“İzmir Marşı” ve “Andımız” tartışmalarını üzülerek izliyorum.
Andımızı ne zaman okusam okul yıllarına dönüyorum.
Bu tartışmayı bırakarak dört bir yanımızdaki Atatürk ve bayrağımıza bakalım.
Tişörtlerde Atatürk fotoğrafı, kollarda onun dövmesi. Araçlara bakıyorsun Atatürk. Cep telefon kılıflarına bakıyorsun Atatürk. Denizdeki balıkçı teknelerinden bayraksız olanı görmedim. Taksi durakları ve belediye otobüslerinde Atatürk ve Türk Bayrağı. Sevgiye bakın, arabasının rengi kırmızı olan vatandaş kaportasına kocaman bir Türk Bayrağı var.
Urla’daki evimin bahçe duvarına bir bayrak direği dikerek bayrağımızı astım gururla. Sordular, nereden çıktı bayrak asma. Yanıtım şu oldu: Siz hiç Amerikan filmi seyretmediniz mi? Her evin önünde bir bayrak direği ve Amerikan bayrağı var. Bayrak illa özel günlerde asılır diye bir kural mı var?
Çankaya’da cadde üzerinde büyük bir Türk bayrağı dalgalanıyor. İlgimi çekti sordum. Aldığım yanıt ilginç. Pasaj esnafı bayrak asma kararı almışlar, bayrak için para toplayarak bayrağı temizletiyorlar. Eğer bayrak yıpranırsa yenisini alıyorlar.
Bayrak ve Mustafa Kemal Atatürk sevgisi yüreklerde. Onun için söylenenler kitaplara sığmaz.
Celal Bayar; “ATATÜRK sen bizdendin. Seni halife yapmak, padişah yapmak isteyenler oldu. İltifat etmedin. Milli irade yolunu seçtin. Hayat ve şahsiyetini, milletin hizmetine vakfettin. Türkün gıpta ettiği, övündüğü vasıflara maliktin. Bütün meziyetlerinle Türk milletinin ta kendisisin.”
Beni en çok etkileyen bir özelliği de Mustafa Kemal Atatürk’ün gelecek öngörüsü. Lord Kinross, “Atatürk” adlı eserinde söz ediyor. 1934 yılında ziyarete gelen General Mac Artur’a, Atatürk bir kahin gibi savaşın ne zaman çıkacağını söylemiş; “Savaş 1940- 45 yılları arasında patlak verecek. Almanlar İngiltere ve Rusya dışında bütün Avrupa’yı işgal edecek. Amerika'nın da savaşa girmesi sonucu Almanlar savaşı kaybedecek. Lakin savaşın asıl galibi Bolşevikler olacaktır.”
Fidel Castro: “Ben de devrim yaptım, ama Atatürk’ün yaptığı inkılapları yapamazdım. Atatürk’ün devrimi bizimkinden daha üstün.”
Sözün özü o kalbimizde. Kalplerimizden onu ve eserlerini çıkartabilir misiniz?
Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatmak için bir kez daha and içtik;
"Türk'üm
Doğruyum,
Çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak,
Büyüklerimi saymak,
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe,
Durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk'üm diyene!"
Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.