O bir eğitimci...
Konya Selçuk Üniversitesi'nde Öğretim Elemanı Yetiştirme Programı'nda çalışırken, Osmangazi Üniversitesi'nde yüksek lisans ve doktora öğretimini tamamlamak için görevlendirildi.
Siyasi görüşü nedeniyle, yönetim tarafından baskıya uğradı.
Hiç olmadık zamanlarda, katıldığı eylemler gerekçe göstererek soruşturmalar geçirdi.
Cezaevine atıldı.
İşe geliş/gidiş saatleri sıkı kontrol altına alındı.
Ali İsmail Korkmaz'ın Kayseri'de görülen davasına katıldığı, Berkin Elvan anmasında bulunduğu ve daha pek çok olayda yer aldığı gerekçesiyle hakkında açılan soruşturmalar sonunda, OHAL'a dayandırılarak çıkarılan KHK ile işten çıkarıldı.
Yetmedi. O güne kadar aldığı tüm maaş ve diğer ücretler geri istendi.
Yılmadı...
Ankara'da Yüksel Caddesi'nde tek başına yaptığı eylemler nedeniyle gözaltına alınmasına rağmen yıkılmadı.
Sonunda açlık grevine başladı...
60 günü aşkın süredir inat ve inançla sürdürdüğü açlık grevinde on kilo kaybetti.
Hala Yüksel Caddesi'nde...
Açlık grevi için kritik sayılacak eşikte...
Hakkında açılan soruşturmaların birinin konusu “koridorda şarkı söylemek...”
Adı: Nuriye Gülmen.

***

O da bir eğitimci...
Yıllarca atanmayı bekledikten sonra Mardin'de görevlendirildi.
Katıldığı eylemler gerekçe gösterilerek o da OHAL kapsamında KHK ile öğretmenlik mesleğinden atıldı.
Katıldığı eylemlerde defalarca gözaltına alındı.
Şimdi o da Ankara'da, Yüksel Caddesi'nde öğretim görevlisi Nuriye Gülmen ile birlikte açlık grevinde.
Onun kilo kaybı 16.
Daha tehlikeli durumda...
Adı: Semih Özakça.

***

Her ikisi de işlerine geri dönmek, haklarındaki hukuksuzluğa direnmek için başlattıkları açlık grevinde kritik aşamadalar.
Yaptıklarını şöyle özetliyorlar: “Neden açlık grevi? İktidarın açlıkla terbiye etme politikasının karşısında çok doğrudan bir cevap bu. Bizi açlıkla terbiye edemezsin, demenin çok direkt, çok net, çok kararlı bir cevabı. Şu an ekmek kavgası veriyoruz. Bunu duymak zorundasınız. Siz de bizi görmelisiniz...”

***

Halk oylamasının hemen ardından, özellikle de CHP içinde tartışma başlatan, sosyal medyada 140 karakterle iktidar olmanın hesabını yapan, hayırı çoğaltmak yerine koltuk derdine düşen siyasetçilere sözlerim...
Hiçbir beklenti içine girmeden, siyasi görüşlerindeki farklılıkları dikkate almadan, sadece işlerini kaybettikleri için açlık grevi yapan iki eğitimcinin yanıdır yeriniz.
Sokaklara çıkın.
İnsanları dinleyin.
Ortak olun sorunlarına.
Gerçek bir gülümsemeyle destek verin.
Hiçbir miting, hiçbir salon toplantısı daha etkili değildir bu kadar...
Ve CHP'nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu.
Lütfen insanlığınızı anımsayın.
Evinizden, meclisten, genel merkezden birkaç kilometre ötede, Ankara'nın göbeğinde Yüksel Caddesi'ndeki bu direnişçileri ziyaret edin.
Vicdan için, insanlık için...
Hiçbir koltuk, yaşam hakkından değerli değildir...

***

Ve OHAL'e sığınarak KHK'larla can yakan iktidara son sözüm.
Özel hastane raporu ile tahliye ettiğiniz yandaşınıza acıdığınız kadar, bu iki eğitimcinin de taleplerini görmezden gelmeyin.
Bırakın, koridorlarda da şarkı söylesin insanlar.
Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır...