Hani artık “Tak etti denir ya.
İşte tam oradayız…
Memleket, böyle bir hüsranı, böyle bir rezaleti, böyle bir pespayeliği ne yaşadı ne gördü…
Adaletsizlik, edepsizlik, açık açık iktidar yalakalığının ucu bucağı da kalmadı…
Mesele iktidardaki partiyi sevmek de değil…
Mesele, kendini ülkenin sahibi, hükümranı, polisi zannetmek, hakimi, savcısı, avukatı saymak…
Gelene posta koymak, gidene posta koymak…
Kimdir bu itler, kimdir bunlara bu rütbeleri verenler ?
Bu pespaye davranış şekilleri ne zaman biter hiç bilmiyorum.
….
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir duruşma salonu.
Sanık Rasim Ozan Kütahyalı.
İsnat edilen suç; TV’de Boşnak kardeşlerimizi içeren küfür…
Utanmazlığı, sınırsızlığı, edepsizliği, şımarıklığı tavanına çıkmış kişi, aynı şımarık tavrını Türkiye Cumhuriyeti adaleti önünde de sergiledi.
ROK, ilk duruşmalara gelmedi.
Daha sonra zorla getirilme kararı uygulandı.
Çünkü mantığında “Arkamda Cumhurbaşkanı var. AK Parti var…” yaşıyor.
Utanma, arlanma, pişmanlık hak getire.
Bu vatandaş, mahkemeye dilekçe veriyor.
Dilekçede de; Ben Cumhurbaşkanı’na yakın biriyim, hakim CHP'li, red edilsin” diyor.
Yanıtın esaslısı hakimden geliyor.
“Hiçbir zaman CHP’den aday olmadım.
Aksine AKP adaylık teklif etti red ettim.
Kaldı ki CHP'li bir hakim karar veremez mi?” diyor…
Şu şımarıklığa, şu terbiyesizliğe diyeceğini herkes diyecektir.
Kahrolduğum nokta başka…
Sanki arkadaş, bir ideolojinin, bir çıkışın militanıydı, oturdu illegal hareketlenme yaptı.
Ne bileyim halkı siyaseten örgütlemeye çalıştı falan zannedersin.
Beğenmediğim siyasi bir eleman bile olsa, empati yaparsın.
“Bana göre yanlış ama, o da O’nun görüşü” dersin.
Terbiyesizin yargılandığı dava; Kusturmalı… Bilmem ne…
Ben burada yazmaya çizmeye utanıyorum.
Bunların utanması sıkılması, gram kalmamış.
Üzücüsü, çok daha üzücüsü, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine dayılanıp, Cumhurbaşkanı ile olan diyaloğunu öne sürmesi…
Vay arkadaş…
Bu coğrafyada ömrüm bitti, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine Toprak Mahsülleri Ofisi muamelesi yapıldığını ilk defa gördüm.
Böyle bir kesitte, bu tip insanlarla aynı kuşakta yaşamak bile en hafif tabiriyle şanssızlık, talihsizlik…
Sonra bunlar kalkıp, İstanbul seçimlerinde “hırsız var” narası atıyorlar ya…
Sen sağına soluna, yanına yörene bak…
Al sana mahallenizin gülü…
“Hırsız var” diyene kadar adamına bak…
Sapık var sapık…
***
Bunlar kim?
Binali Yıldırım, “Her şey çok güzel olacak” diyen sanatçıları eleştirdi.
Dedi ki; “Açık taraf tutmak onların sanat kariyerlerine çok büyük fayda sağlamaz”
Mantık bir acayip çalışıyor iktidar kanadında.
Benimkiler yaparsa “Oh ne ala”
Muhalefettekiler yaparsa,”Tü kaka…”
Evet” kampanyasını unutmadık daha…
Kendini şeytan zanneden eski futbolcu Rıdvan, Arda Turan, Burak Yılmaz…
Murat Boz, Abdülkadir Karagöz, TRT’den milyonları götüren Ersin düzen, sunucu Banu El.
Beyaz TV’ye kamp kuran Ahmet Çakar…
Yaz yaz bitmez…
Daha hafızamızda “Sen de var mısın ben de var mıyım” ayakları…
Kariyerlerine çok büyük fayda sağlamaz mı?
Bu arkadaşların transferinden, televizyonlardan aldıkları paralara kadar, hepsini herkes biliyor…
Bunlar kim?
Vatansever…
“Her şey çok güzel olacak” diyenler kim?
Vatan haini…
Aynı zarftan dört oydan üçü temiz , biri usulsüz hesabı…
Hadi oradan…
***
Al bir tane daha
Kenan Sofuoğlu, bir sporcu olarak gururumuzdu.
Sonra baktık ki siyasetçi olmuş. Olabilir…
Ama baktık ki ayrıştıranlar, öteleştiriciler grubuna dahil olmuş…
Bu arkadaş da, “Her şey çok güzel olacak” diyen sanatçıları eleştiriyor.
Hatta sınırları aşıp; “Yediği kabı pisleyen ünlü nankörlersiniz” diyor.
Unuttuğumuzu zannediyor her halde.
Bu arkadaş, lüks Lamborghini araç biniyor.
Normalde Türkiye’den alınsa 3.5 milyon kadar vergi ödemesi gerekiyor.
Vatansever vekilimiz, aracı karısının üzerine yapıyor.
Plakasını da Türkiye’de yaşayan yabancı statüsüne koyuyor.
Evet vergisini de veriyor, ancak, yasadaki boşluğu güzelce değerlendiriyor.
İlk alımdaki 3.5 trilyonluk vergi ve ÖTV’yi pas geçiyor…
Vatansever vekilimiz,
Nankör avına çıkıyor…
Oh ne ala…
***
Beterin beteri var…
Her ramazan davulcular konu oluyor…
Kimisi “Bu çağda davul mu çalınır?” diyor.
Kimisi “Gelenektir. Çalınır vatan haini Siyonistler” diye yanıt veriyor.
Davul işinin vatan hainliği ile ne alakası var çözemedim tabi.
Bu davuldan usananlar ya da şikayetçi olanlar, beterin beterini bilmiyor.
Endonezya Havakuvvetleri Sezcüsü, Cava Adası'ndaki müslümanları sahura kaldırmak için,
savaş uçaklarının alçaktan uçuş yapacaklarını söyledi.
Gerekçelerinden biri de şu; “Hem müslümanları uyandırırlar hem gece uçuş tecrübeleri artar…”
Aman ağam…
Ben davula razıyım…
***
Deli Ziya; “Bi baktık ki bi şey oldu… Bi şey oldu ama ne oldu? Kesin bi şey oldu”