Birinci kanser savaşını kazanmıştım ama keyfini süremeden ikincisi çıkıp gelmişti. Yine çetin bir mücadele beni bekliyordu. Vakit kaybetmeden kanserle olan savaşımıza yeniden giriştik, bir yandan mücadele ettik diğer yandan hayata, topluma karşı olan sorumluluklarımızı, yükümlülüklerimizi yerine getirmeyi sürdürdük. Dokuzuncu kemoterapiye geldiğimizde vücut fiziksel olarak çöktü. Dr. Şebnem Aytuğ Yıldız, Doç. Dr. Aşkın Yıldız, Doç. Dr. Cengiz Tavusbay, Prof. Dr. Hasan Kaplan “Sen 68’lisin teslim olmayacaksın” dediler.

***
“Teslim olmayacağım, ya kazanacağım ya da mağlup olmayacağım” diye söz verdim, yeniden gücümü toplayıp ayağa kalktım. Sennur Sezer dizelerindeki gibi. "Yüreğim nasırlarıyla umudu koruyor, / Bir küçük ışıltıyla baharı bekleyen, / Çekirdek ateşten korkmuyor"du. On birinci raundtan sonra Onkoloji Profesörü Mehmet Niyazi Alakavuklar, “12.Raunda çıkmana gerek kalmadı. Kazandık” dedi.

***
Bin türlü kahrımı çeken kızım Deniz Yüksel Açar, eve dönerken telefonuna gelen bir mesajı okudu, gözleri sevinçle parlayarak, “Gözün aydın baba, artık bir Park’ın var” dedi. Haberi henüz almıştım ki, telefonum çaldı sevgili Yıldız Aktaş da haberi almış beni kutlamak için arıyordu. “Bu zamana kadar yüzlerce ödül aldınız ama bence bu en anlamlısı oldu” dedi. 

***
Şaşkındım haberi alanlar günlerce telefonla arayarak güzel temennilerini ve duygularını bildirdiler. Karşıyaka Belediyesi’nin aylık meclis toplantısında “İzmir’de yetişip kente büyük 
hizmetleri dokunmuş isimleri gelecek kuşaklara aktarma” anlayışından yola çıkarak, oybirliği ile alınan karar ile adımı, Karşıyaka Şemikler Mahallesi 6287 sokakta bulunan parka verme kararı alınmıştı.

***

Şimdi bize gökyüzünden el sallayan Sancar'ımdan kararı ve detaylarını öğrenince elbette mutluluğumuz büyüdü. ‘’İzmir Baba’’ya; “Kararla bize yeni görevler verilmiş oldu. Şemikler’deki parkta geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımız için kültürel, sportif ve etkinliklerinin yapılması için daha çok çalışacağız Başkan” dedim.
Bizi yetiştiren bu topraklara, bu ülkeye biz aydınların ödenemez borcumuz var. Ben 50 yılı aşkın bu borcu ödemek için onurluca mücadele etmeye çalıştım. Yaptıklarımda, yazdıklarımda her zaman halkımın yararını önde tuttum, ödül için, mal mülk için hiçbir iş yapmadım. Demokrasi için, lâiklik için, Cumhuriyet için, bağımsızlık için, özgürlük için savaştım.
Türkiye aydınları olarak bize düşen görevlerin başında yarınlarımız olan çocuklarımız ve gençlerimize aydınlık bir ülke bırakmaktır. Bu nedenle Park’ı arkadaşlarımızla birlikte kültür, sanat, müzik, resim, spor alanında çocuklarımıza, gençlerimize muhtarlık ve 
belediye ile birlikte çalışarak, hizmet üreteceğiz. Bir kanser savaşından daha zaferle çıkmış olmanın kuvveti ve parka adımın verilmesi kararından dolayı duyduğum mutluluk ile kaleme ve kâğıda sarılıp; emeğe geçenlere, biriktirdiğim bütün dostlarıma “Bugün görüş günümüz / Dost kardeş birarada / Telden tele / Mendil salla el salla/ Merhaba’’ dizelerini armağanla teşekkür ettim.

***
O parkı hep ziyaret ettim, ediyorum. Pazar günleri özellikle gittim, gidiyorum. Nâzım Baba’nın ‘’Bugün Pazar’’ını okudum, okuyorum. Bir banka oturup Ahmed Arif’i, Attilâ İlhân’ı, Sait Faik’i, Orhan Veli’yi anımsadım, anımsıyorum...

***
Çok zor günler yaşıyoruz. Ekonomimiz çöktü. Paramız değer kaybetti. Dolara endekslendi.

Zamlar kesintisiz sürüyor. İyice yoksullaştırıldık bizi yönetenlerce. Siyasal İslam gemi azıya almış durumda. Cumhuriyet değerleri bir bir yok ediliyor. Pandemi belâsı da bir yanda. Ama yeneceğiz, hukukla, dayanışmayla, bilinçle, akla dayalı bilimle! Bizimle başedemeyecekler!
Yeter ki umudu, cesareti kaybetmeyelim. Tükenmez yaşama direncimizle şiirlerimizi, mavi türkülerimizi söyleyeceğiz. "İnsanın yanında büyük sözler söyleyenler değil, yürekten sevenler kalırmış hep."
Yürekten seven dostlarım, yoldaşlarım, canlarım, yiğitlerim!

İnanın!..