Önce kavga etmediğimiz komşumuzu bırakmadılar.
Sonra ekonomiyi “düzelteceğiz” diye, büyümeyi devlet eliyle sürdürdüler.
Tasarruf denen şeyi hatırlarına bile getirmeden yetmemişcesine devasa binalar, makam arabaları saltanatı kurdular.
Barış dilinin yerine “savaş dilini” tercih ettiler.
Hesapsız kitapsız “dünya devi” olacağız diye olmadık yere asker gönderip, dünyanın öbür ucunda tarım arazisi kiraladılar.
Üstelik de 90 yıllığına...
***
Onu tükettik, bunu bitirdik, vardığımız nokta şudur:
“Elde avuçta para kalmadı, yükünü vatandaş çeksin...”
Bütün bu vergilerin “savunma sanayi” adı altında savaş ekonomisine, dolayısıyla da “savaş baronlarına” hizmet etmek olduğunu saklayarak üstelik...
***
Anımsarsınız, Filistin'deki “ambargoyu delmek için”, iktidarın da gazıyla gemi yola çıkardık.
“Gelmeyin, vururuz” dediler, dinlemedik yürüdük.
O zamanlar Mehter Marşı, Estergon Kalesi çalıyorduk...
On “masum” insanımız, üstelik de “uluslarası sularda” katledildi.
Öfkemizi haykırdık, “hesap” soracağımızı söyledik.
İsrailli yetkililerin bazılarını “sanık” yaptık ve haklarında “yakalama kararı” çıkardık.
***
Sonra ne oldu?
İsrail'le normalleşme “mutabakatı” çerçevesinde imzalanan anlaşmayla, “20 milyon dolarlık tazminat” karşılığı açılan davalar düşürüldü.
Aileler ayaklandı.
Ne dedik o zaman onlara?
“Giderken bana mı sordunuz...”
Kapandı gitti velhasıl...
***
Kardeşim Esad, oldu bir süre sonra Zalim Esed...
Şimdilerde karışık...
Kardeş olmasak bile “dünür” olabilme ihtimalimiz var.
Bir de “acemlerin” dümen suyuna girdik...
****
Kongrelerimize, toplu açılışlarımıza çağırıp, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışlattığımız, petrolünü alıp sattığımız, neredeyse her taşında bizim işadamlarımızın imzası bulunan Kuzey Irak ile halimiz de malum...
Ha vanayı kapattık kapatacağız, ha tankla topla içeri gireceğiz.
***
Hal böyle olunca, elde avuçta para kalmadı.
Şimdi savaşı sürdürebilmemiz için iktidarın iki yolu kaldı.
Ya yüksek faizle dışarıdan borçlanıp, zaten “berbat durumdaki” ekonomiyi batıracaklar, ya da vatandaşa “vergi” adı altında yeni “salma”lar salacaklar.
Dışarıdan “para bulamadıkları” için ve de “zaten ses çıkarmıyorlar” dedikleri için şimdilik vergiyle idare edecekler.
Ama sanmayın yetecek.
Bu yıl vergi salacaklar, gelecek yıl bu işi “yüksek faiz” ile borç bulmaya kadar götürecekler.
Bir de “kahramanlık” türküleriyle...
***
Savaşı çıkaran vatandaş değil.
Kavgayı başlatan vatandaş değil.
Bunca silah yatırımına karar veren vatandaş değil.
O zaman “savaş ekonomisinin” yükünü neden vatandaş çekiyor?
Savaşı kim çıkardıysa o ödesin parasını.