülkemizde 30 dan fazla gazeteci zindanlarda tutuluyor. 'Çalışan gazeteciler gününde Can Dündar ve Erdem Gül yalnızca haber yaptıkları için cezaevinde 44 'üncü gününü doldurdular.