Esnafı ve KOBİ'leri dinliyorum, okuyorum.

Çoğu kan ağlıyor.

Hepsi birden “Bankalar para vermiyor” diyor.

İster istemez kuruluyoruz tabi…

Bir tanesi şöyle diyor; “Böyle bankacılık sistemi mi olur? Misal Almanya’da şirket kurmak zor.

Ama kurdun mu seni batırmamak için elinden geleni yapıyor.”

Bir başkasının projeksiyonu şöyle; “Bunlar parası olana para veriyor. Zor durumdakilere değil.”

O nasıl oluyor?

“Bizim bankalar, garanti ev, araba, arsa dükkan tapusunu görünce açıyorlar kasayı.”

Her bir yeni yakarışı dinlediğimde kurum kurum kuruluyorum tabi.

“Nasıl olur kardeşim?” diyorsun…

Yani banka bu ölçekteki insanlara şimdi lazım.

Arabası, evi benzeri güvencesi olanlar, “Neden kredi alsın ki ? Satar malı mülkü toparlar kendini” diyorsun.

Ben bu gazla gezinip duruyorum.

Orta boy işletme sahibi bir arkadaşım var.

Korona günleri işte, “Hadi gel bankaya gideceğim, değişiklik olsun sana da“ dedi.

Hah buldum, eğlenceyi.

Banka müdürünü yakalarsam oyacağım.

Doğru bankaya…

Banka müdürü genç bir arkadaş.

Başladım saydırmaya.

“Niye kredi vermiyorsunuz yahu bu insanlara” dedim.

“Bu ne biçim bankacılık sistemi“ dedim.

“Dükkanını kapatmış evine ekmek götüremeyenleri kapıda diziyorsunuz" dedim.

“Böyle bankacılık sistemi mi olur?” dedim.

Hatta haddimi aştım da “Bi de devlet bankası olacaksınız” dedim.

Yarabbi, Allah ne verdiyse.

Bu arada arkadaşım kendine çıkan kredinin imzalarını atıyor.

Sabırlı adammış banka müdürü…

Saygıyla dinledi…

“Çok idealist gördüm ağabey seni” dedi.

Şöyle devam etti; “Bu devlet güvenceli kredi garanti fonu, KGF'ler var ya.

2016-17'de devlet, bu KGF kredi musluğunu açtı.

İnanır mısın, o paralarla kendine model arabalar alanlar, Kıbrıs’ta kumarhanede soluklananlar.

İşletmesini büyütmek yerine, bir ev daha, bir araba daha alanlar…

Yurt dışı tatillerini sıraya dizenler.

Topla toplayabildiğin kadar.

Mesela her çek defteri yaprağının 2000 TL garantisi vardır.

Çek karşılıksız ise banka sorgusuz sualsiz ibraz edene 2000 TL öder.

Adam işini büyütsün diye çek koçanını verdim.

İlk yaptığı iş, çırağına çekleri kesmiş, karşılıksız olduğunu biliyor.

10 yapraklı çekten 20 bin lira çek tazminatı alıp kaçtı…

Daha neler söyleyeyim sana…

Dünyayı dürüstlerden ibaret sanma.

Avrupa’da beyanın yeter, evet…

Devlet beyanına güvenir ve her türlü desteği verir.

Burası Türkiye ağabeycim…

Herkesi kendiniz gibi sanmayın.

Adamlar, bankacı kadar kredi alma, kredi batırma metotları biliyor…”

….

Hayretler içerisinde dinledim örnekleri…

Adam 20 yıllık bankacı…

Ne filmlerin içine düşüp çıkmış…

Vay arkadaş…

Şu dolandırıcılık zekasını, bilime harcasak uzaya gidermişiz.

Bilemedim şimdi…

Nasrettin Hoca gibi olacak ama, “Bankalar da haklı” dedim çıkarken…

Herkesi kendimiz gibi zannetmeyeceğiz demek ki…

Bu atasözleri fena fena…

“Her gördüğün sakallı deden değildir”demiş.

Değilmiş demek…

Bulaşıcı iyilik kampanyası

İzmir Büyükşehir Belediyesi, korona günlerinde halka, Halkın Bakkalı üzerinden ulaşmaya çalışıyor.

Sen buradan, oturduğun yerden satın alma yapıyorsun, belediye ekipleri gidiyor, ihtiyaç sahiplerine teslim ediyor. İzmir’in İz gazete diye bir yerel kuruluşu var.

Genç arkadaşlar, Ümit ve Cihan… Ve onların genç ekibi.

Korona korona balkonda oturuyordum.

“Abi kalk işimiz var, sana da ihtiyacımız var” dediler.

Allah biliyor ya, genç ve girişken arkadaşların hep yanındayımdır.

Hemen anlattılar.

Proje, 6 saatlik bir canlı yayınla, destek toplamaktı.

Robin Hood’luk yapılacaktı, anlaşıldı…

Hiç gözümü kırpmadım.

1 hafta gece gündüz çalıştılar…

Halkın Bakkalı üzerinden, korona mağdurlarına paketler toplayacaktık.

Ortalığı ayağa kaldırdı bu gençler.

Bende bana düşen görevleri yaptım.

Yayın 7,5 saat sürdü ve bence bir rekor oldu.

Öte taraftan sayaç sıfırdan başladı, 7.5 saatte 26 bin pakete çıktı.

30-40 noktaya canlı bağlantı yapıldı.

Sanatçılar, gazeteciler,siyasetçiler, iş adamları yoğun ilgi gösterdiler.

Gazeteciler Cemiyeti’nin güzide ve çalışkan başkanı Misket Dikmen’de oradaydı.

Sunuculuk yaptı, desteğini verdi.

Kısacası, kendi adıma huzur doldum.

26 bin aileye ulaşacak kolilerin içerisinde alın terimiz oldu…

“İyilik bulaşıcı olsun” hatta bu hep kampanyaya dönüşsün…

Emeği geçen herkesin eline sağlık.

Ne turizmi?

Kabinenin bir bölümü özel sektör temsilcilerinden oluşunca, koronanın bile şakülü kayıyor.

Daha ortada ilaç yok, aşı yok.

Haziran ayında gevşeme sinyalleri veriliyor.

Tabi Turizm Bakanı, falanca turizm şirketinin sahibi olunca, şekil toptan değişiyor.

Gönül kimse batsın istemez de, ne turizmi bekleniyor acaba?

Bu iş 2021’in Mayıs’ında biterse zil takıp oynayalım.

Otelleri kurtarmak için, insan öldürmeye göze almak iş değil.

Avrupa’nın en büyük seyahat gurubu TUI’nin açılmasını söyleyeyim.

“İptaller 1 milyonu aştı…”

Hayal görmeyin, turizm falan yok bu yıl…

Konak Belediyesi

Yardım ve destek deyince arada kaynamasın.

Konak Belediyesi’nde sınırları i çerisinde müthiş çalışıyor.

Küçük mahallelerin can dostu bakkallar hala veresiye defteriyle çalışıyor.

Bu defterler korona virüs günlerinde şişti de şişti.

Konak Belediyesi, bağış sahiplerini buluyor, onların desteğiyle bu küçük bakkallara yapılmış borç defterlerini satın alıyor…

Düşünsene; ”Ben nasıl ödeyeceğim bu borcu” diye düşünüp, utana sıkıla bakkala giderken, bakkal amca sana; “Ödendi” diyor…

İyiliği, dayanışmayı, dostluğu ilke edinen herkes gönlümüzde taht kurar.

Teşekkürler Abdül Batur…

Gereksiz bilgi

Lübnan’da dişi hayvanlarla ilişkiye girmek serbesttir. Ancak erkek hayvanlarla ilişkiye girmek yasaktır.

Gerekli bilgi

Kağıt para sanıldığı gibi kağıttan değil, pamuktan yapılır. 1950’den önce kenevir, ağaç kabuğu ve marijuana yaprağı kullanılarak yapılırdı.

Deli ziya

Tam “Dünya basın özgürlüğü günü kutlu olsun” diyeceğim. Bi gülme tutuyor.