İYİ Parti Genel Başkan'ı Meral Akşener ve Ümit Özdağ'ın hafta içerisinde ileriye sürdükleri, Tokat ve Konya'da "PARAMİLİTER" kampların kurulduğu iddiaları düşündürücüdür. Siyasi bir görüşü topluma "bazı sivil kesimleri" silahlı örgütleyerek zorla benimsetme amacına yönelik bu yaklaşım, tarih boyunca "muktedirler" tarafından kullanılan bir yaklaşım olmuştur. "Ari ırk" tezini savunan Hitler Almanya'sının İçişleri Bakanı Himmler'in ordu içinde SS, ordu dışında SA'ları oluşturması bunun somut örneğidir. Reisctag yangını sonrasında 24 Mart 1933’de Cumhurbaşkanı Paul Von Hindenburg'un imzası ile istediği yetkileri alan Hitler rejimi, SA'lar aracılığı ile önce komünistlerin sonra sırasıyla Yahudilerin, aydınların ve son olarak da ruhban sınıfının toplumda etkin olmalarını "güç" kullanarak önlemiştir.
Sol-Sağ çatışmalarının doruk noktasına ulaştığı 1970'lerin Türkiye'sinde de buna başvurulmuştur, İkinci Dünya Savaşı sırasında ülkesi Yugoslavya’da Nazilerle işbirliği yaparak Tito'nun güçlerine karşı savaşan Murat Bayrak bunun öncüsü olmuştur. Savaş sonrası göçmen olarak geldiği Türkiye’de, Sancak Tül'ü kurarak iş hayatına atılmış, 1973'te AP’den Çanakkale Milletvekili seçilmiş, 1978'de MHP'ye geçmiştir. Bu süreç içerisinde 1976’da Sancak Tül arazisi içerisinde Ayvalık’da ülkücü gençleri kapsayan komando kampları kurarak çatışmacıların bir tarafına kaynak yaratmıştır. Günümüzde "Şii"etkinliğini korumak ve güçlendirmek isteyen İran rejimi de "Besic"i destekleyerek paramiliter güce başvuran bir başka ülkedir. Ancak kontrolden çıkabilecek bu gücün kimi ne zaman vuracağı belli olmayabiliyor. SA'ların bölünmesi, ülkücü gençlik içindeki yönetim çatışmaları, Besic'in bir bölümünün protestocularla birlikte hareket etmeye başlamaları bunun örnekleridir. Onun için bu iddialar ciddiye alınmalı, açıklığa kavuşturulmalıdır.