Yan komşularımız İsviçre'de yaşıyor. Durun, hemen hiddetlenmeyin. “Bu kadar sorun varken, bize ne senin komşundan” demeyin. Konumuz, komşu değil, mantık, kültür...
Üç çocuklarıyla İsviçre'de yaşıyorlar. Sadece senenin en fazla bir ayı Türkiye'deler... Geliyorlar tatillerini yapıyor ve dönüyorlar... Adam orada doğmuş, eşi ise evlilik dolayısıyla İsviçre'ye gitmiş. Çok kibar ve güleryüzlü insanlar.
Konuya döneyim...
Alt katımazda bir market var. Elektrik kesintisine önlem olarak da jenaratörleri var. Jenaratörü market dışına kurdukları için çalıştığında uçak gürültüsüne benzer gürültü yapıyor. Ve biz hep mağdur durumdayız...
Ben durumu market yöneticisine aktardım. Mümkün olduğunca jenarötü çalıştırmak istemediklerini, ama elektriğin sık kesildiğini söyleyerek özür diledi. Ama durumda hiçbir değişiklik olmadı.
Hep bir özür, hep bir rica minnet...
Sonra tatil için komşularımız geldi. Aradan iki gün geçmeden jenaratörün söküldüğünü gördüm. Kapalı bir alana taşıdılar ve duvarları ses geçirmeyecek şekilde yalıtımla kaplattılar.
Gürültüden kurtulmuştuk...
Market sorumlusuyla konuştum. Sinirliydi. Almancıların çok saygısız olduğunu söylüyordu.
Sonradan öğrendim ki; karı koca hiç zaman kaybetmeden belediyeye giderek şikayetçi olmuşlar. Belediye görevlileri duruma el koyup, konunun çözülmesini sağlamış.
Sonuçta bizim hatır gönülle çözemediğimiz şey, hakkını aramayı bilen insanlar tarafından çok kolay bir şekilde çözülmüş oldu...
Bu olay bana kültür farklılığının ne anlama geldiğini öğretti...
Dünya iyisi, güleryüzlü, sevgi dolu çift, hakları arama konusunda bir saniye bile düşünmemişti.
Çünkü onlar başka bir kültürden geliyordu.
Biz ise, birbirini idare eden kültürden geliyorduk... Para verdiğimiz halde polise yakalanmaması için, sırf şoföre kıyak olsun diye dolmuşta çöken bir ulusun ferdiydik...
İşte bu nedenle...
Zemin etüdü iyi yapılmadı susuldu, müteahhit çaldı göz yumuldu. Denetçisi işini iyi yapmadı, kimse oralı olmadı. Evi alan asma tavan sordu, sağlamlığını sormadı...
Üstelik bilim insanlarına hiç itibar etmedik. Uyarılarına da kulak asmadık.
Ve olan oldu...
Böylesi büyük bir felakette başımızı soktuğumuz yuvaların dayanıklı olmasına ihtiyacımız vardı. Ama 3-5 yıllık yeni binalar da yerle bir oldu...
Oysa “satılık lüks daire” olarak pazarlanmışlardı...
Bu sinsi işbirliğinin bir sonucu olmalıydı; doğa affetmedi...