“AK Partinin altı yıllık iktidarı dönemindeki icraatları, onun; demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin teminatı olduğunu açıkça ortaya koymuştur.” 2008 yılındaki AKP’yi kapatma davasının savunmasında yer alan bu ifade, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyor.
Dokuz yıl sonra hukuk bitti; laiklik ve demokraside neredeyiz?
LAİKLİK
Müftüye evlendirme yetkisi verildi. Bir rektörümüz “yabancı bir kadının elini tokalaşmak için tutmak, ateş tutmaktan daha korkunç” dedi. Bir vakfın onursal başkanı “Altı yaşında çocukla evlenilebilir”, “Çalışan kadınlar fuhuşa hazırlık yapan sürece destek oluyor” diye demeçler verdi.
İstanbul Müftüsü “İstanbul’a 10.000 cami daha lazım” dedi. Okullar medreseye dönerken, Milli Eğitim Bakanlığı vizyonunu açıkladı: “İmam hatiplerin bahçesine cami yapılsın”.
DEMOKRASİ
Tüm Türkiye’nin oylarıyla seçilmiş bir Başbakan, tek kişinin isteği doğrultusunda indirildi.
Türkiye nüfusunun yaklaşık beşte biri tarafından seçilmiş bir Büyükşehir Belediye Başkanı, aynı kişinin isteği ile istifa etmek zorunda kaldı. Onu başkaları izledi. Arkalarından soruşturma açılmaması, bu kişilerin suçlarının olmadığını gösteriyor. Başkentimizin belediye başkanı ve birkaç kişi şimdilik direniyor. İstifaları isteyen kişi yıllardır “Milli irade, milli irade” diye bağırıyordu.
Kimse soramıyor “Ne oldu milli iradeye?” diye… Gerekçe ‘metal yorgunluğu’… Neredeyse tüm metaller yoruluyor; ama bir tanesi hariç…
Metal değil mi yoksa?
ANAYASA NE DİYOR?
Anayasa’nın değiştirilemeyen, değiştirilmesi teklife dahi edilemeyen 2. maddesine göre ‘Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti'. Yukarıdaki uygulamalar laiklik ve demokrasi ile bağdaşıyor mu? AKP laiklik karşıtı eylemlerin bugün neresinde?
Nereye gidiyoruz? Belki de en önemlisi:
Kim “Dur” diyecek?
GÖKÇEK, UĞUR VE FETÖ
İki hafta önce Gökçek’in Erdoğan ile görüşme sonrasında yazdığı Twitter mesajının FETÖ koktuğunu yazmış ve mesajdaki ifadelerin olası anlamlarını dile getirmiştim.
Bu hipotezim, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur'un yine buram buram FETÖ kokan üç gün önceki sözleri ile hayli güçlendi:
“İrade-i külliye bütün iradelerin üzerindedir. Bu işin içinde vefa da var, veda da.”
‘Külliyenin iradesi’nin Erdoğan’ı temsil ettiği çok açık. Sonraki cümle ise “Vefa göstermezsen, koltuğuna veda edebilirsin” tehdidini içeriyor olabilir.
Eğer böyleyse, yani direnen üç başkan FETÖ’nün yönlendirmesiyle hareket ediyorsa, süreç hayli eğlenceli olacak...
CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ BÜYÜKERŞEN
Mavişehir Rotary Kulübü, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’e Meslek Hizmet Ödülü verdi. Törenin ardından “Cumhurbaşkanı adayımız sizsiniz” sözlerini “Bunun için önce aday gösterilmem gerek” diye yanıtlayan sayın Büyükerşen’e “Böyle bir durumda seçim kampanyasına İzmir’den başlayın” önerisini sundum.
Umarım o günleri görürüz…