İzmir’de güçlü bir sivil toplum geleneği var. Kültür-sanat dernekleri, hemşeri dernekleri, göç dernekleri, azınlık vakıfları ve dernekleri, meslek birlikleri ile Alman, Fransız, İtalyan kültür enstitüleri kentin kültürel yaşamına ciddi katkılarda bulunuyor. İzmir Kültür Sanat Eğitim Vakfı (İKSEV) yıl içinde iki önemli festival düzenliyor: İlkbaharda ‘Avrupa Caz Festivali’ ve Haziran-Temmuz aylarına yayılan ‘Uluslararası İzmir Festivali’.TAKSAV (Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat Vakfı) Uluslararası Tiyatro Festivali, BERKSAV (Bergama Kültür ve Sanat Vakfı) Kültür ve Sanat Ödülleri, Kültürel Miras projeleri ile öne çıkan STK’ler arasında. Kültürlerarası Sanat Derneği İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile ‘İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali’, ‘Akdeniz Sinemaları Buluşması’ ve ‘İzmir Uluslararası Mizah Festivali’ni düzenliyor. Kadın Yönetmenler Derneği her yıl ‘İzmir Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’ni gerçekleştiriyor. İzmir Musevi Cemaati Vakfı İzmir’in etkili sivil toplum kuruluşları arasında. Her yıl düzenledikleri ‘İzmir Sefarad Kültür Festivali’ ve Yahudi Kültür Mirası Projesi, Vakfın çalışmaları arasında öne çıkan etkinlikler. “Darağaç Kolektifi” ve Bergama’daki ‘Sarı Denizaltı’ İzmir’deki çok sayıda sanat inisiyatifi arasında ilk akla gelenler.
Elbette daha pek çok dernek ve vakıf var İzmir’in merkezinde ve ilçelerinde. Ege Kültür Derneği, Karşıyaka Kültür Sanat Derneği, Güzelbahçe Kültür Sanat ve Musiki Derneği, Bademler Köyü Kültür ve Sanat Derneği, Alevi Kültür Dernekleri, Afrika Kültür Sanat ve Dayanışma Derneği, Ege Balkan Göçmenleri Kültür Sanat ve Dayanışma Derneği, Mültecilerle Dayanışma Derneği, v.b… Adlarını anmadıklarım gönül koymasınlar, etkinliklerinden haberdar oluğumuzda onlara da yer vermekten mutluluk duyacağız.
***
İzmir’in meslek kuruluşları arasında, TMMOB Mimarlar Odası, Tabipler Odası ve İzmir Barosu yıl içinde düzenledikleri çok sayıda etkinlikle diğer meslek kuruluşlarına öncülük ediyor. Bunlardan biri, geçen hafta ‘Soma katliamı’nın yıldönümünde İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleşti. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından düzenlenen “Facianın 10. Yılında Soma’da Yitirdiğimiz Madencilerin Anısına” başlıklı toplantıya şair Tuğrul Keskin, şair, dramaturg Haluk Işık, şair-müzisyen Yücelay Sal, müzisyen Erhan Doğan ve ressam İrfan Ertel katıldı.
Sivil toplum aktivisti, İzmir’in kültür-sanat yaşamının en ciddi takipçisi Hülya Gacar’ın moderasyonunda yapılan toplantıda, Hulusi Sarıkaya’nın açılış konuşmasının ardından İrfan Ertel “Mükellef” türküsünü seslendirdi. Ardından, Haluk Işık’ın “Bir Ölü Madenciden Mektup”u geldi. Erhan Doğan’dan “Soma” ağıtını Tuğrul Keskin’in “Hiç Boyun Eğer mi İnsan?” şiiri izledi. Programın ilerleyen dakikalarında Yücelay Sal, ‘Utanç Fotoğrafları’ albümünden “Sarışın bir Sendikacının Negatifini” ve “Jilet”, Tuğrul Keskin “Ülkem Benim” şiirlerini, Yücelay Sal Serdari’nin “Nesini Söyleyim” ağıtını, Erhan Doğan Ataol Behramoğlu’nun “Türkiye Üzgün Yurdum Güzel Yurdum” şiirinden yaptığı besteyi, program boyunca ekranda madenci resimlerini izlediğimiz İrfan Ertel de “Madenci Çığlığı”nı seslendirdi. Anma programı, Ertel’in salondaki katılımcılarla birlikte söylediği Ruhi Su’nun “Atasözü”nün ardından İzmir Barosu Başkanı Avukat Sefa Yılmaz ve TMMOB Maden Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Aykut Akdemir‘in konuşmaları ile sona erdi. İyi hazırlanmış, etkileyici bir programdı. Düzenleyicileri kutlamak isterim.
***
İzmir’in sanat yaşamında STK’lerin Büyükşehir ve ilçe belediyeleri işbirliği ile gerçekleştirdiği etkinliklerin önemli bir yeri var, çünkü maddi beklenti olmaksızın yapılan bu işler, yüksek bilet fiyatları nedeniyle sanatsal etkinliklerden uzak kalan toplum kesimlerinin büyük bir ihtiyacını karşılama potansiyeline sahip. Keşke, İzmirli işveren örgütleri, Ticaret ve Sanayi Odaları, Yaşar Holding, ARKAS, Folkart, Olten, Anadolu Efes gibi kuruluşlar kendi sanat etkinliklerinin yanı sıra, sivil toplumun düzenlediği etkinliklere de katkıda bulunmayı düşünseler… Böyle bir gelişme, yerel yönetimlerin yükünü bir ölçüde hafifletecek, sivil toplum-yerel yönetim-özel sektör işbirliğinin önemini vurgulayarak yeni bir kültür politikasının temellerini atacaktır. İstanbul sermayesinin sanata yaptığı katkıyı İzmir sermayesi de yapabilir kanımca. Bilmem yanılıyor muyum?