Bugün mübarek Ramazan ayımızın 16. günü…
Bir o kadar gün sonra 21 NİSAN CUMA günü Ramazan Bayramımıza kavuşacağız…
Aslına bakarsanız iki ay önce ülkemiz asrın deprem felaketi, ardından da sel baskınlarını yaşayarak bu mübarek ayımızı karşılamamış olmamızdan mı, yoksa devletimizi yönetenlerin hazırlıksız yakalanmasından mıdır nedir bilinmez! hepimiz üzgünüz…
Tabii ki, her kapının ardında oruçların “tok mu, aç mı” tutulup açıldığını bilemeyiz. Ama ülkemizin üzerine kabus gibi çöken enflasyonun çarşı, pazar ve marketlere ürkek giriş ve başı önde eli boş çıkış yapanları görünce Ramazan’ı pek hoş karşılayamadığımızı da (!) açık- seçik görüyoruz…
İşte üzüntümüz de bundandır diyoruz…
Aklımıza da hemen zalimler, zulüm edenler ve de mazlumlar geliyor! Zalimin ve
zulmedenin ekonomik durum olduğu ifade ediliyor! Peki, mazlumlar için ne deniliyor?
İsterseniz bu mübarek aya ters düşmemek ve de yanlış bir ifade kullanmamak için bu ayın kutsiyeti içinde bir de Hz. İsa’nın şu deyişi ile bakalım:
“Eğer zalim ısrarla zulme devam ediyorsa bil ki, sonu yakındır.
Eğer mazlum da ısrarla direniyorsa bil ki, zafer yakındır.”
Bize düşen de aynı nezaketle Mahzuni Şerif’in şu şarkı sözlerini mırıldanmak kalıyor:
“Zalimin zulmü varsa, sevenin Allah’ı var”
* * *
Değerli okurlarım, malum; bizler dini ve milli bayramı çok olan bir milletiz. Önümüzde bir dini bayramımızı kutlamaya hazırlanıyoruz. Tabii ki, ardından bir milli bayramımız olan 23 Nisan Ulusal ve Egemenlik Çocuk Bayramız var.
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünyada çocuklara armağan edilmiş ilk bayram bu… Ardından Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkeyi emanet ettiği gençlere armağan ettiği 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız gelecek…
Hemen ifade edelim ki, bu arada 14 Mayıs’ta sandığa koşacağız. Yani en tabii hakkımız olan “seçme ve seçilme hakkımızı” kullanacağız…
Ortada 20 yıllık bir AKP Hükümeti ve de başbakanı ve bazı müesseseleri bundanmış olan AK Partili bir Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan var.
Yukarıda saydığımız bazı enflasyonist baskılar sonucu “aç ve toku” belli olmayan insanların da serzenişleri ayyuka çıkmış vaziyette. İşte buna kökten bir çözüm getirmek için soyunmuş bir de Millet İttifakı “can kurtaran simidi” misali hazır bekliyor. 6’lı Masa’nın ittifakla seçtiği 13’üncü Cumhurbaşkanı adayı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu kolları sıvayıp yurdun dört bir köşesine giderek “Batmakta olan bir gemi kaptanı!” misali Erdoğan’a karşı vaatlerini sıralayıp ülkemizi düzlüğe çıkaracağına dair “sözüm söz” dedi.
Şimdi artık “Bay Kemal” ve 6’lı ittifakın arkasına düşecek olanlar saflarını sıklaştırmaya
başladı…
Vatandaş boş durur mu? Sosyal medyadan şu misal ve benzetmeler ile mesajlar hepimizin evlerine geliyor:
“Kaptan bilinçli bir şekilde gemiyi batırmaya çalışıyorsa, kurtulmak için denize atlamak gerekiyor.”
Kemal Kılıçdaroğlu da diyor ki;
“Aziz milletim sandığa gidince vicdanın sesini dinle. Kul hakkı yiyenlere oyunu verme.”
* * *
Değerli okurlarım, bugünkü yazımı içinde bulunduğumuz Ramazan ayı ve de yaklaşan
Cumhurbaşkanlığı ile Milletvekilliği seçimleri üzerine kurup TV ekranlarında ve gazete
manşetleri yanı sıra köşe yazarlarının da sıkça yazdığı konular üzerinden gezindirip sizlerle paylaşmaya çalıştım. Tabii ki, içinde bulunduğumuz ayın da hoşgörüsüne sığındım…
Dolayısı ile seçim sloganları ve de sıkça duyduğumuz “Hazinenin boşluğu!” üzerine iktidar yanlısı vekil ve bazı bürokratların bir değil, 5-10 yerden maaş aldıklarına dair de söylentiler ayyuka çıkmadı mı? Öyle ise bu yazımı da bu havada 2000’li yıllarda arşivime giren “Serinleten Fıkralar” kitapçığından aldığım şu fıkra ile noktalayayım:
HAZİNE BOŞALIR
“İmam Ebu Yusuf’tan birisi, öğrenmek istediği bir şeyi sorar. O da:
-Bilmiyorum, der. Adam:
-Mademki bilmiyorsun, öyleyse ne diye devlet hazinesinden boşuna aylık alıyorsun?
Deyince İmam Yusuf şu cevabı verir:
- Ben bildiklerim için para alıyorum. Bilmediklerim için alsaydım para kalmazdı…”
Selam ve sevgilerimle…