Tokyo 2020 Olimpiyatları tamamlandıktan hemen sonra yine aynı kentte paralimpik olimpiyatları heyecanı başladı. Yaz boyunca devam eden spor coşkusu, dünyanın dört bir yanından gelen engelli sporcuların amansız çekişmesiyle sonbahara taşınmak üzere. Kimi bedensel dezavantajıyla, kimi görme bozukluğuyla hayata meydan okuyan insanları gördükçe, normal bireylerin ders alması gereken o kadar nokta var ki. Küçük sebeplerden kafamıza taktığımız incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerle zaman öldürdüğümüz gerçeği, paralimpik olimpiyatlarındaki sporcuların neleri başarabildiklerini görünce yüzümüze acımasızca çarpıyor. Bu organizasyonu izlerken milli duygular da ikinci plana atılıyor. Bir Ukraynalı ya da Mısırlı sporcunun onca engeline rağmen bırakın madalya alabilmesi, yarışabilmesi, kendini evinden dışarı çıkarabilmesi, özgüven sahibi olabilmesi, bu dünya sadece siz normal bireylerin dünyası değil, hepimizin dünyası diye hepimize haykırabilmesi o kadar önemli ki. İşte o yüzden hangi ülke madalya almış paralimpik olimpiyatlarında hiçbir önemi değeri kalmıyor. Kazanan her zaman azim ve spor aşkı oluyor. Ama tekerlekli sandalye masa tenisi branşında Abdullah Öztürk'ün kazandığı altın madalya gururumuzu kabartmadı değil. Hele 30 Ağustos Zafer Bayramı gibi çok değerli bir günde gelen başarı, bize çifte zafer yaşattı. Öztürk'ün maç sonrasında yaptığı açıklama ise tüylerimizi diken diken etti. "Aldığım altın madalyayı, milli mücadelede şehit olmuş askerlerimize armağan ediyorum. Rahat uyusunlar. 30 Ağustos'ta İstiklal Marşımı'zı tüm dünyaya okutacağım" dedi. Ve okuttu. O an hayat kısa bir süreliğine de olsa güzelleşti.
****
Süper Lig'deki iki İzmir temsilcisi, Milli Takım arasına puan kaybıyla girdi. Altay, lige 2'de 2'yle başladıktan sonra, Pereira'nın sistem takımı olarak dizayn ettiği Fenerbahçe'ye tosladı. Göztepe ise Avrupa yorgunu Sivasspor'un yıpranmış halini fırsata çeviremedi ve iki duran toptan yediği golle İzmir'e 1 puanla döndü. Altay Teknik Direktörü Mustafa Denizli'ye, sezon başlamadan önce ilk 3 maçta 6 puan sana verelim dense sanıyorum kabul ederdi. Ki Denizli maç sonu röportajında maç başı 2 puan ortalaması hedeflediklerini açıkladı. İlk 3 maç için hedef tuttu. Yalnız ortalamayı 38 haftaya yayarsan 76 puan gibi çok yüksek bir rakam çıkıyor. Geçen sezon Beşiktaş'ın 84 puanla şampiyon olduğu, Galatasaray'ın aynı puanla ikinciliği paylaştığı, Fenerbahçe'nin 82 puanı olduğunu düşünürsek, 76 puan sizi Avrupa Kupaları'na katılma barajına taşır. Bu çok iyimser bir hesap olabilir ancak Mustafa Denizli'nin geçmiş yıllarda öngördüğü rakamsal tahminler tutmuştur. O yüzden beklemekte fayda var. Siyah beyazlılar, milli takım arasında eksik gördüğü bölgelere takviye yaparsa, Süper Lig'de varlığını sürdürecek bir takım olur. Göztepe ise Altay'ın tersine tatsız şekilde başladı sezona. Altay nasıl yeni bir ekip olduğu için tahmin edilemez bir takım olmanın avantajını ilk haftalarda yaşadıysa, Göz Göz ise aksine rakiplerin yakından tanıdığı oyunculara sahip ve durdurulabilmesi daha olası bir oyuncu grubuna sahip. Bekler Murat Paluli ve Berkan Emir'in savunma zaafiyetlerini biz bile bilebiliyorsak, Teknik Direktörler ne analizlerle çözümlemede bulunmuşlardır. Bu kötü gidişat sonrası sarı kırmızılılarda Teknik Direktör Ünal Karaman görevinden ayrıldı. Bir an evvel zaman kaybetmeden yeni hocayı bulmak gerekiyor. 20 takımın Süper Lig'de olduğu ve 4 takımın küme düşeceğini düşünürsek, şakaya gelmeyecek bir sezon bizi bekliyor.