Toplumsal travmalarımızın katlanarak çoğaldığı bir dönemi yaşıyoruz. Henüz 8 yaşındaki Minik Narin’in katledilmesi toplum vicdanında kapanması güç bir yara daha açtı.

Çocukların tek bir gözyaşı bile kalbimizi acıtırken; ülkemizde her yıl yüzlerce çocuğun aile içi şiddete ve istismara maruz kalması, onlarcasının da öldürülmesi nasıl yaralamaz ki bizleri?

Minik Narin cinayetiyle ilgili detaylar basına yansırken, abinin arkadaşlarıyla birlikte bir köpeğe eziyet ettiğini de öğrendik. Böyle bir ailede hayvana şiddet vakasının olması hiç de şaşırtıcı değil. Hayvana şiddetin olduğu yerde, hayvana şiddete göz yumulan ortamlarda vicdan, ahlak, iyilik, güzellik arayamazsınız. Hayvana şiddet ve hayvan istismarı daima kötülüğün, karanlığın ayak izidir.

“Hayvanları sevmeyen insanları sevemez” sözünün temeli de budur aslında.

***

Kalbinde hayvanlara karşı merhamet olmayandan çekinirim ben. Çünkü hayvanlar yaratılış itibarıyla masumdur. Hele ki insan tarafından evcilleştirilmiş hayvanlar adeta çocuk gibidirler. Şiddete meyilli kişilerin ve psikopatların büyük bir bölümünün geçmişinde hayvana eziyet vardır. Seri katillerinse hemen hemen tamamının ilk öldürme eylemini hayvanlar üzerinde gerçekleştirdiği bilimsel bir gerçektir. Tecavüzcüler için de aynısı geçerli. Çünkü hayvanlar kolay avdır. İnsan karşısında güçsüzdürler. Hayvanlar hakkını arayamaz. Gidip yetkililere şikayet edemez. Hayvana şiddet uyguladınız diye kimse sizi toplumdan dışlamaz, hapse atmaz, siciliniz lekelenmez!

***

İnsana şiddetin bir adım öncesi hayvana şiddettir. Bu yüzden yasaların, ceza sisteminin ve hayvana şiddeti normalleştirmeye çalışan tehlikeli bakış açısının düzelmesi gerekir.

Hayvana şiddete ciddi cezai yaptırımlar uygulanmadıkça, toplumumuzda artış eğilimde olan genel şiddet vakalarını azaltabilmek de mümkün değildir.

Belki de üzerinde etraflıca düşünmemiz gereken asıl konu şudur:

Hayvanları bilerek isteyerek öldürmüş insanları “iyi hal” istisnası olmaksızın en ağır şekilde cezalandırsak ve hayvana şiddet eğilimini küçük yaşta tespit edip düzeltebilsek acaba kaç şiddet vakasının önüne geçmiş, kaç cinayeti henüz gerçekleşmeden engellemiş ve kaç kişinin hayatını kurtarmış oluruz?

“Hayvanları toplayıp öldürelim” diyen yasalar yerine “Hayvana şiddeti önleyelim” diyen yasal düzenlemelere çok acilen ihtiyacımız var.