Üzerinize afiyet bir haftadır bizim ev revir gibi. Oğlum Sarp okuldan döndüğünde çok sakindi. Anladık ki bir tuhaflık var. Sarp ve sakinlik aynı anda bir arada? Olacak iş değil. Akşam ateşi çıkınca iş anlaşıldı. Bir yattı, yatış o yatış tam 24 saat kalkmadı. Üstelik kusuyordu. Ardından annesinin ateşi çıktı. Anlaşılan O da virüsten nasibini almıştı... Aile hekimine başvurduk ve gerekli ilaçları aldık. Anne oğul sürekli yatıyordu. E benim neyim eksik. Ben de evdeki çoğunluğa katıldım... Biraz öksürük, biraz kırgınlık...Neyse ben ayakta geçirdim. Onlar da yavaş yavaş atlatmak üzereler.
Geçen hafta gazeteci arkadaşım Çağlayan Sueli ile ekip kurup King oynayacaktık. Hasta olduğunu öne sürerek organizasyonu iptal etti. Ben yenileceğinden korktuğu için kıvırdığını zannettim. Oysa adam bir haftadır yorgan döşek yatıyormuş. Karikatürist Sadık Pala, sosyal medyadan, “Alçak grip beni ne hallere düşürdü” duyurusu yaptı. Anlaşılan O da salgından nasibini almış. Konu sağlık ama durum sağlıksız...
Meğer durum benim sandığımdan daha betermiş. Öğretmenler anlattı; bazı sınıflarda ders yapılamıyormuş.
Biraz haberleri taradım, İstanbul, Ankara bizden beter...
Yani görünen o ki geniş kitleleri etkileyen bir grip salgını var.
Peki hiç ciddi bir açıklama duydunuz mu? Koruyucu önlem için bir çaba gördünüz mü?
Özellikle ana okulu ve ilk okullarda durumun daha da ağır olduğu söyleniyor. Minikler ne bilsin korona, morana, grip mirip... Onlar bildikleri gibi hayat yaşıyorlar.
Burada Sağlık Bakanlığı'nın devreye girmesi lazım. Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak çalışma yapmaları lazım. Okullardaki eğitimlerin ona göre düzenlenmesi lazım. Bazı ortamlar için maske zorunluluğu getirilmesi lazım.
Bunlar bilinmeyen şeyler değil.
Ama uygulama için çalışmak ve öngörü sahibi olmak lazım.
E işte bu zor iş...
Sonuçta durum şu hale geliyor...
Bizler hastalanacağız.
İlaç şirketleri para kazanacak.
Hepsi bu...