Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Türkiye’de illere göre tahmini sokak köpeği sayısını açıkladı. Üç büyükşehir arasında İzmir 450 bin sokak köpeği ile açık ara birinci durumda. 20 milyona yakın nüfusu olan İstanbul’daki sokak köpeği sayısı 129 bin; Başkent Ankara’da ise 90 bin sokak köpeği bulunuyor. 

İzmir’de diğer illere ve şehrin kendi nüfusuna kıyasla bu kadar çok sokak köpeği olmasının nedenleri nedir? 

Gelin biraz beyin fırtınası yapalım. 

Bu veriler bize İzmir’de uyutma, toplama, başka illere köpek atma gibi eylemlerin diğer şehirlere oranla daha az yapıldığını gösteriyor olabilir. Ayrıca çevre illerden İzmir sınırlarına çok sayıda köpek bırakıldığının da bir göstergesi olabilir.

Yine Ege Bölgesi’ni düşünürsek, İzmir’deki rehabilitasyon merkezi sayısı ve kapasite diğer illerden çok daha fazla; bu da doğal olarak popülasyonla doğru orantılı bir tabloyu oluşturuyor.

Bakanlığın rakamlarına bakarak, İzmir’in sahil bölgelerinde yaz mevsiminin sonunda sokağa terk edilen kısırlaştırılmamış köpeklerin, popülasyon artışında nasıl bir rol aldığını da biraz daha net anlayabiliriz.

Tabii diğer yandan bu rakamlar halihazırda yapılan kısırlaştırmaların ne kadar yetersiz olduğunun bir ifadesidir.

Kısırlaştırılmamış bir çift köpekten 6 yılda ortalama 60 bin köpek ürüyor. Uzmanlar tarafından paylaşılmış bir bilgidir bu. Doğan bütün yavruların hayatta kalacağı ve ortalama sağlıklı doğumlarla üremenin devam edeceği senaryoya göre hesaplanmış.

Tabii ki sokakta şartlar bir çift köpekten 60 bin köpeğe ulaşılmasını zorlaştırıyor ama 60 bin rakamını 6 bine bile indirsek, yine inanılmaz bir popülasyon artışı söz konusu.

Bakanlığın paylaştığı verileri sadece kağıt üzerindeki rakamlar olarak algılamamak lazım. Bu veriler acil eylem planına geçilmesi gerektiğini gösteriyor. 

*

Bakın formül belli. Bu formülü yıllardır STK’lerden veteriner hekimlere kadar konuyla ilgili ve bilgili herkes söylüyor.

1-    Türkiye genelinde eş zamanlı kısırlaştırma seferberliği başlatılmalı. Koordinasyonu merkezden yönetilecek; belediyeler, valilikler, kaymakamlıklar, tarım ve orman bakanlığı il müdürlükleri, özel veteriner hekimler, STK’ler ve gönüllülerin hep birlikte görev yapacağı kısırlaştırma seferberliği 81 ilde başlayacak; tüm sokak köpekleri kısırlaştırılana kadar sürecek.

2-    Kısırlaştırma seferberliği sürerken; üretim de yasaklanacak. Üretim yasağı, popülasyon kontrol altına alınabilir seviyeye çekilene kadar devam edecek.

3-    Merdivenaltı üretim sıkı denetimle bitirilecek.

4-    Barınaktan ve sokaktan sahiplenme teşvik edilecek. Gerekirse sahipsiz bir canı sahiplenen kişilere aşı ve mama desteği sağlanacak.

Dört maddeli acil eylem planını devreye aldık mı, çok kısa bir sürede sahipsiz hayvan popülasyonu tamamen kontrol altına alınmış olacaktır.

Tarkan’dan anlamlı paylaşım

Doğa ve hayvanlar konusundaki duyarlılığı ile bilinen Megastar Tarkan geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla gündeme geldi. Tarkan sokak hayvanları ile ilgili şunları söyledi:

“Sokak hayvanlarını öldürmek bir çözüm değil. Belediyelerin sokak hayvanları konusuna daha vicdani ve mantıklı çözümlerle yaklaşması gerek. Sokak hayvanları, sistematik kısırlaştırmayla, barınakların artırılmasıyla kontrol altına alınabilir. Bize katliamlar değil, elimizi kalbimize koyarak bulduğumuz çözümler yakışır.”

DÜNYADAN BİHABER

Doğa Derneği: Öldürmek çözüm değil!

Doğa Derneği, Türkiye’de kontrol altına alınamayan sokak hayvanı popülasyonunun azaltılması için resmi makamlarca öne sürülen çözümün “öldürme” olduğunu kaydeden konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Doğa Derneği’nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Resmi verilere göre Türkiye’de sokaklarda 2 milyon 800 bin köpek yaşıyor. Bir süredir gündemde bu hayvanların öldürülmesi var. Oysa 1000 belediye sorumluluk alsa ve günde 2 köpek kısırlaştırsa 4 yılda kısırlaştırılmamış hayvan kalmıyor. Hayvanların uyutulması gibi kabul edilemez öneriler yerine tüm hayvanların yaşam hakkını tanıyarak ilk yapılması gerekenler:

-Sokaklarda yaşayan köpek ve kedilerin can güvenliğinin ve yaşam alanlarının sağlanması.

-Kısırlaştırma ve bakım çalışmalarının artırılması.

-Doğal alanlarda köpek nüfusunun artmasına sebep olan uygulamaların (bu bölgelere şehirlerdeki hayvanları toplayıp bırakmak gibi) engellenmesi.

- Hayvan ticaretinin engellenmesi ve bu hayvanların satın alınmaması.

-Tüm süreçlerin şeffaf bir şekilde paylaşılması ve denetime açık olması.

- İlgili kanunun yeniden düzenlenmesi ve uygulanması için kamu ve sivil toplum işbirliğinin sağlanması.”

BİZİM GEZEGEN

 

UNESCO: Çevre haberciliği yapmak büyük risk!

 UNESCO, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde “Basın ve Gezegen Tehlikede” adlı bir rapor yayınladı. Rapora göre çevre alanında haber yapan gazetecilerin yüzde 70'i çalışmaları nedeniyle saldırıya uğradı. 

UNESCO tarafından Mart 2024'te 129 ülkeden çevre haberciliği yapan 900 gazeteci arasında bir istişare gerçekleştirildi. Gazetecilerin üçte ikiden fazlası, habercilik faaliyetleriyle bağlantılı saldırılara, tehditlere veya baskıya maruz kaldıklarını beyan etti. Bunlardan beşte ikisi ise daha sonra fiziksel şiddete maruz kaldığını ifade etti. BM Genel Sekreteri Dünya Basın Özgürlüğü Günü mesajında, "Medya çalışanları çevresel bozulmayı belgeliyor ve çevre vandalizminin kanıtlarını sunuyor, bu da sorumluların hesap vermesine yardımcı oluyor. Bazı güçlü kişi, şirket ve kurumların çevre gazetecilerinin işlerini yapmalarını engellemek için ellerinden geleni yapmaları sürpriz değil" dedi.

UNESCO'nun raporunda ayrıca 2009-2023 yılları arasında en az 749 gazetecinin ve çevre sorunlarına ilişkin medyanın cinayet, fiziksel şiddet, gözaltına alma ve tutuklama, çevrimiçi taciz veya kovuşturma mağduru olduğu da hatırlatıldı. Son 15 yılda çevre gazetecilerine yönelik en az 44 cinayetin işlendiği; bunlardan sadece beşinin mahkûmiyetle sonuçlandığı bildirildi.

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

 

“Yeryüzü bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık.”

- Kızılderili atasözü