Recep Tayyip Erdoğan beklenen “Adayım” açıklamasını yaparken, seçimin zamanında, yani Haziran 2023’te gerçekleşeceğini de söyledi. Seçim atmosferine girilmişken, ekonomik çöküş sonucu Cumhur İttifakı hızla oy kaybederken, bu olasılık son derece düşük. Erdoğan’ın belki de tek kazanma şansı Kasım’da yapılacak bir seçim ve rakibinin Kılıçdaroğlu olması. Satranç tahtasındaki son hamlesi buna yönelik olabilir, ama Kasım’da yapılacak yüzde 10 barajlı bir seçime Bahçeli’yi ikna etmek güç.
Erdoğan’ın aday olabilmesi için Meclis’te en az 360 milletvekilinin ‘seçimin yenilenmesi’, diğer bir deyişle ‘erken seçim’ kararı alması gerekiyor ve Cumhur İttifakı’nın bu kadar milletvekili yok. Yani Erdoğan seçim tarihini belirlemek için 6’lı Masa ile uzlaşmak zorunda ve pazarlığı 2023 Haziran’ından açıyor. Bahçeli’nin tercihi MHP’nin yüzde 7 barajından yararlanabileceği 23 Nisan 2023’ten sonraki bir tarih iken, 6’lı Masa daha erken tarihli bir seçimi tercih eder. Özetle, satranç tahtasında karşılıklı hamle planları hızlandı.
Bu süreçte ilginç bir gelişme de İYİ Parti Milletvekili Halil İbrahim Oral’ın, Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasının seçimleri kazanması önünde engel oluşturduğu iddiası oldu. Bu açıklamanın hemen ardından Akşener’in, hem Kılıçdaroğlu’ndan, hem de incinen herkesten iki kez özür dilemesi ve Oral’ın Kılıçdaroğlu’na özür ziyareti daha da ilginçti. Görüntüleri izlediğimde, tüm bunların kurmaca olmasından şüphelendim. Amaç Kılıçdaroğlu’nun adaylığının önünü açmak ya da bunun sonuçlarını test etmek veya İYİ Parti'ye yönelecek Alevi oylarını arttırmak olabilirdi. Benim gibi düşünen başkası var mı diye araştırdığımda, Oral’ı ve Akşener’i iyi tanıyan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın sosyal medyadaki “Oral’ın konuşması Akşener'in onayı olmadan yapılamaz” açıklamasını okudum ve şüphelerim arttı.
HALK NEDEN ONAYLAMIYOR?
Elbirliğiyle yaratılan hava, halkın Kılıçdaroğlu’nu Alevi olduğu için desteklemediği yönünde. Buna katılmıyorum, benim gibi bir çok insan için Alevilik olumsuz değil, olumlu bir özellik. Halkın Kılıçdaroğlu’nu desteklememek için çok sayıda, üstelik haklı nedenleri var, bunları artık yazmak istemiyorum. Şu kadarını söyleyeyim; halk kazanamayacağını düşünüyor ve soruyor, "Madem çok istiyordun, neden önceden aday olmayıp, Ekmeleddin ve İnce’yi aday gösterdin?" diye… Özellikle muhalefetin en az yarısını oluşturan sağ seçmenin Kılıçdaroğlu’na güvenmediği de bir gerçek.
Oynanan satranç oyununda, acele etmeksizin en az birkaç hamle sonrasını da düşünmek, karşı tarafın hamlesinin amaçlarını iyi değerlendirmek gerek. Akşener, Erdoğan’a tam aklımdan geçen yanıtı verdi. “Alsın seçim kararını, diyelim ki yarın aldı, 3 ay sonra seçim var. Yarın (seçim kararı) alsın, öbür gün adayımızı açıklayalım.” Bu kadar basit…
6’lı Masa’nın hata yapacağını sanmıyorum. Yapılacak halk oylamalarında en yüksek oy potansiyeline sahip aday belirlenerek, bu kişi aday gösterilecek ve iş ilk turda bitirilecektir. Halkın değil, birkaç kişinin isteği doğrultusunda aday belirlenirse, Ekmeleddin’de yaşanan hüsran tekrarlanabilir. Kılıçdaroğlu mutlaka ve mutlaka aday olacaksa, Mansur Yavaş da aday gösterilmeli ve ilk turdaki oy kayıplar önlenerek, ikinci tura kalacak adayla kazanmak garantilenmeli.