Gazeteci-Yazar-Şair Tuğçe Yerdelen, işsiz kalır. İş bulamayınca tıpkı Çalıkuşu romanının baş karakteri Feride gibi Anadolu’ya gider. Kastamonu’da beş yıl gazeteci olarak çalışır

Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanında İstanbul’da yaşayan Feride, yaşadığı sıkıntılı durum sonrası çalışmak üzere Anadolu’ya gider. Feride’nin öğretmen olarak Anadolu’yu dolaşması, gazeteci-yazar-şair dostum Tuğçe Yerdelen’i anımsatır. Tuğçe Yerdelen de İzmir’de sahada muhabir olarak emek veren bir basın mensubuyken çok sayıda kişi gibi işsiz kalır. Mesleğini sürdürmek için mücadele eder ancak bir iş bulamaz. Geçmişte çalıştığı gazetenin stajyeri, “Tuğçe abla, memleketim Kastamonu’da yerel gazeteler var. Onlara da başvurabilirsin” der. Kastamonu’daki gazetelere başvuran Yerdelen, iş bulur. Çalışmak üzere tıpkı Çalıkuşu romanının baş karakteri Feride gibi Anadolu’ya gider. Kastamonu’da beş yıl gazeteci olarak çalışır. Kovid-19 pandemisi sonucu çalıştığı gazetenin kapanmasıyla yine işsiz kalır, İzmir’e döner.

Tuğçe Yerdelen

Yaklaşık 20 yıla yakın zamandır basın alanında emek veren Tuğçe Yerdelen’in tekrar gazeteci olarak çalıştığı İzmir’de art arda kitapları yayınlanır. Okurla bu kez edebiyat alanında buluşması da birdenbire olmamıştır. Uzun yıllardır şiir, deneme alanlarında yazar. Yazdıkları dergilerde yayınlanır, ardından kitaba dönüşür. 2022 yılında Klaros Yayınları tarafından Bilin İstedim adlı şiir kitabı ve Akdoğan Yayınları’nca söyleşilerinin yer aldığı Hepsi Yaşandı yayınlanır. 2023 yılında Akdoğan Yayınları tarafından çocuk okurlarıyla buluştuğu Pati’nin Doğum Günü Partisi ve Şey Kitap’tan çıkan Hayatın İçinde Edebiyat ile Artshop Yayınları tarafından da Sonu Gelmeyen Roman yayınlanır. Yine Şey Yayınları tarafından ağırlıklı olarak edebiyat alanında yazdığı, güncel konuları da kapsayan yazılarının toplamı Sözcüklerin İzinde adlı deneme kitabı okurlarla buluşur. Gazeteci-yazar-şair Tuğçe Yerdelen ile Dokuz Eylül Gazetesi okurları için röportaj yaptım. Hem basını hem de edebiyatıve de son kitabı Sözcüklerin İzinde’yi konuştuk.

Üniversitede radyo ve televizyon alanında öğrenim gördükten sonra gazeteciliğe nasıl başladın? Basında izinden gittiğin ustan kimdir?

Hürriyet Gazetesi’nde stajımı yaparak gazeteciliğe başladım. Bu staja yol açan ve ustam olan kişi Gazeteciliğin, Foto Muhabirliğinin duayen ismi Mustafa Oğuz’dur. Tekrar Mustafa Ağabeye teşekkür ederim. Sağ olsun hem saha haberciliği hem de fotoğrafçılığı, vefayı, insan ilişkilerini öğretti. İnsan ilişkilerinde sıcakkanlıdır, basında herkes bilir. Hürriyet Gazetesi’nin yanı sıra Yeni İzmir’de de Mustafa Ağabey ile yollarımız kesişti. Yeri çok başkadır. Haber için hep sokaklardadır. Gerçek habercilik yapar.

Neslihan Perşembe Kulakoğlu Tuğçe Yerdelen

Yaklaşık 20 yıldır çeşitli gazetelerde; muhabir, editör, köşe yazarı, haber müdürü, yazı işleri müdürü olarak çalıştın. Editör olarak çalışmaya devam ediyorsun. Mesleğin güzel ve zor yanları nedir?

Halkın nabzını tutmak, haberdar olmak, kamuoyunu aydınlatmak mesleğin güzel yanları. Türkiye ekonomik, siyasal anlamda zor süreçlerden geçiyor. Bu nedenlerle insanlar da çok yıprandı. Teknolojik gelişmeleri de eklediğimizde, tüm bu nedenlerle gazeteler daha az alınıp okunuyor. Basın emekçileri için çalışma koşulları da çok daha iyi olabilir diye düşünüyorum. Ülkemizde birçok sektörde yaşanılan sıkıntılardan basın da nasibini alıyor.

İzmir’de basın çalışanı olmanın avantajı ve dezavantajı nedir?

İzmir’in büyükşehir olmasının avantajları var, daha çok kişiye ulaşılabiliyor. Çevre faktörü kullanılabiliyor. Ancak sektör Ankara ve İstanbul’da dönüyor. Ülke gündemini onlar daha çok birebir aktarabiliyor. İzmir emekli ve öğrenci kenti oldu. Yapılacak haberler ve kitlesi de bu doğrultuda gelişiyor.

Kastamonu’da gazetecilik yaparken Kastamonu Üniversitesi, Fen- Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenim görmen, şiir ve edebiyat yaşamına nasıl katkı sağladı?

Kastamonu’da Fen- Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki eğitim Kovid-19 pandemisi nedeniyle yarım kaldı. Pandemi nedeniyle Kastamonu’da çalıştığım gazete de kapandı. İzmir’e dönmek zorunda kaldım. İş aradım, hemen bulamadım. Tüm bu zorlu süreçlerde edebiyata daha sıkı sarıldım. Edebiyat; insanı ve toplumu anlamanın güzel bir yolu. Eleştirel düşünmeyi sağlıyor. Hiç gitmediğiniz ülkeleri, dilini bilmediğiniz insanları, edebiyat sayesinde tanıyabilirsiniz. Hem kendinizin hem de başkalarını keşfetme yoludur. Türkçemizin en güzel hallerine tanık olursunuz. Gazetecilikte kullandığınız dil yalın ve farklı olsa da kaleminizin paslanmamasını sağlar, geliştirir. Aklıma gelenler bunlar ama edebiyatın daha kazandırdığı çok şey var. Beyin cimnastiği yapıyorum. Edebiyatı çocukluğumdan bu yana seviyorum. Kastamonu’da Fen- Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki hocalarımın da çok katkıları oldu. Özellikle yeni Türk Edebiyatı’nda. Edebi bilgilerinden, bakış açılarından faydalandım. Edebiyata olan sevgimi çoğalttılar.

Mustafa Oğuz Ile

Kültür-sanat alanında haberlerin, röportajların olan bir gazeteci olarak sana sormak istiyorum; kültür-sanat haberleri neden hep geri planda kalıyor?

Ülkemizin gündemi hep siyaset olduğu için, bu alanda haberlere daha çok yer veriliyor. Kültür-sanat haberlerine ağırlık verilirse kamuoyunun da aydınlanacağına inanıyorum.

Bilin İstedim ilk kitabın. İlk de şiir kitabın. Edebiyatın birçok alanı içinde neden şiir?Son yazdığın şiirlerinden birini okuyucularımızla paylaşır mısın?

Dergilerde şiirlerim yayınlanıyordu. Şiirlerimi seslendirdiğim bir arkadaşım, kalıcı olması için kitaba dönüştürmem gerektirdiğini söyledi. Onun yüreklendirmesiyle dosyamı hazırladım, 2022 yılında Klaros Yayınları tarafından Bilin İstedim adlı şiir kitabım yayınlandı. Edebiyat anlaşılmanın, anlatabilmenin güzel bir yolu. Şiir söz konusu olunca farklı bir dil kullanılıyor, deneme, öyküdeki anlatımdan öte. Şiirde zihnimizi, hayal gücümüzü harekete geçiren, kimi zaman da gündelik hayatta çağrışımlarla oluşan imge çok önemli. Sadece imge değil, ritmler, ölçüler, biçimler, söz sanatları da önemli. Bu önemler kendimi zorlamamı sağlıyor. Bu zorlama rahatsız edici bir boyutta olmuyor. Şiir bilgisi ve konsantrasyon bir şiirin yaratılmasında önemli. Ve tabi ki hayatın sürprizleri... Sakladım unutulmuş oyuncağı adlı şiirimi Dokuz Eylül Gazetesi okurlarıyla paylaşmak isterim:

Sakladım sabahın unutulmuş kimsesizliğini,/yaprakların çaresizliğini./Kendi içime çekildim,/bir sükût koleksiyoncusu gibi./Sakladım yolda kalmış ayak izlerini,/adını kimsenin anmadığı şehirlerden./Baktım ellerime,/tutamadığım zamanları gördüm./Sakladım geceyi,/camdan içeri sızan yalnızlığıyla./Bir yıldız gibi düşüp sustum/göğsümde parlayan eski dualarla./Sakladım yüz çevrilen sevgileri,/söylenmeyen son sözleri,/göz göze gelmemiş vedaları./Ve bir de…/konuşmadan anlaşılan kırgınlıkları./Ama en çok/bir çocuğun kalbinde unutulmuş oyuncağı sakladım.

Gelelim Pati’nin Doğum Günü Partisi’ne. Okulöncesi ve 1. sınıfa hitap eden bu kitabında can dostlarımız var. Nasıl karar verdin bu kitabı yazmaya?

Evimde kedi var. 2023 yılında Akdoğan Yayınları tarafından çocuk okurlarıyla buluştuğu Pati’nin Doğum Günü Partisi’nde sokak hayvanlarının zor yaşamlarını izlek yaptım. Bu kitabımın geliriyle sokak hayvanlarına mama alıyorum. Bu nedenle bu kitabı yazıp yayınlattım. Şiddete karşı bir kitap.

Şey Kitap’tan çıkan Hayatın İçinde Edebiyat. Kitabının adı gibi hayatın içinde bir edebiyat saklı. Okurlar özellikle günümüzde edebiyat alanında saklambaç mı oynuyor?

Şey Kitap tarafından 2023 yılında yayınlanan Hayatın İçinde Edebiyat’ta gazetelerde yazdığım sanat, edebiyatla ilgili denemelerimi bir araya getirdim. Reşat Nuri Güntekin, Sait Faik Abasıyanık, Tevfik Fikret, Sabahatin Ali gibi yazarlarımız, Orhan Veli, Oktay Rifat gibi şairlerimizin, Leonardo da Vinci, Van Gogh gibi ressamların yapıtları üzerine değerlendirmelerde bulundum. Edebiyat okur için saklambaç ise, hep ebedir. Yazarların, şailerin yapıtlarında sakladıklarını bulmak da okura düşmeli değil mi? Bu buluşun sadece okuyarak olacağına inanan kişilerin çoğalması dileğim.

Sonu Gelmeyen Roman... Bu bir projenin de kitabı değil mi?

Artshop Yayınları tarafından yayınlanan Sonu Gelmeyen Roman adlı kitabım, yurt içi ile yurt dışından kadın şair ve yazarların yer aldığı Feminenartfest Kadın Kitaplığı projesi kapsamında çıktı. Sadece kadın şair ve yazarların yapıtlarının yer aldığı bir projedir. Yazılarım, şiirlerim, öykülerimle yer aldığım bir kitap.

Okurlarla buluşmalar nasıl?

Okurlara hem kendini hem de onları anlatıyorum. Edebiyat birbirimizi anlamaya katkı sağlıyor. Güzel bir buluşma yaşanılıyor.

Yalova doğumlusun. Yıllardır yaşadığın için “Bornovalıyım” diyorsun. Hayalinde nasıl bir Bornova var?

Bornova Belediye Başkanı Ömer Ekşi’nin genç bir başkan olması, üniversite gençliğinin Bornova’da ikamet etmesi açısından önemli. Genç bir başkan olarak gençlerin dünyasını daha iyi anlayıp döndürdüğüne inanıyorum. 6. Kitap Günleri gelenekselleşti. Bu yol da Homeros’un memleketi Bornova’da 26 Eylül – 5 Ekim tarihleri arasında Büyükpark’ta düzenlenecek. Düşünün 765.000 kitap, 63 yayınevi, 438 yazar 6. Kitap Günleri’nde yer alacak. Ne büyük fırsat değil mi? İmza günleri, konserler, söyleşiler herkese açık, ücretsiz.

Yolların düzeltilmesi, sokakların canlanması, sosyal yaşamda, kültür alanında başta kadınlarımıza katkıdır. Korkmayacağımız bir şehir olsun İzmir. Herkes gibi ben de su kesintilerine en kısa zamanda kalıcı, uzun vadeli bir çözüm bulunmasını istiyorum.

Kutu 1 Resmi̇ Son Ki̇tap Kapak

SÖZCÜKLERİN İZİNDE

Sözcüklerin İzinde, gazetelerde, dergilerde yayınlanan evrensel, yerel temalı yazılarının toplamı. Orhan Kemal, Yaşar Kemal gibi birçok yazarımız, şairlerimizi de mercek altına almışsın.

Şey Yayınları’nca yayınlanan Sözcüklerin İzinde, güncelden de yola çıkmakla birlikte kadına şiddet, Narin, yazarlarımızın, şairlerimizin yapıtlarına bir bakış. Umudu aşılamak istedim çünkü zor dönemlerden geçiyoruz. Edebiyatın estetik yapısı, hayatı yeniden inşası okurdan öte beni de yeniliyor. Edebiyatımızda iz bırakan yazarlarımız, şairlerimizin yapıtlarını mercek altına alırken, bireysel, toplumsal yaşantımıza da bir anlamda ayna tutulmasına katkıda bulunmaya çalıştım. Çünkü empatiyle bakıldığında aynada sadece siz yoksunuz, çoksunuz. Bu çokluğun verimli bir hale dönüştürülmesi de kültürel farklılıkların zenginlik olarak görülmesiyle gerçekleşebilir. Her gerçekleşme de gerçeğe bir bakış değil midir? Arka kapak yazılarıyla kitabıma değer katan şair-yazar Tuğrul Keskin’e ve TYS İzmir Temsilcisi, gazeteci-yazar Özer Akdemir’e sizin aracılığınızla bir kez daha teşekkür ederim.

Kutu 2 Resmi̇ Soma

SOMA FACİASI

Hepsi Yaşandı kitabında en can alıcı bölümün 13 Mayıs 2014’de yaşanan Soma Faciası olduğunu düşünüyorum. Benim de tanık olduğum o süreçten söz eder misin?

Akdoğan Yayınları’nca söyleşilerimin yer aldığı 2022 yılında yayınlanan Hepsi Yaşandı adlı kitabımda dediğin gibi en can alıcı bölüm Soma Faciası. Bir çantayla aniden çıkıp gittiğim Soma’da haber yapmak için kalacağım yer yoktu. Senin sayende Ebru bana evini açtı, sağ olsun. İnsanların yaşadığı acıyı birebir gördüm. İlk gittiğimiz gün basından arkadaşlarla maden ocağının içinde sabahladık. Madencilerin yakınları; eşi, çocukları, kardeşleri, komşuları, akrabalarıyla yan yana o bekleyişi, acıyı derinden yaşadık. 15 gün Soma’da kaldım. Ebru’dan sonra bana ayarlanan yerde kaldım. İlk haberde internet, bilgisayar yoktu. Senin de izin günündü, bana yardımcı olmuştun. Tekrar teşekkür ederim, sağ olasın. Telefonla seni aramıştım, haberi sana yazdırmıştım. Haberi sen göndermiştin. Ulusal bir gazetede çalıştığım için Türkiye genelinde okurlarım vardı, geri dönüşleri oluyordu.