İzmir'de vatandaşın biri,
Unlu mamuller işletmesi açmış.
Gel zaman git zaman,
Kazancı istediği düzeye gelmemiş.
Unlu mamuller işletmesinin,
Ekmek üretimi yapabilmesi,
Yasak olmasına rağmen,
Ekmek de üretmeye başlamış.
Bir süre geçmiş ki,
Bir başka işletme tarafından,
Ekmek ürettiği için,
Belediyeye şikayet edilmiş.
Belediyenin ilgili ekipleri,
Esnafın işletmesine giderek,
Ekmek üretimini tespit etmiş,
Tutanakla durumu bildirmiş.
Belediyenin cezası yanı sıra,
Mahkemeye de verilen esnaf,
Doğru hakim karşısına...
Ve doğal olarak ceza...
Altı ay hapis cezası verilince,
İşlerin kötüleşeceği anlaşılınca,
Esnaf da dükkanını devredip,
Cezasını çekmeye karar vermiş...
İşte ne olduysa o sırada olmuş.
Kapısını çalan iki polis,
Yardımcı olabileceklerini,
İdare edebileceklerini söylemiş.
Durumu kurtarmaya çalışan esnaf,
Söylenenlere inanmış.
Önce polislerden birine,
Bir arkadaşı üzerine fatura edilmiş,
Tam 3 bin TL'lik telefon almış...
Artık idare edileceğini düşünürken,
Savcıyı tanıdıklarını söyleyen,
Polisler yine kapısını çalmışlar.
Bu kez istedikleri ise para...
Durumun vehameti karşısında,
İstekleri reddeden esnaf,
Şimdi neredeyse kayıplarda.
Hakkındaki cezayı çekmek için,
İşlerini ayarlamaya çalışırken,
Başına aldığı beladan da,
Nasıl kurtulacağının derdinde...
Durumu gidip savcılığa,
Hatta emniyete anlatmasını,
Böylece sorunun çözüleceğini,
Söyledim ama, fayda etmedi...
Geçtiğimiz gün işadamına,
Cezaevinde savcı görünümünde,
Dolandırıcıların dadandığını,
Okuduğunu söyleyerek,
Durumunun benzerliğine dikkat çekti.
Görünen o ki,
Mesleğini kötüye kullanarak,
Şahsi çıkar elde eden birileri var.
Ve bunu ortaya çıkarmak,
Çok doğal olarak da,
Güvenlik ve yargının işi...
Bu olayı da not alalım.
Bekleyelim bakalım.
Sonuçta ne çıkacak?