Çoğu sokak köpeği insanlarla yaşamaya alışmış, sosyal canlılardır. Elbette aralarında agresif olan; hem insanlar hem de diğer hayvanlar için tehdit oluşturan köpekler de vardır -ki onlar zaten sokakta olmamalıdır. Ancak insanlarla kıyaslandığında inanın ki sokak köpeklerinde şiddet eğilimi oranı hayli düşüktür. Daha önce defalarca paylaştığımız şiddet, cinayet, tecavüz istatistikleri de bunu gösteriyor. Yinelemeye gerek yok.
*
Şimdi yeni yasa, uysal, insanlarla yaşamaya alışmış, saldırgan olmayan, masum köpeklerin de toplanıp önce özgürlüklerinden sonra da yaşamdan koparılmalarını öngörüyor. “Ama yasaya göre toplanıp barınaklarda bakılacaklar” diye düşünüp kimse kendisini kandırmasın! Yeterli barınak yok, olsa bile bunca köpeğe bakacak bütçe yok, bütçe olsa bu kez köpeklere iyi şartlarda bakmayı önemseyecek kadar hayvan dostu yönetim anlayışı yok.
Zaten birçok ilde aylardır süren katliamlara yüreğimiz parçalanarak tanık oluyoruz.
Niyet belli. Köpekler yok olsun.
Bu büyük bir haksızlıktır. En temel hak olan yaşam hakkının yasa eliyle ortadan kaldırılmasıdır.
*
Henüz daha toplanmamış, başına bir iş gelmemiş sokak köpekleri kendileri için alınmış bu zalim kararın farkında bile değil. Başlarına her an gelebilecek korkunç kaderden habersiz insanlarla birlikte yaşamaya devam ediyorlar.
Toplum içinde olmaya, insan kalabalığına öyle alışmışlar ki; kutlama, gösteri ve eylem gibi etkinliklere de mutlaka dahil oluyorlar.
Son olarak İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından sonra birçok ilde yapılan gösterilerle ilgili haberleri sosyal medyadan tararken o kadar çok sokak köpeği fotoğrafına rast geldim ki; sanki onlar da içgüdüsel olarak hak arayışı için alanlara çıkmış gibiler.
Bilinçli yapmasalar da “biz de varız” diyorlar adeta.
Bence köpeklerin varlığı ve saf enerjisi oradaki insanlara da güç veriyor; bir olma duygusunu pekiştiriyor.
Çünkü onların derdi politika, güç, ekonomi falan değil; sadece yaşamak.
Zaten aslında hepimizin dileği ve ihtiyacı adil bir düzende iyi bir yaşam değil mi?
***************************************************************************
Milyonlarca kişi Dünya için bugün ışıklarını kapatıyor
Dünyanın en büyük çevre kampanyaları arasında yer alan “Dünya Saati” hareketi bu yıl da artan doğa kayıpları ve derinleşen iklim krizine dikkat çekmek için gerçekleştirilecek. Dünya Saati’nde bu yıl da 190’dan fazla ülkede milyonlarca insan bir araya gelerek, bugün (22 Mart 2025) saat 20.30’da farkındalık için ışıklarını 1 saatliğine kapatacak.
Küresel çapta katılımla ışıkların 1 saatliğine kapatılması enerji kullanımında fark yaratan bir tasarrufa neden olurken; bu durum çevreye verilen zararı da azaltıyor. Örneğin 2007 yılında Avustralya’nın Sidney kentinde 2 milyonun üzerinde kent sakininin katıldığı eylemle şehrin enerji harcaması bir saatliğine %10.2 kadar azaltılmıştı. Bu da 48 binden fazla otomobilin, bir saat boyunca trafikten çıkmasına eşitti.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) liderliğinde gerçekleştirilen Dünya Saati uygulaması insanlara yaşam tarzları ve ilgi alanlarına göre gezegen için neler yapabileceklerini keşfetmeleri konusunda da ilham veriyor.
**************************************************************************
DÜNYADAN BİHABER
Yaren leyleklerin yaşaması için yapılması gerekenler
Bursa Karacabey'de balıkçı Adem Yılmaz’la kurduğu sıra dışı dostluk öyküsüyle tüm Türkiye’nin sevgilisi olan Yaren Leylek, 14. yılında göçten döndü. Adem Yılmaz’ın teknesine konarak ikonik pozunu veren Yaren leyleğin gelmesi herkesi sevince boğdu. Doğa Derneği ise sosyal medya hesabından “Yaren leyleklerin yaşaması için neler yapılmalı?” başlıklı bir paylaşım yaptı.
Dernekten yapılan açıklama “Yaren leyleğin gelişiyle hep birlikte mutlu olduk. Ancak Yaren gibi tüm leylekler göç yollarında birçok tehditle karşı karşıya kalıyor. Yaren bize doğa ve insanın binlerce yıl bir olmayı başardığını hatırlattı. Yarenlerin yaşaması, hep birlikte yapacağımız çalışmalarla mümkün” denildi. Göçmen kuşların göç döneminde yaşadığı tehditler ve çözümler ise şöyle sıralandı:
• Elektrik direkleri ve enerji nakil hatları izole edilmeli: Leylekler göç sırasında elektrik direklerine konduklarında elektrik akımına kapılarak hayatlarını kaybediyor.
• Avcılık yasaklanmalı: Göç yollarında leylekler yaban hayatı suçu olan avcılığın hedefi oluyor.
• Tarım zehirleri yasaklanmalı: Pestisitlerle zehirlenmiş böcek ve kemirgenleri yiyen leylekler ve yavruları da zehirleniyor.
• Sulak alanlar restore edilmeli: Göç sırasında dinlenme ve beslenme alanları azalıyor, bu da leyleklerin enerjisini yenilemelerini zorlaştırıyor.
**************************************************************************
BİZİM GEZEGEN
Her yıl 10 milyon hektar orman alanı yok oluyor.
Tüm dünyada ve Türkiye’de her yıl 21 Mart Dünya Ormancılık Günü; 21-26 Mart ise Dünya Ormancılık Haftası olarak kutlanıyor. Bu özel günün amacı; ormanların insanlık ve tüm ekosistem için taşıdığı hayati önemi vurgulamak, sürdürülebilir ormancılık uygulamalarına dikkat çekmek ve ormansızlaşmanın oluşturduğu tehditlere karşı farkındalık yaratmak.
Gezegenin akciğerleri olarak kabul edilen ormanlar, dünya üzerindeki karbon emisyonlarının yaklaşık %30'unu emerek iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir rol oynar. Kara ekosistemlerinde yaşayan türlerin %80'inden fazlası ormanlarda bulunmaktadır. Tek bir ağaç, yılda ortalama 118 kg oksijen üreterek iki insanın yıllık oksijen ihtiyacını karşılar. Ormanlar ayrıca su kaynaklarını besleyerek yer altı sularını korur ve erozyonu önleyerek tarımsal üretimi destekler.
Ülkemiz ve dünya genelinde artan ormansızlaşma küresel bir tehdit yaratmaktadır. Orman alanlarının hızla azalması, iklim değişikliği, su kıtlığı ve biyolojik çeşitliliğin kaybı gibi sorunları beraberinde getirmektedir. Yapılan araştırmalar her yıl yaklaşık 10 milyon hektar ormanın kaybedildiğine işaret etmekte; bu da dakikada 40 futbol sahasına eşdeğer bir alanın yok olması anlamına gelmektedir.
**************************************************************************
KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN
"Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez."
Küçük Prens / Antoine de Saint-Exupéry