Otizm Farkındalık Ayı olan Nisan’ı geride bıraktık. KEDİ Otizm Derneğimiz, 2 Nisan’da düzenlediği yürüyüş ile başladığı çalışmalarını son hafta düzenlediği bir dizi etkinlikle tamamladı. Ancak yapılacak çok iş var. Gelsin Mayıs!
Beş aydır çalışmalarımızı sürdürdüğümüz ofisimizde, görüşmeye gelen ailelerin yanlarında getirdikleri çocukların zaman geçirebilmeleri ile için düzenlediğimiz odanın tamamlanmasının ardından bir açılış töreni yapmak istedik. Böyle bir tören düzenlememizin amacı, İzmir’deki ilgili karar vericileri davet ederek dikkatlerini çekmek, mesajlarımızı iletmek ve İzmir’i otizm dostu kent yapabilmek için birlikte çalışmaya davet etmekti. Başarılı olduk mu, evet olduk. Yeteri kadar mı, henüz değil. Yeni başlıyoruz ve yolumuz uzun.
FARKINDALIK ÇALIŞMASIYDI
Törene, derneğimizin adını neden KEDİ-Kabul, Eşitlik, Dahil olma, İstihdam- Otizm Derneği olarak koyduğumuzu açıklayarak başladık. Baş harflerini aldığımız, Kabul’ün, otistiklerin tüm özellikleriyle birlikte kabul edilip varlıklarına saygı gösterilmesini, Eşitlik’in, gereksinim duydukları desteklemelerin karşılanarak örneğin eğitim gibi yurttaşlık haklarının tamamına erişebilmelerini, Dahil olma’nın, otistiklere ve ailelerinin toplum yaşamı içinde karşılaştıkları ayrımcılıkların ortadan kaldırılarak hayata dahil edilmelerini, İstihdam’ın otistiklerin öğrenim çağında eğitimlerinin meslek ve iş sahibi olabilecek şekilde hazırlanması ve yetişkin olduklarında istihdam olanaklarının sağlanmasını içerdiğini anlattık.
BİRLİKTE ÜRETMELİYİZ
Açılıştan bir gün önce makamında görüşme fırsatı bulduğumuz İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu’nun açılışımızda yaptığı konuşma, sesimizi duyurma konusunda doğru yolda ilerlediğimizin de sinyallerini verdi. Özuslu, “Otizmli bireylerimizin, gençlerimizin en haklı, en doğru ve en gerçekçi talepleri bu isimde saklı. Otizmlileri dışlayan değil aksine toplumla içselleştiren, toplumla birlikte yaşamayı sağlayacak bir yerel yönetim anlayışı ve devlet politikası geliştirmek gerekiyor. Onları toplumun dışına itmeden birlikte yaşayabileceğimiz, birlikte üretebileceğimiz çalışmaları gerçekleştirmeliyiz. Derneklerin de bu yolda aktif olması önemli. Burada, bu ereğe uygun işler yapmaya hevesli ve kararlı insanların bir araya geldiğini gördüm. Büyükşehir Belediyesi olarak Engelsİzmir vizyonuyla çalışmalar yapıyoruz. KEDİ Otizm Derneği ile isminde saklı erekler doğrultusunda otizmli bireylerin hayatını kolaylaştıracak güzel işler yapacağımızı düşünüyorum. Bu işte ben de varım diyen, elini taşın altına koyan herkesle çalışmaktan memnuniyet duyarız” diye konuştu.
OLANAKLAR YARATMALIYIZ
İzmir Valiliği Sosyal Etüd ve Proje Müdürü Hatice Suna Bina ve Sivil Toplumla İlişkiler İl Müdürü Turgay Esen de aramızdaydı. Törenin ardından üçümüz bir masada buluşmuş Milli Eğitim İl Müdüğürlüğü işbirliğinde gerçekleştirmeyi arzuladığımız projenin detaylarını konuşuyorduk. Turgay Bey, otistiklerin istihdamına yönelik bir proje geliştirmemiz gerektiğinin önemine dikkat çekiyordu.
Açılışımıza katılan bir başka isim CHP İzmir Milletvekili Adayı Hacer Foggo oldu. İnsan hakları ve kent yoksulluğu üzerine çalışmalarıyla tanınan Foggo’nun konuşması da çok anlamlıydı: “Uzun zamandır yoksul mahallelerde çalışıyorum, o evlerde de otizmli çocuklar gördüm. Aslında ne yaşıyorsanız, siz yaşıyorsunuz. Bizim otizmli çocuğu olan bir anne ve babanın yaşadıklarını anlatmamız mümkün değil. Size katkıda bulunabileceğimiz tek şey, iktidara geldiğimizde sizlerin uygulamada bulunmanızı sağlamak. Siz uygulamanın içinde olmazsanız her çalışma yarım kalır. Ne yapılması gerektiğini siz biliyorsunuz. Bakanlıklarda olmanız gerek. Seçildiğimde o koltukla ben değil, sizler oturacaksınız ve birlikte yapacağız.”
Hedefe doğru adımlar
KEDİ, kentin karar vericilerinden başlayarak toplum genelinde tanı kriterleri ve erken yaş yoğun özel eğitim konusunda sıkışıp kalmış otizm farkındalığı dediğimiz olguyu farklı bir noktaya taşımayı hedefliyor. Otistiklerin ve ailelerinin yüz yüze kaldığı ve tek başlarına mücadele ettiği zorlukların aşılması için Mustafa Özuslu’nun da deyimiyle elini taşın altına koymak, bu yolda katkı sunmak istiyor. Çünkü KEDi ailesi, otistik birey ve ailelerini içinde barındırıyor ve bütün bu yapısal sorunların tam da göbeğinde yaşıyor. Eşit yurttaşlık haklarının ve BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nden doğan hakların kullanılabilmesi önündeki engelleri biliyor, bu engellerin nasıl kaldırılabileceğine dair çözüm önerileri var. KEDİ biliyor ki, otistikler için başka bir dünya mümkün. Bu dünyayı, birlikte kurmaya da hazır.
Son söz öznelerin
İlk sözü de öznelere vermiştik. 2 Nisan’da gerçekleştirdiğimiz yürüyüşün basın açıklamasını okumuşlardı. Metin ortak bir aklın ürünüydü. Ama biz sözün de kendileri tarafından üretilmesinin önemli olduğundan yola çıkarak bir etkinlik planladık. Etkinliğimizi, dernek oluşumumuza bütün üyeleriyle desteklerini esirgemeyen İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin (İGC) Konferans Salonu’nda gerçekleştirdik. Uzun yıllara dayanan arkadaşlığımız sırasında bir dönem aynı çatı altında çalıştığımız İGC Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Gappi, açılış törenimizde de bizi yalnız bırakmamıştı. Son ve en önemli etkinliğimiz için de İGC’nin kapısını bizlere açtı.
Söyleşide, sahneyi tamamen onlara bırakıp, moderasyonu izleyici koltuğundan sağladık. Söyleşiyi Youtube kanalımızdan canlı yayınlayarak kayıt altına aldık. İzlemek ve dinlemek isteyenler derneğimizin Youtube kanalından kayda erişim sağlayabilir. Burçak’ın o gün İlkses Gazetesi’nde röportajı da çıkmıştı. Üyemiz de olan ve otizm alanında yaptığı haber ve röportajlarla sesimize ses olan Çağla Geniş röportajda, Burçak’ın “Tuhaf değilim, otistiğim” sözünü başlığa çekmişti. Burçak, kız çocuklarının ve yetişkin kadınların tanıya ulaşmasında yaşanan problemin nedenlerini anlattığı söyleşide bir otistik olarak kent ve toplum yaşamı içinde zorlandığı noktalara değindi.
Akran zorbalığı
İki yıl önce tanıştığım ve kendisiyle sohbet edebilmek uğruna bir yıl boyunca toplu taşıma araçlarıyla uzun yollar aştığım sevgili Moris Karmona, söyleşimizin bir diğer konuğuydu. Ancak beni en çok da Moris şaşırttı, bunca zaman bahsetmediği şeyleri dile getirdi. İlkokul ve ortaokul yıllarında yaşadığı akran zorbalıklarını anlatmaya başladı birden. Moris’in bunları hatırlayınca etkilendiğini görünce konuyu değiştirmeye çalıştım ama o ısrarla anlatmaya devam etti ve içindekini döktü.
Moris şimdi 39 yaşında bir genç. O’na bu zorbalıkları yaşatanlar bugün aile babası. Kendi çocukları da bugün aynı zorbalıkları bir başka otizmli çocuğa yapıyor mu acaba diye düşünmeden edemedim. Bu zorbalıkların ve dışlamaların nelere yol açtığı hakkında nasıl bir fikriniz var bilemiyorum ama Moris, içinde kopan fırtınayı 25-30 yıl sonra şu cümleyle ifade etti: “Akran zorbalıkları canımı yakmıştı. Ben bunu hak etmemiştim.”
Söyleşinin yıldızı
Söyleşimizin yıldızı 24 yaşındaki Özge Çeltik oldu. Çünkü Özge’nin muhteşem bir sesi var ve bizim için iki şarkı da seslendirdi. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Konservatuvar Bölümü mezunu olan Özge, Adliye ve TRT korolarında korist ve solist olarak sahneye çıkıyor. Etkinlikten iki gün önce adı bizde saklı bir belediyenin insan kaynaklarından arandı. İş görüşmesini de söyleşiden sonra gerçekleştirdi. Sonucu umut ve heyecanla bekliyoruz.
Hepsi farklı, hepsi otistik
Söyleşiyi Youtube kanalımızdan izlerseniz, şunu fark edeceksiniz: Burçak, Moris ve Özge 3 yetişkin otistik. Ancak her birinin destek ihtiyaçları farklı. Sosyal yaşam ve iletişimde her biri zorlanıyor, her birinin duyusal işleme farklılıkları var. Ama spektrumun farklı noktalarında duruyorlar. Burçak’ın dediği gibi, hepsi birer parmak izi.
Ancak her biri bu yaşamın, bu toplumun içinde var olmaya çalışıyor. Ne yazık ki bunun için herkesten fazla çaba göstermek zorunda kalıyorlar. Çünkü dışlanmayla, ötelenmeyle ve hatta zorbalıkla mücadele ediyorlar.
Onları dinleyin, otizmi öğrenin, onlarla arkadaş olun.
Otizmlileri hayatın içine alın…