Başlığı okuyup hemen, 'İş var da insanlar çalışmak istemiyor mu?' demeyin. Konu zaten olmayan işler ile iş gücü ile, kas gücü veya zeka gücü ile alakası yok. İş hayatında ruhsal ve psikolojik bir yıkım yaşadığımız gerçeğinden bahsetmek istiyorum. Farkındasınız veya değilsinizdir, fakat şimdiden sonra daha iyi bakın. Çevrenizdeki herkes sanki tüm kalan gücünü çalışmaya “çalışmak” için harcıyor. Ben bu duruma nasıl bir isim konulması gerektiğini psikologlara bırakmak istiyorum. Yapmak istediğim günlük hayatımda toplum gördüğüm semptomları anlatmak, paylaşmak.
Bu paylaşımın asıl nedenini de şu şekilde açıklamak istiyorum. Bir işin yapılması sürecinde işi yapacak kişinin bulunduğu ruhsal durumun işin bitiş süresine ve kalitesine ne kadar büyük bir etkisi olduğunu sürekli olarak unutuyoruz. Hatta sürece hiç dahil etmiyoruz. Fakat bir işin doğru ve süresinde yapılabilmesi için işi yapan kişinin ruhsal durumunun süreci en çok etkileyen kriter olduğunu farkına varabilirsek, insani bir anlayış kazanmaktan daha öte sağlıklı bir ekonomi ve gelişmenin temelinin de nasıl oluşturulacağını anlamış olacağız.
Önce verimi bozan nedenlere değinelim. Hepimizin kabul edeceği gibi insanın iş verimi, konsantrasyon düzeyi ile ilgilidir. Konsantrasyonu sürekli bozan etkenler çevrede iken doğru ve kaliteli bir işin ortaya çıkması bekleyemeyiz. Konsantrasyonu bozan etkenlerin başında ise aşırı teknoloji ve iletişim geliyor. Teknoloji ve iletişimi yerinde ve doğru kullanırsak iş verimini artırdığı gibi ne kadar çok teknoloji ve iletişime boğulursak ta o kadar verimsiz çalışıyoruz. Cep telefonları, sosyal medya bombardımanına ek olarak salgın hastalık insanın verimini en alt düzeye getirdi. Yetmezmiş gibi yaşadığımız ülke, şehir sebebi ile olumsuz haberimiz bir gün bile azalmadı. Böyle bir kötü haber sağnağı altında yaşarken bir şeye konsantre olmak işi yapmaktan çok daha büyük başarı haline geldi.
İkinci gördüğüm sebep ise elbette ekonomik sebepler. İnsanlar işin karşılığını alamadıkları için bir nevi işi yavaşlatma eylemi yapıyorlar. Çevremdeki orta ve düşük gelirli neredeyse herkes işinde mutlu değil. Herkesin aklında bazılarının dilinde klişe bir cümle dolaşıyor. Bu kadar paraya bu kadar iş olur. Hiç kimse işi yapmıyoruz da demiyor. Ama işleri olabildiğince yavaş ve kötü yapmaya başladık. İnsanların özellikle kas gücünden ziyade düşünme yoğun işlerden kaçışı inanılmaz fazlalaştı. Biliyorum ki “benim kafam basmıyor”, “ben bu işleri zaten hiç anlamam” cümlelerinin gerçek ile uzaktan yakında ilgisi yok. Aslında o cümlelerin asıl anlamı şu; “Bu sorumluluk gerektiren ve karışık işi yapmak istemiyorum, düşünürsem de bunu karşı tarafa nasıl yıkarım diye düşünüyorum.”
Tüm bunlara ek olarak zaten sallantıda olan iş verimimizi azaltan ana etken ise Covid-19 oldu. Bu zaten herkesin iliklerine kadar yaşadığı bir durum ama benim dikkatinizi çekmenizi istediğim bir durum daha var. Covid hastalığını geçirenlerin hastalık sonrası en önemli şikayetlerinden birinin “aşırı yorgunluk” olması ise gerçekten incelenmesi gereken konulardan biri. Gerçekten fiziksel bir etken mi bu durumu tetikliyor yoksa psikolojik bir durum mu bu şikayete sebep oluyor bilimsel olarak ciddi bir inceleme gerektiriyor.
Tüm bu etkenlerin farkında olarak gördüğümüz tepkiler ve tepkilerimiz işten kaçınmak olarak şekilleniyor. Kimimiz kendimizi de kandırarak çok iyi çalıştığımıza kendimizi inandırmaya çalışıyoruz, kimimiz bu inkara çevresini de katmaya çalışıyor. Fakat genel olarak hepimiz içten içe biliyoruz ki son yıllarda çok verimsiz çalışıyoruz.
Yine de farkında olmamız gerekiyor ki iş sadece iş değil. İş hayatı hayatımızın ana döngüsünü temsil ediyor. Onu ne kadar durağan ve kötü olarak yaparsak, hayatın diğer alanları da o derece etkileniyor. Sadece aile, patron, müşteri, ülke veya aklınızdaki hangi ideal varsa onlar için çalışmıyoruz. Beden ve zekamızın aktif ve sağlıklı kalması için çalıştığımızın da farkında olmayız. Evrimin ana kuralı dahi bir organın kullanılması üzerinedir. Kullanılan organ gelişir, kullanılmayan körelir. Kendimizi verimli kullanmadığınız takdirde genel olarak tükenişin gelmesi de kaçınılmaz olacak. Sağlıklı ve verimli günler dilerim.