Başlık biraz "dramatik" ve azıcık "tuhaf" gibi dursa da tam olarak duygularımı anlatıyor bu dört kelime. Niye ve kime yalvarıyor bu kız böyle, diyeceksiniz...
Yeni hükumete, meclisteki tüm vekillere ve cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bu çağrı. Kendim için değil, sokaklardaki, ormanlık alanlardaki, belediye barınaklarındaki sahipsiz, korumasız, bir başına yaşam mücadelesi veren hayvanlar için sesleniyorum iktidara...

* * *

Seçimden hemen önceye gidelim...
Sakarya'da 4 patisi ve kuyruğu kesildikten sonra yaşadığı işkenceye dayanamayıp ölen yavru köpek toplumun her kesimini derinden sarsmıştı. Kamuoyundan yükselen tepkilere AKP hükumeti ve Sayın Erdoğan da kayıtsız kalmamıştı. (Gerçi o minik masumu kimin öldürdüğü bulunamadı, olay aydınlanmamak üzere kapandı ve bizim kalbimizdeki yaralara bir çentik daha atıldı ama... belki, dedik bu korkunç olay son damla olur da bundan sonraki canlar kurtulur...)
“Derhal, hayvana karşı suçlar TCK kapsamına alınacak ve seçimden sonra ilk çıkaracağımız kanun, hayvan haklarına yönelik olacak” mealinde açıklamalar yapmıştı iktidar partisinin önde gelenleri. Tabii yıllardır, ha bugün çıkacak ha yarın diye diye beklemekten umutları boşa çıkan ben, "İnanmıyorum size" başlıklı bir yazı kaleme almıştım.

* * *

Sayın vekiller; seçim bitti, mecliste yemin edeceksiniz. Sonra da "ekim ayında görüşürüz" deyip gideceksiniz. Peki o tarihe kadar kaç can daha işkenceyle öldürülecek, kaç masum hayvanın daha canı yanacak, kaç kez daha ihlal edilecek en temel yaşam hakları? Kestirmesi güç.
Belki seçim telaşı derken duymamışsınızdır diye bilgi vereyim:
Sizleri bile derinden etkileyen Sapanca vahşetinin ardından bir yavru kedi ile bir yavru köpek daha patileri kesilerek katledildi. Bir yavru kediye daha tecavüz edildi, tabii ki yaşamadı zavallı hayvan. Bir yunus 8 kez kurşunlanarak öldürüldü. Onlarca sokak hayvanı zehirlendi, can çekişerek öldüler.
Sahipli çoban köpeği, tasmasından bağlı bahçede otururken tüfekle vurulup öldürüldü. Köpek gebeydi.
Bunlar son 10 günde haberlere yansıyan olayların bir bölümü sadece. Ve kim bilir, Türkiye'nin dört bir yanında daha ne katliamlar, işkenceler oldu da, bizim haberimiz olmadı. Şimdi hesap edin ekim ayına kadar kaç canın daha yitip gideceğini? Şimdi düşünün, daha kaç sapık katil, ileride insanlara, çocuklara yapmayı arzuladığı korkunç eylemlerini gariban hayvanlar üzerinde test edecek?
Ne olur şu kanunu çıkartın artık!
Ama öyle 2 yıla kadar hapis cezası şeklinde değil. Hayvanları katleden, onlara işkence eden, tecavüz eden sapkınların hapisten hiçbir koşulda yırtamayacakları, iyi hal gibi saçma sapan cezai indirimlere tabi olamayacakları; işledikleri suçun ağırlığını bir ömür boyu taşıyacakları şekilde çıkartın şu kanunu.
1 Ekim'i beklemeyin, sözünüzü tutun. Allah aşkına yanıltın beni. Ben de çıkayım tebrik edeyim sizi, “yanılmışım” diyeyim, teşekkür edeyim her birinize.